"Aahh, gözünü seveyim yenge bırak gideyim artık!" Kaya bağırıp topallayarak kaçarken Fırat'ın karısı Pınar'da onu kovalıyordu. "Kaya gel şuraya sabrımı sınama!" diye bağırdı Pınar. Ben yaşıma göre büyük gösteriyordum, bu yüzden de dışarıdan bakınca ikimizin yaş farkının pek olmadığı anlaşılıyordu. Pınar, Kaya'nın morarmış olan gözüne krem sürüyordu. Daha doğrusu sürmeye çalışıyordu çünkü Kaya, yengesi gözüne dokunduğu an çığlık atıyor, ondan kaçıyordu.Pınar iki saattir kardeşini yakalayamadığı için kıs kıs gülen kocası Fırat'a öldürücü bakışlarını attı. Fırat'ın gülümsemesi yavaşça silindi ve yutkunup kaşlarını çattı ardından da kardeşine baktı. "Kaya!" Kaya aniden durdu ve abisine döndü. "Efendim abiciğim." dedi gülümsemeye çalışarak. Bu gülümsemenin zoraki olduğu belliydi. İstemsizce güldüğümde bakışlar bana döndü. Kaya aydınlanma yaşamış gibi acıyan ayağını unutup bir koşu yanıma geldi ve yanımdaki mindere oturup iyice yanıma yanaştı.
Bulunduğumuz odada Zerin abla ve Mahir ağa hariç tüm Korhan üyeleri vardı. İkisi çarşıya çıkmışlardı. Duyduğuma göre Zerin abla çoğu zaman ihtiyaçlarını çalışanlara aldırmaz, kendisi çıkıp alışverişini yaparmış. Onda beş (5/10) iyi insanlardı. 5 Puanı beni bulamadıkları için kırıyorum. Taktir edilmeyecek bir hareketti, bir daha olmasın.
Fırat ve Pınar kaşlarını kaldırıp kolu omzumda, başı kafamın üstünde olan Kaya'ya baktılar. Kaya, "Ne diyordun abi?" deyip alayla konuştu. "Karımı bağırtma." dedi Fırat. Pınar kocasının kendisine olan ilgisini gördüğünde Kaya'ya baktı ve kaşlarını kaldırıp indirirken kafasıyla Fırat'ı gösterdi. "Görüyor musun benim aslan kocamı Kaya. Sana hır, bana mır." Pınar'ın lafının ardından oda da şen bir kahkaha koptu. Kaya ve Güney bağırarak gülüyor, Alpar ve Ilgar'da abilerine belli etmemeye çalışarak kıkırdıyorlardı. Fakat gür sesleri onları ele veriyordu. Ben de dayanamayıp güldüğümde Kaya gülerken beni sarsmaya başlamıştı. Fırat ayağa kalktı ve sinirle bir şey söyleyecekken dişlerini sıkıp arkasına döndü ve gitti. Karısı da elindeki kremi bir kenara atmış, arkasından onu takip etmişti. İçeridekiler hala gülüyorlardı.
Kaya, yengesinin bıraktığı kremi gözüne kestirdi ve ayağa kalmak için benim omzumdan destek aldı. Tam kalkacakken karnıma çarpan dirseğiyle sesimi çıkarmamak için dişlerimi sıktım. O da fark etmemişti zaten. Tek elimi acıyan yaramın üstüne koyup odada gözümü gezdirdim. Birbirleriyle sohbet halindelerdi. Dün akşam Ilgar'la sorunlarımızı çözmüştük. Nasıl ki bana etki eden olaylar varsa onun da böyle sorunları vardı. Onu gayet iyi anlayabilmiştim. Güney'in biraz utangaç olduğunu düşünüyordum. Öğrendiğime göre 23 yaşındaymış; benden sadece iki yaş büyüktü. Tanıştığımızdan beri pek konuştuğumuz söylenemezdi. Alpar ve Kaya'yla zaten iyi anlaşıyordum.
Kaya yengesine sürdürmediği kremi getirdi ve bana uzattı. "Gözüme sürer misin?" dedi. Elinden aldığımda karşıma oturdu. "Korkmuyor muydun?" söylediğim şeyle göğsünü kabarttı. "Ben ve korkmak mı? Sen beni tanımamışsın abla. Benim kitabımda korkmak yoktur. Sadece senin sürmeni istedim yani.." Tam o sırada Kaya'ya çaktırmadan Alpar geldi arkasına. "Bö!" Kaya yerinde sıçradı ve hızla arkasını döndü. Alpar o dönünceye kadar çoktan odadan çıkmıştı. Bu hallerine güldüğümde Kaya, "Öf abla öf. Beni rezil etmek istiyorlar çünkü kıskanıyorlar beni. Öf kine öf." dedi. Sonra da elimdeki kremi çekip kapağını açtı ve elime tutuşturdu. "Sür hadi sür."
Kremin paketini sıkıp çıkan beyaz kremi parmağıma aldım. Kaya gözlerini kapattığında morarık olan göz kapağına bastırmadan sürdüm. Pınar'a yaptığı gibi değil kaçmak, kıpırdamamıştı bile. İşim bittiğinde Kaya gözünü açtı ve kremi ona verdim. "Teşekkür ederim." deyip yanağımdan makas aldı ve ayağa kalkıp gitti.
YOU ARE READING
Aşiret Dızlamak
Teen FictionHer şey bana gelen mektupla başlamıştı. Ufacık bir not kağıdında yazan şeyler büyük olaylara ve hayatımın değişmesine yol açmıştı. Ben kendimden emin bir kız olarak kafama koymuş ve karışıklıkların hepsini çok yanlış yöntemlerle çözmeye çalışmıştım.