12.BÖLÜM

0 0 0
                                    

Bölüm 12

Katiana

Ne kadar süre orada oturup kapıya baktığımı bilmiyorum. Frank'i buraya hastalıklı zevki için mi yoksa benden intikam almak için mi getirdi? O odada ve sonrasında olan her şeyi tekrar ediyorum. Cevap? İkisi de.

O sadece çok yoğun ve tahmin edilemez. Chris ve Elaine dışında arkadaşım ya da ailem yok çünkü onlar güvende. Hiç sevgilim olmadı çünkü hiçbir erkeğe bedenimi paylaşacak kadar güvenmedim. X doğanın bir gücü. Ya beni yok edecek ya da...?

Başımı sallıyorum. Bunu düşünmek istemiyorum.

Frank'in taşaklarına yumruk attığıma inanamıyorum. Bu beni son derece memnun etti. X'in yaptığını ben asla yapamazdım. Genelde sözlü ya da fiziksel çatışmaya giren biri değilimdir.

Başımı yastığa koyup uzandım ve tavana baktım. Göğsümden bir yük kalktığını hissediyorum. Frank bir daha kimseye zarar veremeyecekti.

Ama ne pahasına?

Uyuyakalmış olmalıyım. Çok sıcakladım. Üzerimdeki battaniyeyi tekmelemeye çalışıyorum ve bir kol belimi sıkıca sarıyor. Donup kaldım ve arkama baktım. X arkamda yatıyor, göğsüne bakıyorum. Üzerinde giysiler var, hafifçe rahatlıyorum.

"Tuvalete gitmem lazım," diyorum kısık bir sesle. Boğazımı temizliyorum.

Dudakları seğiriyor.

"Bu odadakinin nesi var?"

"Kırmızı plastik bir kova!"

"Başka bir renk mi istiyorsun?"

Taşaklarına yumruk attığım için katledilmeden önce ağzımı kapatıyorum.

"Lütfen, X."

"Hmmm. Dudaklarındaki bu kelimeyi sevdim."

Yanağını saçlarıma sürtüyor. Başını kaldırmadan önce. "Tamam. Hadi gidelim." Dik oturarak zincirlerimi yukarı çekti ve bir dizi gümüş kelepçeyle beni kendisine kelepçelemeden önce kilitlerini açtı.

Ona bakakaldım.

"Senin ciddi sorunların var."

Bana hiç de özür dilemeyen orantısız bir gülümseme veriyor. Beni ayağa kaldırdı. Karnıma kadar yükselen tişörtümü hızla aşağı çekiyorum.

Bu kez iki kat merdiven çıkıyoruz. Zemin kata ulaşıyoruz ve pencereleri görüyorum. Tek görebildiğim geniş bir bahçe ve dışarıda bir tarla. Beni mermer bir merdivenden yukarı sürüklerken doğru düzgün bakma şansım olmuyor. Sonunda etrafıma bakıyorum ve bir dönem binasına benziyor.

"Burası neresi?"

"Blackwood Hall, tüm niyet ve amaçlar için benim evim."

"Katillik iyi para kazandırıyor olmalı," diyorum alaycı bir tavırla.

"Buna cevap verirdim ama fazla mütevazıyım," diyor kıkırdayarak.

Birinci kata ulaşıyoruz ve ben bu muazzam evi keşfetmek için can atıyorum. Beni çekiştirerek koyu maun ağacından yapılmış çift kapılı büyük bir yatak odasını açıyor. Sayvanlı bir yatak var, arka duvara bakıyorum, üç penceresi var. Başka bir şeye bakamadan beni tekrar çekiştiriyor ve banyo olan başka bir kapıya götürüyor.

BENİM KARANLIK SAPIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin