1.1

1.7K 332 138
                                    

Hyunjin evinde, geç saatte kendine kahve yaparken mutfağa geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hyunjin evinde, geç saatte kendine kahve yaparken mutfağa geçmişti. Atölyede geleli çok olmamıştı, önce uzun bir duş almış ardından da kahve fikri ile adımlarını çok da büyük olmayan evinde mutfağa yönlendirmişti.

Mutfağı ile salonu birleşik, kendi yatak odası, küçük de bir balkonu vardı ve orada çiçek yetiştirirdi. Evini uzun zaman sonra ilk defa bu kadar ferah görüyordu çünkü salonunu ikiye bölmüş, resimlerine ayırmıştı bir tarafı hep.

Yaptığı kahve ile balkona geçmişti ki kapı çaldı, kaşları çatıldı bununla. Bu saatte çocuklar gelmezdi, gelenin de bir sorunu olmalıydı. Kahveyi masaya bıraktığı gibi endişeyle ilerlemiş ve beklemeden açmıştı.

Açar açmaz karşısında gördüğü bedenle kaşları kalkarken "Jisung?" dedi beklemediği için. Adresini nasıl bulmuştu, çocuklarla değil miydi, ne zaman ayrılmışlardı, hepsinden en önemlisi, gecenin bir yarısı onun kapısında ne arıyordu?

"Gitmesin... Minho... Gitmesin."

Hyunjin, Chan'ın evinde yere çökmüş ağlarken Minho sinirle alnını ovaladı. "Siktirsin gitsin." dedi ama sonra bundan pişman olup ekledi. "Hyunjin ağlama bu kadar, ulaşır bize Jisung amına koyayım."

"Telefonunu açmıyor, tüm hesaplarına yazdım ama bakmıyor..." dedi ve sanki kanıtlamak istermişçesine telefonundan ona attığı mesajları açtı Hyunjin. Hiçbirinin görüldü dahi olmaması dudaklarını dişletirken Chan onun karşısına çöktü.

"Hyunjin, Jisung gitti." dedi dürüstçe, onun kabullenmesi gerekiyordu. "Ne zaman geri döner bilmiyoruz, o orada kendine yeni bir hayat kurdu ve senin de artık hayatına dönmen lazım. Kâbusun etkisi ile ağlama bu kadar."

Biri sanki kalbini söküyormuş gibi hissediyordu Hyunjin, kabullenmek istemiyordu, bir anda her şeyiyle çekilmişti hayatından bu resmen ölüm gibiydi.

"Ben ne olacağım peki!" Ağlayarak ikisine baktı. "Ben ne olacağım, ben Jisung'u istiyorum... Ben Jisung'u istiyorum, gelip şaka yapsın istiyorum, bana sarılsın istiyorum, sarılamadık... Sarılmak istiyorum."

Onun kendini bu kadar üzmesine dayanamayan Minho "Gitti!" diye bağırarak dönmüştü Hyunjin'e. "Hyunjin gitti, anlıyor musun gitti ve geri gelmeyecek! Ulaşırsa ulaşır ama şunu bil, gitti ve gelmeyecek. Kendini de saçma salak bir lise aşkı için bitirme."

"Gitmesin!"

"Siktir git boş evine bak o zaman! Sen de benim gibi dayak ye gel!"

"Minho!" diyen Chan onu uyardığında Minho "Ne var be!" diye sinirle bağırmış, Hyunjin ise Chan'ı bırakıp ayağa kalkmıştı. Gecenin bir yarısı olmasıno umursamadan sadece gördüğü kabusu ters çıkarmak için Jisung'un evine koşarken kapıya vurdu.

"Jisung!"

Yumruğu kapıyı kırarcasına çalarken ne ışıklar yanıyor ne de biri kapıyı açıyordu. "Ya açsana!" diye bağırdı bu sefer acıyla. Tekmeyle vurdu. "Jisung açsana... Jisung, Jisung... Jisung ben geldim."

iary, hyunsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin