Onİkinci Bölüm

16 3 5
                                    

İlerleyen saatlerde Kurapika yı göremedim. Telefona cevap ta vermiyordu. Bir ara aşağı kattaydı, sonrası yok.

Bize gösterilen cesetlerin sahteliğini öğrenmesinden korkuyorum. Topluluk hala hayattaydı ama Kurapika bununla birlikte kaybolmuştu.

Görüş açıma 3 kişi girdi. Bunlar Gök kubbe arenasında karşılaştığım Gon, Killua ve Leorio ydu. Kurapika, onların da müzayede gününde geleceğini söylemişti.
Ön kapı korumasındaydım. Bu nedenle onları hemen karşılayabildim.

Gon, beni görünce el sallayarak zıpladı."Heyy! Yasu-san, merhaba!" Killua Gon un kafasına yapıştırdı ve "Aptal, kulağımın dibinde bağırmasana!" Dedi.

Gon kafasını tutarak yanıma geldi."Yasu-san! Görüşmeyeli nasılsın? Yorgun gözüküyorsun." Tam karşımda durdu.
Elimle sakin olmasını ister gibi başını okşadım."Doğru Gon-kun. Siz nasılsınız?" Soruma karşılık gülümsemekle yetindi.

Sonunda Leorio"Kurapika ya ulaşamadım. Sormaya geldik." Dedi düşünceli bir şekilde. Yorgun bakışlarla ona baktım ve "Bende son birkaç saattir ulaşamıyorum. En son biriyle konuşuyordu. Sonra görmedim." Dedim.

Biraz düşününce bunca zamandır Neon un ve malikanenin korumalığını yapıyordum ve Melody ile Kento da ortalıkta yoktu. Olayların dışında kaldığımı hissettim.

Yazar notu: Animenin bu kısımlarını baya bir önce izledim ve unuttum çok eksik var farkındayım, bu yüzden Chorollo nun kaçırılışı gibi bir çok şeyi başka şeylerde bağlayacağım. İlham gelmiyor anasını yaa.

Onları bir odaya gönderdim. Tabii devriye değişmeden yerimden ayrılamazdım. Kapıda beklemeye devam ettim. Gelenleri karşılıyorum gidenleri de uğurluyordum.

Bu sırada ilerde kapıya doğru gelen sarı saçlı bir çocuk gördüm. "Kurapika!" Diye bağırdım.

Yavaşça yanıma geldi. Saçının bir tutamına kan bulaşmış ve kıyafetinin sol kolu yırtıktı. Kaşlarımı çattım. Kısık bir sesle "Ne oldu?"diye sordum.

Elini hafif kaldırdı ve "Sırası değil, anlatacağım." Dedi. Kontrolünü kaybetmiş, tükenmiş duruyordu. "Gon, Killua ve Leorio geldi." Dedim.

Elini sessiz ol işareti yaparken "Sakın onlara birşey deme. "Dedi. Baş sallamakla yetindim. "Sen geç, yeni devriyeye kadar buradayım."diyerek onu gönderdim.

Birazdan odanın önüne gittiğimde Gon un neşeli sesi geliyordu. Onları rahatsız etmek istemedim ve personel odasına gidip koltuğa oturdum. Ayakta uyuyordum resmen.

Kurapika nın anlatımı

Yukarıya çıktım ve üstümü değiştirdim. Sonra arkadaşlarımın olduğu odaya gittim. Kapıdan girince hepsi biraz gergindi. Hal hatır sorma faslı falan. Sonra Killua konuyu açtı.

"Kurapika, biz az önce örümceklerin elindeydik, onları takip ediyorduk ama-" bu sözleriyle tepem atmıştı.
"Sen ne dediğinin farkında mısın Killua!? Ne demek onları takip ediyorduk? Onların ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısınız?"

Ayağa kalktım ve bağırmaya başladım. Öyle sinirlenmiştim ki. Bu çocuklar bunu çocuk oyuncağı sanıyorlar. Leorio da ayağa kalktı ve beni sakinleştirmeye çalıştı.

"Sakin ol Kurapika! İlk önce bir dinle." Dedi bir elini omzuma bastırırken.

"Hayır Leorio, bu çocuk oyuncağı değil! Sizi öldürebilirler, siz aptal mısınız?" Zaten yorgundum ve daha fazla yorulmak beni anca işimden alı koyar. Oturdum ve sakin olmaya çalıştım.

Killua birden daldı."Sen zincir kullanıcısı mısın?" Ne demek bu der gibi baktım.

"Salağa yatma. O üyeyi öldüren sendin, değil mi?" Sadece kafamı salladım. Bana başlarından geçen herşeyi anlattılar.

Nasıl yakalandıklarından nasıl kaçtıklarına kadar her detayı istedim. Hayalet takımı beni arıyordu.

Gon bana Pakunoda diye bir kadından bahsetmişti. Dokunduğu kişilerin anılarını görebilme gibi bir gücü olduğunu söyledi. Artık hata lüksüm yok. Eğer tekrar yakalanırlarsa hem onlar hem de ben ölürüm. İlk işim o kadını ortadan kaldırmak olmalıydı.

Kısa bir istişare yaptık ve plan kurduk. Onlara istekleri üzerine güçlerimi açıkladım. Bir kaç gün sonrası için bekleyecektik.

"Yasu-san ın devriyesi bitmedi mi Kurapika? Birazdan yanınızda olurum demişti ama hala gelmedi." Dedi Gon merakla.

"Bitmiş olmalı. Bakayım." Dedim ve odadan çıktım. Girişe kadar gittim, yoktu. Personel odasına bakayım dedim ve üst kata çıktım. Kapıyı açtım ve kimse yoktu. Pardon... Yasu en arka koltukta oturuyordu. Yanına gidip seslenecektim.

"Yasu, neden gelmi-" yanına geldiğimde uyuduğunu gördüm. Dirseğimi koltuğa, yüzünü de eline yaslarken uyuyakalmış. Eh... Hepimiz çok yorulduk, mesai bitmedi ama uyandırmak istemedim.

Gülümsedim, sessizce yanına oturdum, olanları ve planı ona anlatmalı mıydım? Kafamdan bir sürü şey geçiyordu ve bu beni daha çok yormaya başladı.

Kalkıp çıkacaktım ki kalkarken bacağımı yandaki sehpaya çarpıp üstündeki bardağı düşürdüm. Kırılmıştı. Bununla birlikte Yasu irkilerek uyandı.

"Pardon, uyandırmak istememiştim." Dedim kırdığım bardağa bakarken.

Yasu gözlerini ovuşturdu."Sorun değil. Of! Yine uyuyakalmışım." Dedi boğuk sesle. Göz altları yorgunluktan morarmıştı. Gerçi buradaki bir çok kişi böyleydi.

Bu bölümü gece yarısında yazıyorum uykum var ve bölümü bitirmek için uğraşıyorum Yasu yu düşündükçe daha çok uykum geliyor...

"Yanımıza gelirsin diye düşünmüştük, gelmeyince merak ettim." Dedim.
"Ha! Doğru, aklımdan çıkmış. Kapının önüne kadar geldiğimi hatırlıyorum, sonra rahatsız etmek istemedim." Rahatsız etmek mi? Yanlış düşünüyordu. "Saçmalama, rahatsız etmiyorsun, hadi gidelim." Dedim kapıyı işaret ederek.

Love X Mystery ( Kurapika X OC)HXHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin