Yedinci Bölüm:Yasu nun Geçmişi

24 3 7
                                    

3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3. Kişi anlatım...
Yasu ailenin ilk çocuğuydu. Tıpkı annesine benziyordu ama huyları babasına çekmişti. 4 yaşına kadar sorunsuz büyüdü. Kendisinden 2 yaş küçük Ena adında bir kız kardeşi vardı. Annesi, Yasu 4 yaşına gelince onda bir değişiklik fark etti. Hep olmayan birilerinden bahsediyordu. Olmayan birileriyle oynuyordu. Onun bu haline 2 yıl boyunca tahammül etti ve gizledi. 6 yaşına gelince onu karşısına alıp konuştu. Başka birisi olsa Yasu nun deli olabileceğini düşünürdü ama annesi "Arkadaşlarından ve gördüklerinden kimseye bahsetmeyeceğine söz ver Yasu." Dedi. Yasu nun anneannesi de böyle şeyler görmüştü ama deli değildi. Çünkü onlar bir efsaneyi sürdürüyorlardı. Bu efsaneye göre bir ailede doğan kız çocuklarından sadece birinin gözleri öyle gelişmiştir ki görmemesi gereken bir çok şeyi görür. Kimisi buna lanet demiş kimisi de kıskançlıktan doğan ama amacına ulaşamayan bir büyü. Bilinmiyor. Nesilden nesile bu böyle devam etmiş ama seçilen kişiden başkası asla zarar görmemiş. Annesi her fırsatta ona "Sen özelsin." Diyordu. Bu gözlere Ölümün Gözü deniyordu. Çünkü sadece ölenleri hayattaymış gibi görebiliyor, konuşabiliyor, dokunabiliyorlardı. Bir nevi birer arkadaş. Bu annesi ve Yasu arasında bir sırdı. Annesi yine de emin olmak için gerekli tüm tıbbi kontrollerini yaptırmıştı. Bir gün babası Yasu nun durumunu öğrendi. Annesi bunu nereden çıkardığını sorunca köydeki herkesin bunu konuştuğunu söyledi. Yasu bu zamanlar 10 yaşına girecekti. Babası Yasu yu defalarca kez öldürmek istedi ama annesi karşı çıktı. Yasu nun doğum gününden 1 gün önce annesi ve babası artık ayrılmaları ve kendi yollarına bakmaları konusunda karar verdiler. Babası onu evladı olarak görmüyordu. Ertesi gün Yasu nun doğum günüydü. Sabah uyandığında annesi eşyaları topluyordu. Yasu nun başını okşadı ve " Bundan sonra çok daha iyi bir hayatımız olacak, sadece bana güven." Dedi. Yasu, babasının annesine olan derin sevgisini çok iyi biliyordu ama onun yüzünden şimdi ayrılacaklardı. Annesi Yasu ve Ena nın odasını da toparlamak için Ena ile birlikte içeri gittiler. Babası Yasu yu bir odaya aldı ve ağzına geleni söylemeye, azarlamaya başladı. Bunun üzerine ağlayarak odasına koştu Yasu. Kapıyı hızla açtı ve olduğu yerde kaldı. Yerde baygın yatan Ena yı gördü ilk önce. Gözlerini biraz daha gezdirince karnı deşilen annesini, üstünde de onu hala bıçaklayan birisi vardı. O kişinin yanına kadar ancak yürüyebildi. Annesinin cansız bedenine bakarken katil yavaşça yanına yaklaştı ve bıçağı eline tutuşturdu. Sonra onu cansız bedenin üzerine itti. Yasu kanlarla kaplanmıştı. Katil, Ena yı da kucağına alarak camdan atladı ve gitti. Yasu nun hiçbir şekilde sesi çıkmamıştı. Katil hakkında hatirlayabildiği tek şey bır örümcek dövmesi. Kolunda büyük bir dövme. Donarak sadece elindeki bıçağa baktı. Arkadan babasının sesini duydu ama hareket bile edemedi. Bu olaydan sonra babası cenazeye katılmasına izin vermedi. Yasu her ne kadar anlatsa da kimse ona inanmadı. Bir köylü babasına şeytan çıkarma ayini yapmaları gerektiğini söyledi. Babası da " Eti de kemiği de sizin. Öldürmeniz bile umrumda değil." Diyerek karşılık verdi. Köylüler haftada en az 3 kere onu gece yarısı alıp, işkencelerle ayın yaptılar. Eve geldiğinde de genelde babası onu bayılana kadar dövüyordu. Yasu nun çığlıklarını yoldan geçen herkes duyuyordu ama kimse bişey yapmıyordu. "ONU BEN ÖLDÜRMEDİM! ONU BEN ÖLDÜRMEDİM!" diye çığlıklar atıyordu. Kollarında ve bacaklarında büyük yanık izleri vardı. Sırtı dikişlerle kaplıydı ve en sonunda sağ gözü de kör olmuştu. Bir gün odasının penceresi açıktı. Köşeye oturup yerdeki tozlarla şekiller yapıyordu. Kafasını kaldırdığında kendisiyle yaşıt, kahverengi kısa saçlı,ela gözlü bir çocuğun ona merakla baktığını gördü. Gözleri korkuyla büyüdü. Pencereden elini Yasu ya uzattı ve "Ben Taro! Memnun oldum!"Yasu biraz daha köşeye sindi. Taro elini indirerek " Üzgünüm. Durumunu biliyorum ama yine de seninle arkadaş olmak istiyorum!" Diye bağırdı. Yasu korkuyla " Şşt! S-sessiz ol! Babam duyarsa beni yine döver."
Dedi. Taro elleriyle ağzını kapatarak"P-pardon!" Diye fısıldadı. Arkadaşlıkları böyle başladı. Taro aç kaldığı günler ona ekmek getiriyordu ve babasından kaçabildiği zamanlar kimsenin Yasu yu görmediği bir yerlerde oyun oynuyorlardı. Birgün Taro koşarak Yasu nun yanına geldi. Nefes nefese kalmıştı. Yasu şimdi 13 yaşındaydı. "YASU! YASU!" Bağırarak penceresine koştu. Yasu telaşlanmıştı. "Taro! Sakin ol. Ne oldu?" Taro dizlerinin üstüne eğilmiş nefeslenmeye çalışıyordu." Kaç! Yasu kaç! Seni öldürecekler! Köyde gezerken duydum. İki gün sonra seni öldürecekler!" Yasu donup kalmıştı. "A-ama ben... Öldürmedim." Ağlamaklı konuşuyordu. "BİLİYORUM! Ama kaçman lazım Yasu." Sesi iyice alçalmıştı. "Yapamam! Nasıl kaçarım ki? Beni hemen yakalarlar." Yasu pencerenin üstünden atlayarak Taro nun yanına geldi. Taro yere oturdu. " Ben sana yardım edeceğim." Dedi. Yasu " Hayır! Hayır! Öyle bir şey yapmayacaksın! Öğrenirlerse seni de öldürürler. Seni öldürmelerine izin veremem!" Taro güldü. "Bende onları öldürürüm."dedi. Bunun üzerine Yasu şaşkın şaşkın bakmaktan başka bir şey yapamadı. Taro anlatmaya başladı." Şimdi anlatıyorum. Sana bir çanta vereceğim. İçine bıçak, ilaç, kıyafet ne koyabilirsen koy. Büyük ihtimal yine seni ayin için alacaklar. Akşama kadar vaktimiz var. Ben elime bir levye alacağım. Sana köy çıkışına kadar eşlik edeceğim. Ama asıl soru babandan nasıl kaçacaksın?" Elini düşünür gibi çenesine götürdü. Sonunda gözleri parladı" Öldür!" Yasu irkilerek geri çekildi"Saçmalama! Böyle bir şey yapamam!" Diye bağırdı. Taro elini ağzına götürdü ve hafif kıkırdadı. "Şaka yaptım. Senin yapmayacağını biliyorum. Bayılt."dedi Yasu gözlerini kıstı"Olabilir. Ama nasıl yapmam gerek?" Taro ayağa kalktı"Baban genellikle içiyor değilmi?" Yasu başını salladı." Tamam, baban yine içtikten sonra eline iki şişe al. Arkasından yaklaş ve birini kafasında kır. Bayılmazsa ikinciyi de hemen kır. Mutlaka bayılır." Yasu ya kalkması için elini uzatmıştı. Yasu uzattığı elini tutup kalktı. "Yapacağım. Çok... çok teşekkür ederim Taro!" Yasu başını öne eğmişti, titriyor ve ağlıyordu. Taro yanına kadar geldi ve ona sarıldı. "S-sana benim yüzümden birşey olursa...kendimi asla affetmem!" Yasu nun çaresizliği sesine yansımıştı. "Ağlama ama, yakışmıyor. Burdan kaçınca bende gelip seni bulacağım! Hep arkadaş kalacağız!"
İki gün sonra öğle saatleri
Yasu odasında yine baygın yatıyordu. Başını ovalayarak kalktı yerinden. Bugün o gündü. Kansızlıktan dolayı titriyordu. Pencereye yaklaştı. Taro yu ilerde elinde bir çantayla otururken buldu. Taro hemen yanına geldi." Baygındın ve ne yapacağımı bilemedim, şimdi hızlı olman gerek!" Yasu çantayı çocuğun elinden alırken titriyordu. Çantanın içine bandaj, merhem,kumaş, bıçak gibi ne bulursa koydu. Sonra Taro "Ben seni çöplüğün orada bekliyorum, olabildiğince hızlı ol, köy çıkışına kadar yürümek 2-3 saat alıyor! Sadece 4 saatin var." Taro ayrıldıktan sonra salona doğru yürüdü. Babası sırtı ona dönük bir şekilde sandalyede oturuyordu. Yerdeki şişelerden ikisini eline aldı. Arkasından yaklaştı. Elindeki şişenin birini tüm kuvvetiyle adamın kafasına geçirdi. Adam eliyle başını tutarak diz çöktü ama bayılmadı. Yasu can havliyle diğer şişeyide kafasında kırdı ve bu sefer başardığını anlamıştı. Askılıktan babasının paltosunu aldı ve kafasına çekti. Çantayı da yanına alarak hemen evden fırladı. Kansızlıktan dolayı hızlı hareket etmekte zorlanıyordu ama sonunda çöplüğe geldi. Taro elinde bir levye ile onu bekliyordu. Köy çıkışına defalarca gitmişti Taro. Taro birden kaşlarını çattı ve arkasını döndü. Yasu korkmuştu ama birşey olmadığını belirterek devem etti. Hemen Yasu nun elinden tutarak arka yollardan yürüdüler. Yürürken Yasu ya şehre nasıl gideceğini ve ne yapması gerektiğini anlatıyordu. Şehre giden tabelaların resmini kağıtlara çizmişti. Yasu yol boyunca bunları ezberledi. Karşı taraftan sonrası çıkıştı ve bundan sonra gideceği rotayı biliyordu. Taro önde Yasu nun elini tutarak koşuyorlardı. Yasu yu arkadan bir el çekti ve düşmesine sebep oldu. Taro arkasını dönünce birkaç köylünün durumu anlayıp peşlerinden geldiğini gördü. Yasu yu tutan adamın kafasına levyeyi indirdi. Arkadan 3 köylü daha geliyordu. Diğeri de baygındı. "Koş Yasu! Çabuk kaç!"
"Sen ne olacaksın? Seni öldürecekler!"
"Beni dert etme! Sadece KAÇ! Ölmeyeceğim, söz veriyorum!!
Yasu koşabildiği kadar hızlı koştu. Arkasına dönüp son bir kez baktığında 3 adamın Taro yu tutmaya çalıştığını ve Taro nun adamlara karşılık vermek için levyesini savunduğunu gördü. Öleceğinden emindi. Yasu ağlayarak koşmaya devam etti. Ezberlediği rotaya göre gitti ve kendini bir meydanda buldu. O kadar çok ağlamıştı ki yüzü de saçları gibi kıpkırmızı olmuştu. Bir kaç gününü çantasındaki yiyeceklerle idare ettirdikten sonra köşe tarafta taşınan bir kadın gördü. Yalnız yaşıyordu ve eşyalarını toplamakta güçlük çekiyordu. Yasu çekingen bir şekilde kadının yanına gidip "Hanımefendi. Sizin eşyalarınızı toplamanıza yardım etsem, karşılığında bana biraz yemek verebilir misiniz?" Dedi. Kadın biraz düşündükten sonra kabul etti. Gün sonunda eşyalar arabaya yüklenmişti. Kadın Yasu ya bir kaç soru sormuştu." Senin annen baban yok mu?" Yasu başını salladı."Babam var." Dedi. "Kayıp mı oldun?" Kızı paketlenmiş bir sandalyenin üzerine oturttu ve diz çöktü. Yasu telaşla tekrar başını salladı "Babam, annem ölünce piskopata bağladı. Kaçtım." Kolunu sıyırdı ve yara izlerini gösterdi. Onu tekrar ona vermesini istemiyordu. Kadın biraz düşündü ve "Ben yeni bir dükkan kiraladım. Uzak bir şehire taşınacağım. Sende benimle gel ve dükkanda bana yardım et. Maaşını da ben vereyim." Dedi. Yasu çok utanmıştı. Öyle ya da böyle kadın onu ikna edip yanında götürdü. Yasu orada Kumi ye yardım etti. İkisi çok iyi anlaşıyorlardı. Yasu dayanamadı ve birgün ona tüm olan biteni anlattı. Her gün Taro öldüğü için ağlıyordu. Kadın onu sakinleştirdi ve ona inandığını dile getirdi. Kumi sonunda Yasu yu evlatlık olarak yanına aldı. 2 yıl boyunca ona her türlü eğitimi verdi. Yasu , Kumi ye yapmak istediklerinden bahsetti ve tam 2 kez avcılık sınavına girdi. Sonrasında ise dükkanda işler iyi gitmemeye başlamıştı. Üstüne Yasu nun kanser hastası olduğunu öğrenince iyice sıkışmışlardı. Yasu da bir işe girmesi gerektiğini savunarak o şehirden ayrıldı...
Yorum yaparsanız mutlu olurum bölümler nasıl gidiyor gereksiz ve ya saçma yazdığım yerler varmı söyleyin lütfen 🥺

Love X Mystery ( Kurapika X OC)HXHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin