-You don't tell me we're just friends.

35 6 14
                                    

☆Mabel Matiz-Müphem
Yeji'den
Sabahın en erken saatlerine kurduğum alarmın çalması ile birlikte kendime söverek kalktım ve lavaboya doğru yürüdüm.
Her yaz tatilinden sonra bu civarlarda uyanmak,benim gibi geç yatan birisi için kimyayı anlamak gibiydi.Yüzümü güzelce yıkayıp, açık turuncu saçlarımı nazikçe örmeye başladım,sonra üstüne uygun renkte iki kurdele taktım,ardından odama gidip formamı giydim. Normalde tam tersini yapardım ancak heyecandan her şeyi karıştırmıştım. Tüm bu hazırlığım,uğraşım,heyecanım,
onun gözünün bir saniye dahi olsa bana değmesi uğrunaydı,Chaeryeong'un. Yoksa kimse için 4 saat erken kalkmaya tenezzül etmezdim.
Annem hep sorardı,"Benim kızımı bu kadar süslü olmaya iten ne?" diye. söylemeyezdim ki ona hoşlandığım kişinin bir kız olduğunu,babamın aksine homofobikti ve öğrenmiş olsaydı yaşamazdım. Ama abim Hyunjin de Jeongin ile sevgili olduğundan dolayı,hoşlandığım kişiyi ilgilendiren şeyleri hep ona danışırdım.
İşte bunları kafamda tekrar ederken, yine nefret ettiğim okuluma gelmiştim. Bildiğim gerçek ise mutlu olmamı sağlıyordu.
Onu görür görmez her şeyi unutacak,yalnız onu görecek,duyacaktım ve bu dünyanın en güzel hissi olabilirdi. Kalbim birkaç dakika sonra dışarıda atacak gibiydi. Ama tam o sırada beynimin çalışmasını engelleyecek bir şey oldu.
Sırama yerleşirken beni süzüyordu,baştan aşağı. Bitirdiğin de ise,yavaşca kıkırdadı,ardından dudaklarını araladı ancak yanılmıyorsam, rahatsız olduğumu düşünüp birbirine bastırmayı tercih etti,oysa ki 3 aylık yaz tatilinde hatrı sayılır 4 konuşmamız anca olmuştu.
Yan sınıftaki arkadaş grubu ile bahçeye çıkacağı sırada ona seslenerek durdurdum,bakışları bana yöneldi.
"Chaeryeong." dedim sesimin titrememesine dikkat ederek. Biraz yanıma yaklaşıp "Yeji,selam." dedi, ilk defa benimle konuşurken bu kadar içten gülümsediğini fark ettim. "Kantinde kahve içmek ister misin,işin varsa tabii ki anl-"
"Hayır,yalnızca bizim grupla dönem tahmini yapacaktık,bir nevi dedikodu yani,o kadar önemli değil,kızlarda sorun etmez,sen in ben hemen geleceğim." Sözümü bölüp bu kelimeleri söyledi,yeniden güldü. Gülüşü,insanın içinde çiçek bahçeleri yeşertebilirdi. Başımla onu onaylayıp hızlıca kafeye ulaştım. Herhangi bir sandalyeye oturacaktım ki,Karina bana çarptı ve elindeki kahve formama döküldü. Bilerek yaptığını elbette biliyordum, Chaeryeong'un arkadaşlarından sadece o hoşnut olmazdı benden,nedenini de henüz anlayabilmiş değildim.
Karina yalandan bir özür dileyip yerine geçerken,Chaeryeong'un kapıda gözükmesi kalbimin en yüksek ritimde atmasını tekrar etmesine neden olmuştu. Boğazımı temizleyip,üstümdeki kirliliği fark etmemesini umarak oturuşumu düzelttim. Çok geçmeden kahveleri alıp yanıma oturdu.
"Saçında ki kurdelelerin rengi şu ana kadar en beğendiklerimden oldu." dedi kahvesini yudumlarken.
Nasıl yani? Her zaman ne giyindiğime,saçlarıma bakıyor muydu? Kızarmamak için girdiğim savaşı kazanmaya çalışırken tüm neşemle teşekkür ettim. Gözleri bugün 2. kez üstümde gezerken içimden kahretsin. kelimesi geçmişti.
"Neden üstüne kahve dökülmüş gibi?"
"Öyle çünkü."
"Ne?"
"Karina döktü." dememle bakışlarının odağı bu sefer Karina olmuştu.
"Sorun de-"
"Gel,tuvalette silerim şimdi."
"Sileriz demek istedin sanırım."
"Hayır,arkadaşımın hatasını düzelteceğim."
                           ☆
Selam,umarım ilk bölümü sevmişsinizdir.
Kafe olayı bizde kantin diye geçiyor ve o sahnenin biraz farklısını bu shipi olduğum arkadaşımla yaşadığım için yeri farklı bende,eklemek istedim.
Beta okuyucuma çok teşekkür ederim🥺
Yeni bölümde görüşmek üzere,öpüldünüz kocaman💓 

☆°Soulmates☆°-ChaerjiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin