"Meyra"

2.5K 405 96
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.🤎

"Bir bahçeye girmezsen, durup seyran eyleme..
Bir gönül  yapmazsan, yıkıp viran eyleme"

Mabel Matiz - Kömür



Ortamdaki dönen sohbete asla katılmıyor ve kafasında dönüp duran sorulara  cevap arıyordu Pars Feza. Efnan'ı istemeye gelecek olan kişiyi yani Yasin'i annesinin tepkisinden anladığı kadarıyla Efnan istemiyor, ailesi zorla veriyordu ve bu bir suçtu. Genç bir kızı zorla evlendirmek reşit olsa dahi suçtu! Acilen annesiyle başbaşa bir görüşme yapmalı ve sorulara cevap bulmalıydı çünkü adı kadar emindi ki tüm cevapların soruları annesinde gizliydi. Sıkıntılı bir nefes alıp sadece bir yudum aldığı avucunun içinde soğumuş olan çayı sehpanın üzerine bıraktı. Boynunu stresle sağa sola çevirdi ve kütlemesine izin verdi. Hala burnunun derinlerinde o bebeksi koku vardı. Bu kokuyu bir yerden hatırlıyordu Pars Feza ama nereden? Ya da zihninin ona oynadığı bir oyuna ayak uyduruyordu. Derken sağ tarafında oturan annesinin dürtmesiyle kendine geldi.

"Parsım , hadi benimle gel." diyen annesiyle oturduğu yerden kalkmış ve küçük bir çocuk gibi sorgusuz bir şekilde annesinin peşinden gitmeye başlamıştı. Her geçtiği kapıdan eğilerek geçmek zorunda kalmıştı. Ya bu ev çok küçüktü ya da Pars Feza çok uzundu(!)

"Bak oğlum şimdi içeride Efnan var. Onunla güzelce konuşun, anlaşın olur mu?" Demişti Gülçehre Hanım. Sanki küçük bir çocuğa öğüt veririyor gibiydi. Pars Feza dalga geçer gibi gülmüş ve sinirle

"Elimize de birer tane çikolata ver de kavga etmeyelim anne?" Diye sinirle solumuştu, başını sinirle sağ çevirmiş ve bu saçma durumun hemen bitmesini bekliyordu. " Az önce içeride üstüne düşmedim ama eğer bu kızı zorla evlendirmeye çalışıyorlarsa bu suç anne!" Demişti üstüne basa basa, Gülçehre Hanım zaten oğlunun bu durumu anlayacağını bildiği için eliyle kahverengi eski ahşap kapıyı göstermiş ve

"Girersin içeri, sorarsın Efnan'a eğer öyle bir durum varsa asker değil misin oğlum? Gerekeni yaparsın." Demişti kendinden emin bir tavırla, gayet sakin ve doğal olmaya çalışıyordu Gülçehre Hanım, sertçe yutkunmuş ve Oğlu Pars Feza'nın odaya girmesi için kenara çekilmişti. Başını olumlu anlamda sallamış ve kapıyı nazeketen birkaç kere tıklatmış ve içeriden zorla  duyduğu  sesin ona buyurun demesiyle içeriye  girmişti. Bu yaşadığı anlara eğer Şırnaktaki timi Kuzgunlar şahit olsaydı bir ömür boyu dillerine maskara olurdu. Neyseki içeri girecek ve konuşacak, kimsenin kulağına gitmeden bu saçmalık bitecekti. Derin bir nefes almış ve iri cüssesiyle küçük ama hoş kokulu bir odaya giriş yapmıştı. Efnan koltuğun en ucunda oturmuş ve kafası eğik yine elleri önünde birleşik oturuyordu. Derin derin nefesler alıyor ve titriyordu. Pars Feza genç kızın rahat olması için en uca oturmuş, koltuktan çıkan gıcırtı sesiyle yüzünü buruşturmuştu. Eee şimdi ne olacaktı? Ne konuşacakardı veya ikisi de böyle sessiz sedasız oturacaklar mıydı? Susmakla bir yola giremeyeceklerini anlayan Pars Feza küçük bir öksürükle boğazını temizlemiş ve aklına ilk geleni yapmıştı.

"Nasılsın Efnan?" Evet evet mükkemel bir girişti, birdenbire anlamsız bir heyecan sardı vücudunu, elleri ve ayaklarının buz kestiğini hissetti.  Neler oluyordu böyle? Ömrü hayatında hiç bu kadar heyecanlandığını hatırlamıyordu. Heyecanın sebebi karşısındaki küçük kız olamazdı değil mi? Sanki kelimleri unutmuş gibi ne konuşacağını bilmiyordu.

"İyiyim..." diye ince tiz bir ses duyuldu. Efnan o sesin kendisinden çıktığından bile şüpheliydi. Dizlerinin bağının çözüldüğünü hissediyordu. Sanki ayağa kalksa birden yere düşecekti. Kalbi çok fazla hızlı atıyor ve tıpkı onun gibi koltuğun en ucunda oturan adama göz ucuyla bile bakmaya utanıyordu. Stresle terli ellerini birbirine sürttü.

DİLHUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin