Fifth

55 12 33
                                    

"Yeonnie, nereye gidiyoruz?"

"Bu kadar sabırsız olma Chiqi, varınca görürsün."

"Ama merak ediyorum."

"Benim de merak ettiğim şeyler var," dedi metroya, hala bu saatte nasıl metro vardı bilmiyorum ama, bindiğimizde yan yana bulduğu iki koltuktan birine oturarak.

Ben de yanına geçtim. "Neyi merak ediyorsun mesela?" diye sordum.

Oturduğu yerde rahat olacağı bir pozisyona geçti. Sonra dönüp gözlerimin içine baktı. "Senin ne zaman gerçekleri anlayabileceğini merak ediyorum, mesela yani."

Şaşırmış bir şekilde Ahyeon'a baktım. "Neyi anlayacakmışım?"

Önüne döndü ve ellerini 'boş ver' dercesine salladı. "Sonra anlarsın."

Birkaç dakika sonra Ahyeon sessizliği bozdu. "Burada iniyoruz."

İkimizde aynı anda ayağa kalktık ve kapıya yöneldik. Metro tamamen durduğunda indik ve etrafı incelemeye başladım. Daha önce metronun bu tarafına hiç gelmemiştim.

Ortam tam olarak bir korku filminden çıkmış gibi dursa da insanı rahatlatan bir atmosferi vardı.

Her şeye rağmen, sanki kimse burada size zarar veremezmiş gibiydi. Her an canavar çıkacak olurmuş ama size asla dokunmazmış, hatta size yardım edermiş gibi.

Tek yaptığım ise Ahyeon'u takip etmekti. Nereye gidiyorum, ne olacak hiçbirini bilmiyordum ve umurunda da değildi.

Biraz sonra metrodan çıktık. "Bu taraftan gel," dedi Ahyeon. Kafamı 'Tamam' anlamında salladım ve etrafıma göz gezdirdim.

"Öyle özel bir yere gitmiyoruz. Eh, yani kısacası uzatmaya gerek yok. Evime gidiyoruz."

"Yani gele gele evine mi gelecektim?"

"Beğenmediysen seninkine gidelim ama orayı yeteri kadar gördüğümü düşünüyorum."

"Eh, dürüst olacağım. Bunca zamandır zorbalığımı yapıpta sonrasında bir anda değişen ve benden de normal davranmamı bekleyip aynı anda tehdit eden ve sonrasında da iyi anlaşamaya çalışan kişinin evini merak ederim."

Ahyeon sözlerim karşısında duraksadı ve bana bakmak için arkasına döndü. Gözlerini kıstı ve sessizce konuştu. "Bunu duymadan önce farkında bile değildim." Sonra önüne tekrar döndü ve sessizlik oldu. Yürümeye devam ediyorduk.

Kısa bir yürüme mesafesi sonrasında sanırım evine varmıştık çünkü bir evin önünde durup çantasında anahtar aramaya başlamıştı.

Ev gerçekten büyüktü. Ahyeon'un kişisel odasının benim salonumla aynı olduğuna daha görmeden yemin edebilirdim. Ahyeon her zaman kaliteli kıyafetler giyen biri olmuştu mesela, anlamam gerekirdi. Ama ne yaparsa yapsın kimseye karşı zenginliğiyle üstünlük sağlamaya çalışmamıştı. Belli de etmiyordu.

"Eh, evime hoş geldin," dedi anahtarı deliğe sokup kapıyı açıktan sonra. Önce onun girmesini bekledim, peşindende ben girdim eve. Tüm etrafı inceliyordum ve kafama kazımaya çalışıyordum. Giriş koridoru çok geniş değildi ve hemen sonrasında merdivenler beliriyordu. İlerisinde koridor devam ediyordu ve büyük ihtimalle oturma odası, mutfak ve salonları vardı.

Ahyeon merdivenlerden çıkmaya başladı, ben de peşinden gittim. Üst katın holü daha genişti ve 4 farklı odaya açılıyordu. Ahyeon beni kapısı bir odadan içeri soktu.

"İşte, burası da benim odam."

Odaya göz gezdirdim. Çok güzel dekore edilmişti ve gerçekten de salonumla yarışır bir büyüklüğü vardı.

Dangerously | ChiyeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin