Kızın gözlerindeki hüzün her geçen gün büyüyordu. Sanki bütün evren onunla anlaşmış gibi, her geçen saniye genişliyordu içindeki boşluk hissi. Kalbindeki bu acı veren tohumdan nasıl kurtulacağı hakkında bir fikri yoktu. Oysa birkaç gün önce sabah hiç olmadığı kadar mutlu olmuştu, ameliyat olabileceğini öğrendiğinde dünya birkaç saatliğine onun için cennete dönmüştü fakat eve döndüğünde mutluluğu uzun sürmemişti.
Annesi evdeydi, tekli koltuğa oturmuş gecenin karanlığını seyrediyordu.Birkaç Gün Önce:
Ayağındaki ayakkabıları çıkarıp ayakkabılıktaki yerine koyduktan sonra kapıyı kapattı. İçini yeniden bir heyecan kaplamıştı çünkü ayakkabısını yerleştirirken annesinin evde olduğunu fark etmişti. Ona ameliyat olabileceğinin müjdesini bir an önce vermek istiyordu.
Her ne olursa olsun anne ve babasına karşı büyük bir sevgi besliyordu. Ne kadar yanlış tercihleri olsada onlar ailesiydi, koşulsuz sevmek zorundaydı onları.Salona girdiğinde tekli koltuktan dışarıyı seyreden annesine bir süre baktı. İfadesiz yüzünün gülmesini istiyordu, birkaç ay değil daha uzun süre yaşayabileceğini söylemeliydi annesine.
"Anne," dedi ve karşısındaki boş tekli koltuğa yürüdü. Cam açık olduğu için kumaşı oldukça soğuk olan tekli koltuğa oturdu. "Konuşabilir miyiz?"
Annesinin kaşları çatıldı, kızının ne konuşacağını iyi biliyordu ama bu durumdan mutlu değildi. "Kalp nakli olacağını biliyorum."
Annesinin huzursuz sesi kızı tedirgin etmişti. Bir süre yalnızca annesini izledi ama annesi gözlerini bir an olsun genç kıza çevirmedi. "Sevinmedin mi?" diye sordu istemsizce dudaklarından çıkan kelimelerle.
Annesinin gözleri sonunda Asran'ı bulmuştu. "Bir başkasının hayatını sonlandırdığın için mi mutlu olmalıyım?"Annesinin cümlelerinden sonra gözleri doldu. Birisinin hayatına son vermek istemiyordu, bu o türden bir şey değildi. Kirpiklerinin arasından firar eden yaşlarla ayağa kalktı.
Ne beklemişti ki zaten, annesinin onun için mutlu olmasını mı?
Hayat hep böyle miydi?
_________Binanın bahçesine çıktığında Merih'in arabasını tek bakışta buldu. İçindeki karmaşaya rağmen genç adamın arabasına doğru hızlı adımlarla yürüdü. Arabanın kapısını açıp ön koltuğa oturduğunda yağmur yağmaya başlamıştı. Arabanın geniş ön camına çarpan yağmur damlalarından çıkan tok sese odaklandı biraz. Ne konuşacaklardı? Sorun neydi?
Gözlerini Merih'in üzerinden çekmemişti ama Merih, tıpkı o gece annesinin ona yaptığı gibi Asran'a bakmadan camdan dışarıyı seyrediyordu.
Ama o Merih'ti, bütün bu umudu ona aşılayan tek kişiydi.
"Bu kaçışını ne zamana kadar sürdüreceksin Latona?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN YARALARI GÖKYÜZÜNDE (texting)
Novela JuvenilYaraların, yarınlarını geride bıraktığında.