Bölüm dört: kıskançlık

60 8 75
                                    

Remus kendini koltuğa bıraktı. Dolunay yaklaşıyordu ve vücudu inanılmaz derecede ağrımaya başlamıştı. Tek istediği biraz uykudu.

Pantolonunun paçalarını çekiştiren ellerle kapalı olan gözlerini açtı. Bu şüphesiz Astrid'ti. "Sanada merhaba güzelim." Eğilip Astrid'i kucağına aldı. Astrid kollarını amcasının boynuna dolamaya çalıştı.

Çok geçmeden Remus ve Astrid oyun oynamaya başlamıştı. Remus bütün yorgunluğunu unutmuştu.

Atlantis aşağıdan gelen seslerle asasını alıp hızla aşağı indi. Aklında yüzlerce farklı seneryo geçiyordu ama gördükleri sadece içini ısıttı.

Astrid Remus'un boynunda kollarını açmış, salonun ortasında koşuşturuyorlardı. İkisinin kahkahası Atlantis'in kulağına duyup duyabileceği en güzel melodi gibi geldi.

Sene 1975

Bir sene öncesini düşündü Emily. Herşeyden ne kadar bur bir haber olduklarını, tek dertlerinin cezaya kalmaktan nasıl kurtulabileceklerini düşünmekti.

Şimdiyse acaba hepimiz sağ kalabilecek miyiz diye düşünüyorlardı.

"Yine daldın." dedi Sirius ona iksir çalıştıran Emily'e.

"He?"

Sirius Emily'nin tepkisine küçük bir kahkaha attı. Emily yanında ki kitabı Sirius'un kafasına geçirdi. "Sen dersine çalışsana!"

Sirius kafasını tutup konuştu. "Özür dilerim profesör." Kafasını önünde ki kitaba vermeye çalışsa da yazı yazan Emily'i izlemek diğer herşeyden daha cazip geliyordu.

"Seni kütüphanede görmek şaşırtıcı."

Sirius ve Emily bakışlarını tepelerinde dikilen kıza çevirdiler. Sirius kızın kim olduğunu hatırlamıyordu bile ama kız onu pek âlâ tanıyor gibi konuşmuştu.

"Tanımadığım birinin bunları söylemesi de öyle." dedi Sirius. Emily hâlâ kaşlarını çatmış kıza bakıyordu. Kahverengi uzun saçları, güzel bir yüzü ve yine güzel bir vücudu vardı. Herkesin ağzını açık bırakacak türden bir kızdı.

"Sen beni hatırlamıyor olabilirsin ama ben seni çok iyi hatırlıyorum Black." dedi

"Ben gideyim en iyisi, siz rahat rahat konuşun." Emily kitaplarını toplayıp sandalyeden kalktı.

"Emily-"

"Sonra görüşürüz Sirius." Sirius'un tekrar bir şey demesine fırsat vermeden kütüphaneden çıktı.

Zaten Sirius'un kendisini sevebileceğini düşünmesi bir hataydı. Onca güzel kız varken neden kendisine baksındı ki?

Hızla ortak salona çıkarken gözlerinin dolmasına engel olamadı. Ama ağlamayacaktı, çünkü ağlayacak bir şey yoktu.

"Hey, n'oldu?" Emily yanında ki James'i fark etmemişti bile. "Hiç, hiçbir şey."

"Hadi ama Emily, biri canını sıkmış."

"Bir şey yok James, miğdem bulanıyor sadece." diyerek söyleyebileceği en kolay yalanı söyledi Emily.

"Aynen, bende yedim bunu." James gözlerini devirdi.

Emily elini James'in koluna koydu. "Boşver."

Atlantis daha önce hiç ortamın bu kadar gergin olduğunu hissediyordu.

"Sabah kız-"

"Bir şey açıklamak zorunda değilsin Sirius, kes şunu."

Sirius sözlerini yutmak zorunda kaldı. Emily hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordu ama herkes patlamak üzere olduğunun farkındaydı.

"Bir çikolata almaz mısın?" Remus elinde ki çikolatayı yavaşça Emily'e uzattı. Emily hiç düşünmeden aldı. Yerken sanki bütün hırsını çikolatadan çıkartıyordu.

"İyi akşamlar." Ortak salona giren Roseline Brown ile Sirius kafasını James'in ceketinin içine sakladı.

Emily elinde ki son çikolata parçasını ağzına atıp kıza cevap verdi. "Sanda."

Sonra kız hiç yanlarına gelmemiş gibi ambalajı Peter'ın eline sıkıştırıp ayaklandı.

"Benim uykum geldi, size iyi akşamlar." Her ne kadar Sirius'a bir yumruk atıp gitmek istese de onun hemen karşısında oturan Brown yüzünden bunu es geçti.

"Bende geliyorum." Atlantis hemen onun arkasından.

__________________________________________

Wiwiiwwiwiwiwi

Böyle bir karakter yazınca aklıma ilk Brown ismi geldi BDBSJAKAOQOWHVSJWKSBVS

Müphemire bölüm bekleyenler müjde! Yazıyorum👍

Neyse fazla boş yapmaya gerek yok, umarım okursunuz💋💋

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 30 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kelebek // Sirius Black Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin