Okulda sırama oturuyorudum ki Sevda hoca içeri girdiğinde tüm öğrenciler ayağa kalktı.
Sevda hoca masaya oturup yoklama almaya başladığında Alperen arkamdan "gıt gıt gıdak ben orospu Zehraa"derken Sevda hoca Alperen'ne baktığında Alperen sustu ve Sevda hoca yanıma geldi ve elime dokunup beni tahtaya çıkarttı.
"Zehra'cım başın sağolsun küçük ama sana sınıfcak bir hediye aldık" dediğinde elindeki poşeti uzattı.
Sevda hoca bana sarıldığında sıcaklık hissetim ve kapı çaldı hem de 2 defa çaldı.
"Gir" dediğinde Fatih içeri girdiğinde ona baktım,o ise direk Sevda hoca'ya bile bakmadan "Sevda hocam Zehra eşyalarını toplasın mezuniyete kadar 2 hafta okula gelmeyecek" dediğinde arkadaşlarıma baktım.
Baktım.baktım ve baktım sadece baktım.
Sevda hoca kafasını kaldırıp;"Kim yolladı sizi Fatih asker" dediğimde Fatih cevabı "Anıl Gökalp Taşkın"diyince Emirhan ile göz göze geldik aklımda şu şarkı çaldı.
"Gözler onu arar"
"Kalbin onu düşünür"
"Tercih yap sonra üç kalp birden ölür" resmen kafamdaki müzik buydu.
Tamam anlamında kafamı salladım ve sıramdaki çantamı alıp Fatih'in sınıftan çıktı ve Sevda öğretmene sarıldım.
Arabaya geldiğimizde ön koltuğa oturdum ve Fatih arabaya binince bana"Duru ile sevgili olduk ve evlenicez" dediğinde ona baktım.
"Demek evet dedi Duru güzeli" dedim ortamı bozmadan...
Askerler herşeydir burada küçük bir yerde yaşamak sınıra yakında yaşamak.
Babam beni bu Vatanın evlatları askerlere emanet etti.
Güvenliğim için tüm askerleri peşime takmak ister ama 14 yaşında kaçırıldığımda eli kolu bağlı oturmak zorundaydı.
1 yıl boyunca ağzımdan laf almaya çalışmışlardı ve işkence ettiler ama dayandım.
O an annemi,babamı ve abimi unuttum ama Anıl'ı unutamadım çünkü;onu unutursam ölürdüm bu savaşın zaferi onunla kazanmam gerekirdi.
Anıl yanımdaydı ve her zaman yanımda kalacaktı.
Fatih ile arabayla giderken uykum geldiğinde gözlerim kapandı ama gözlerim uykum var diye kapanmamıştı.Fatih benim uyduğunu düşündü ama ben uyumamıştım,sahi ya bana ne olmuştu.
"Zehraa uyan sevgilim çatışmaya gitmeden son defa sana sarılıyım" dediğinde elime değen bir el hissettim.
Biri ağlıyordu ve bu kişi Anıl'dı.Gözlerimi araladığımda odada Anıl ve Gamze vardı. Gamze sarışın ve mavi gözlüydü.Babası o daha çok küçükken birini bıçaklamıştı,o yüzden hapise girmişti ve hiç bir zaman ondan haber alamamıştı.
"Anıl ağlama" dedim boğuk bir ses tonuyla ve o an kolumdaki seruma kaydı gözüm...
"Gamze askeri hemşireye söyle sevdiğimin kolundaki serum bitti." dediğinde Gamze'ye sert bir bakış attı ve bana dönerek lafa devam etti.
"İmkanımız bu kadar yoksa elimde olsa seni bu yataklarda yatırmam sevdiğim" dediğinde yüzüm kıpkırmızı oldu ve resmen dağlar delindi.
O bana aşıktı ve ben ona 15 yaşından beri aşıktım yani duygularımız karşılıklıydı.
Ona aşkımı içimde 4 hatta 5 sene tutmuştum.
Onu her gördüğümde gözlerim parlıyordu yada ne parlaması ben ona bir kitaptaki kadın karakter aşığı kadar aşıktım.
Ona olan aşkımı bastırmak için bir çok kişiyle flört ettim ama olamadı resmen sırılsıklam aşık olmuştum.
Bir an bile tebessüm etmeden;
"Sevgilin var mı yüzbaşı" dedim imalı bir sırıtışla tam o an yanıma bir sandalye çekerken cevap verdi.
"Yok ama senin ile olurum" dedi dudaklarını yukarıya doğru kıvırarak tam o an elimi kaldırdım ve toprak olmuş saçlarını okşadım.
O yavru kedi gibi bana bakarken bir ses duydum ve iç sesim dedi ki
Yakalandık çek elini kafasından bunu diyen iç sesimle babam ile göz göze geldik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yandıkça (+18)
General FictionAbimin ölümü,annemin beni istememesi ve babam'ın beni çocukluk arkadaşıma emanet etmesi o kişi Yüzbaşı Anıl Gökalp Taşkın'dı. Onunla iyi geçinemeyecektim çünkü ben deliydim ve bela kelimesi basimi bırakmazdı o ise bir ciddi ve korumacı tavırlı hiç...