0.3

167 25 23
                                    

Uyandığımda tanıdık olmayan beyaz tavan ile göz göze geldim. Loş ışık gözümü aldığı için gözlerimi tekrar kapattım. Ne olmuştu bana? En son hatırladığım şey revirde Minho ile kavga ettiğimdi.

"Jisung, uyandın mı?" Minho'nun endişe dolu sesini duyunca gözlerimi açtım. Sadece yanımda Minho yoktu. Jeong, Lix, Seung ve kendi arkadaşları vardı. Jeongin'in yüzü oldukça düşmüştü. Fazla korkmuş olmalıydı bebeğim.

"İyi misin? Revirde bayılmışsın. Öğrenince hemen geldik." Seungmin baş ucuma geldi. Gülümseyip kafamı salladım.

Minho hemen ayaklanıp kapıya doğru ilerledi.

"Doktoru çağırıp geliyorum hemen." Gerçekten geçmiş için pişman mıydı? Yoksa vicdanı için mi böyle davranıyordu?

Hyunjin yanıma gelip elini anlıma ve yanağıma koydu.

"İyisin iyisin, bir şeyin yok sincap bey"

Hyunjin her ne kadar Minho ile yakın olsada birbirimizi abi-kardeş olarak görüyorduk. En ufak bir olay olduğunda başımda bitiyordu.

Doktor içeri geldiğinde bir şeyim var mı diye baktı ve konuşmaya başladı.

"Uzun süre düzensiz beslenimden sonra gereğinden fazla yemek yemek bayılmana sebep olmuş. Düzenli beslenmeye devam ederseniz geç yaşta büyük hastalıklara yakalanabilirsiniz. Birazdan taburcu olabilirsiniz."

-

Diğerleri gece olduğu için eve gitmişlerdi. Minho ise gece gece tek başıma gitmemem için beni eve kadar bırakıyordu. Bu sokaklar geceleri daha korkunç bir hâl alıyordu.

"Bugün olan şey için özür dilerim tekrardan." Bugünün kaçıncı özür dilemesiydi acaba. Uzun süre konuşmadıktan sonra evin önüne gelmiştik.

"Buraya kadar geldiğin için teşekkür ederim." Elini ensesine koyup evin camına bakmaya başladı.

"Biliyorum eskiden yaptığım şeyler doğru değildi. O zamanlar senin kadar bende küçüktüm böylesi daha iyi olur sandım. Özür dilerim yaptığım şeyler için." Dedikleri içimdeki bir şeyleri birbirine bağladı ama yine de seni affediyorum diyemezdim değil mi?

"Anladım. Sende geç olmadan git ıssız sokaklar var dikkat et. İyi geceler."
Dediklerim için hafiften sırıtmaya başladı. Hoşuna falan mı gitti bunun?

"İyi geceler." Arkamı dönüp kapıya adımladım. Babam içtiyse beni dövme ihtimali yüksekti. Gece saat 1'de eve gelmem onu delirtmiş olmalıydı. Tereddüt ile kapıyı açtım. İçeriye göz gezdirdiğimde babamı gördüm. Yine içmişti ve tahminlerim doğruydu. Babamın yüzünü açık olan televizyonun ışığı kapsamıştı.

"Baba?..." babamın gözleri beni bulunca göz göze geldik, alevlerin fışkırdığını hissettim.

"Kapa kapıyı, geç içeri." Babamın sert sesi titrememe neden olmuştu. Arkamda eve geçmemi bekleyen Minho'yu bile unutmuştum. O da anlamıştı bir şeylerin ters gittiğini.

Babam elindeki içki dolu bardağı burakıp koltuktan kalktı.

"Sen nasıl bir çocuksun?! Utanmıyor musun bu saatte eve gelmeye? Annen sana geç gel dedi, gece elaleme sürt diye mi dedi!" Yakamtan tuttuğu an gözlerimi sımsıkı kapatıp gelecek darbeyi bekledim. Kapının çalması ile şaşkınca gözleirmi açtım, babam gözlerindeki öfke ile bana baktı.

"Senin gibi evladı sikeyim." Yakamı bırakıp kafasıyla kapıyı gösterdi. Gelen kişiyi tahmin edebiliyordum. Kapıyı açtığımda Minho'yu gördüm. Tahminlerim yine doğruydu.

"Gidiyoruz."

"Ne?" Diye sordum. Sertçe konuşmaya devam etti.

"Gidiyoruz işte, neyi anlamadın."

Sleep and Hunger Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin