"Baba biz gelmesek? Güneş küçük daha güneş çarpar.." dediğinde sevgilime dönmüştüm bugün küçük pikniklerimizden birini yapmak istemişti babam bütün hafta oraya koş buraya koş yorulmuştu ve kendine tam dede denmesini istediği içindi bu ısrarlar.
"Tamam geliyoruz tamam." telefonu kenara bırakıp kucağımdaki kızımla bana doğru dönmüştü bütün bu yarım saatlik ikna konuşmalarını kızımla hayretle izliyorduk.
"Ya Efe bakmayın öyle, korkuyorum kızıma bir şey olursa diye."
"aşkım kızımıza ne olabilir açık alanda?"
"ya herşey olabilir başına güneş geçebilir böcek ısırabilir.." yanına oturduğumda yanağına doğru uzanıp öpücük bırakmıştım.
Çocukluğunda onu korumadıkları için bebeğimize karşı çok korumacıydı elbette bir anne baba bebeğini her şekilde koruması gerekiyordu ama bizimki biraz fazlaya kaçabiliyordu.
"Güzelim güneş daha dört aylık hem başından ayrılmıyoruz merak etme sen artık."
Kafasını salladığında kızımı kollarımdan alıp ayağa kalkmıştı.
"hazırlanalım o zaman güneş hanım.." dediğinde salondan çıkmışlardı. Hayatımda dünyalar güzeli iki kadın vardı ve kendimi o kadar şanslı hissediyordum ki.
Yıllardır beklediğim huzur aidiyet hissi hepsi vardı artık çünkü Tuğçe'm vardı kızım vardı.
Ayağa kalkıp onlara bakmaya gittiğimizde Tuğçe kızımızı giydirmeye çalışıyordu.
Beyaz kolları fırfırlı şort tulumunu giydirdiğinde kızımızı kucağına alıp açıkta kalan kollarını seri şekilde öpüyordu.
"Efe! Gelsene kızıma bak!" içeriye adımladığımda Güneş'im kafasını annesinin göğsüne atmıştı.
"Güzelim dedesi bayılacak." Tuğçe heyecanla kafasını salladığında ilk Kızımız olacağı günü anımsamıştım.
Hep bir kızım olsun istemiştim açıkcası çünkü bugüne kadar gördüğüm tek bana kız sevgilim ve babasıydı.
Onları sağlıklı ilişkisine her zaman İmrenmiştim ve evlendiğimiz ilk günden beri hep kızım olsun istiyordum.
Cinsiyeti öğrendiğimiz ilk gün mutluluktan havalara uçmuştum benim gibi babam da benimle birlikte havalardaydı.
Tuğçeye benzeyen bir bebek düşünmüştük hep ve öylede olmuştu.
Kızım annesinin küçük kopyasıydı biblo gibiyi birebir aynıydılar. Çoğu zaman aynı şekilde uyanıp bakıyorlardı uyurken tombul yanakları iz oluyordu ve ben o izi öpmeyi çok seviyordum.
Ben bütün düşüncelerimden kurtulduğumda hazırlanıp çıkmıştık, sevgilim ve kızım arkadaydılar.
"Uyudu.." ışıklarda durduğumda dönüp bakmıştım Güneş araba yolculuklarını çok seviyordu ama maksimum beş dakika dayanabiliyordu, bence onun için araba yürüyen beşikti.
Tuğçe'm orta koltuktan biraz öne doğru çıktığında beni izliyordu.
"Güzelim, bir şey lazım mıymış konuştun mu?" kafasını iki yana salladığında uzanıp yanağımdan öpmüştü..
"Ne oldu?"
"Hiç kocamı öpmek istedim öptüm. Öpmiyim mi?"
"Öp güzelim dediğimde ışığa bakmıştım daha uyanmamıştır fırsattan istifade bende uzanıp çenesinin altından öpmüştüm.
"Tuğçe'm bizde mi bahçeli bir eve taşınsak?"
"Neden sevgilim?" Babam biz evlendiğimizde bahçeli bir eve taşınmıştı hafta sonları bugün olduğu gi kalmaya gidiyorduk arada ve doğanın içinde uyanmak bize bütün haftanın stresine iyi geliyordu.