Sabah gözümü odaya yavaşça giren Ahyeon'un sesini duyarak açtım. Odadaki duvar saatine baktım. On biri gösteriyordu.
"Günaydın, iyi uyudun mu?"
"Ahyeon ben," duraksadım ve neden böyle bir cümleye başladığımı bile bilmiyordum. "Ben gece yaşananlar için özür dilerim, sadece kendimi düşünmeye çalıştım. Gururuma yenik düştüm. Ben, ben herhangi bir yeni sayfaya açığım," dedim ve kafamı oturduğum yataktaki bağdaç olmuş bacaklarıma çevirdim.
Ahyeon'un duraksadığını fark ettim ona bakmasam bile. Yanıma yaklaştı ve yavaşça yatağa oturdu. Elini yüzüme koydu ve kafamı ona bakacağım şekilde çevirdi.
"Önemli değil, ben de bunun hakkında düşündüm ve bazı yerlerde gerçekten bir piç gibi davrandığımı fark ettim." Gülümsedi. "Beni affetmen hoşuma gitti."
Karşılık olarak ben de gülümsedim. "Eh, üzerimi değişmek istiyorum sorun olmazsa," Lafımı yarıda böldüm ve gözlerimle kapıyı işaret ettim.
"A, tabii, kıyafet ister misin? Yani eğer hemen gitmek istemezsen, eh ben kalmanı isterim biraz daha konuşmak için, rahat olabileceğin kıyafetler verebilirim."
"Teşekkürler, bu çok iyi olur."
Ahyeon odadan çıktı ve kendi odasına geçti. Sonraysa bana seslendi. "Chiqi, buraya gel." Yataktan sürüne sürüne kalktım ve Ahyeon'un odasına gittim. Kıyafet dolabının kapağını açmış kıyafet bakınıyordu.
"Geldim geldim."
Bir takım aldı eline ve üzerime tuttu biraz baktı ve düşündü sonraysa o takımı aldı ve yatağının üstüne koydu, sonra başka bir takım sonra başka. . yaklaşık 7 takım baktı. Sonra aralarından bir tanesini seçti ve elime tutuşturdu.
"Bu sana çok yakışır."
Verdiği kıyafet pembe askılı, yumuşacık bir crop ve siyah bir şorttu. "Evet çok tatlı," dedim. Giymeme izin vermek için odadan çıktı Ahyeon. "Sen giy bir şunu, üstünde görelim."
Hızlı bir şekilde kıyafetleri üzerime geçirdim. Gerçekten tatlı ve rahat durmuştu. Giydiğimi fark edince Ahyeon odaya geri geldi.
"Yakışmış," dedi süzerek. Gülümseyerek teşekkür ettim ve sonrasında beni salonuna götürdü. Karşılıklı duran koltuklardan birine oturdu, ben de onun karşısına geçtim.
"Ee, ne yapacağız?"
"Bilmem, konuşmak için biraz erken gibi. Ve anlarsın ya bu güzel günü mahvetmek istemiyorum."
"Anlıyorum, tabii ki."
Ahyeon biraz duraksadı. Bir şey üzerinde düşünüyordu. "Tatlı yapmayı sever misin?"
Gelen soru karşısında şaşırmıştım. "Ne?" Güldüm. "Bu bir teklif mi?"
Karşılığında o da bana güldü. "Belki," dedi yavaş yavaş ve gülmeye devam ederek.
"Bilmem," dedim gizlice gülümseyerek.
"O zaman gel," dedi ve ayağa kalktı. Ben de ayağa kalktım ve Ahyeon'u takip etmeye başladım. Ve, evet tahmin edeceğiniz üzere mutfağa girmiştik.
Ahyeon telefonundan bir tarif açıp telefonunu tezgaha koydu. "Canny," diye başladı sözüne, gözümü devirmeden edemedim. "Buzdolabında yumurta var, 3 tane getirebilir misin? Tarifte 2 tane ama biraz fazla yapmak istiyorum, kızlara da götürürüz ha?"
"Bu güzel olur," dedim gülümseyerek. Buzdolabını açtım ve 3 yumurta aldım. Tekrar Ahyeon'un yanına gittim ve yumurtaları tezgaha koydum, bu sırada Ahyeon da bir tane karıştırma kabı koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dangerously | Chiyeon
FanfictionSeni sadece kalbimdeki o buruk, bulamadığım parçanın yerine koymak için sevmiştim. Sense bana sadece aptal olduğumu defalarca kanıtladın Ahyeon. Tekrar tekrar denemenin zor olduğunu biliyorum. Hayat kalbi kırık olanlar için hiç kolay değil.