Ellerim altında olan saçları usulca okşamayı sürdürüyordum. İnce bedeni üstümde küçük bir yer edinerek kollarını bana dolamıştı bir çocuk gibi. Uzun kirpiklerini birleştirmiş, kısık gözlerini yummuş uyuya kalmak üzereydi.
"Riki-san, işini düzgün yapmayı kimse öğretmedi mi sana?"
Zorlukla gözlerini açarak dudakları arasında kalmış göğüs ucuma yeniden yoğunlaştı. Dişlerini hissetmemle birlikte aldığım haz doruklarıma ulaşmıştı bile. Saçlarının köklerinden bastırarak biraz daha yönlendirdim başını.
Ağzını iyice açarak kendisini zorlayan göğsümü bebek gibi emmeye başlayınca alnımdan akan terler yüzüme doğru firar etmişti.
"Çok iyisin devam et böyle."
Dediğimi yapıp kendi büyük elleriyle göğüslerimi yoğurarak ağzına koydu. Bu arada altımda olan büyük kalçamı sarmış deri eteğin fermuarına uzandı parmaklarım.
Gözleri hareketlerime kayınca saçında olan elimle işine dönmesi için ittirdim başını. Muhtemelen ağzı acıdığı için dolan gözleriyle yine o çok istediği göğüslerimi öpmeye başladı.
"Riki-san parmaklarımı ıslatır mısın?"
Parmaklarımı ağzına doğru ittirirken ilettiğim sorumla gözlerimiz kesişti. Sanırım farkına varmış olacak ki az öncekine göre ağzını küçük şekilde aralayıp iki parmağımı da ıslattı.
Saçını okşadıktan sonra elimi siyah dantelli külodumun içerisine sokarak ezbere bildiğim yere konumlandırdım. O da meraklı gözlerle yaptığımı izlerken çoktan ittirmiştim parmaklarımı içeri.
"Ah siktir devam etsene Riki-san."
Donuk şekilde benim kendimi nasıl rahatlattığımı izliyordu. Bu biraz rahatsız edici görünebilirdi fakat beni böyle izlemesi hoşuna gittiğini anlamam için yeterliydi. Bu çocuğun ne kadar arsız olduğunu çözmek çok kolaydı.
Parmaklarımla duvarlarıma baskı uygulayıp bedenimi germiştim. Küçüğüm de benden biraz daha uzaklaşarak gözlerini bedenimde, morartmış olduğu sallanan göğüslerimde, ıslak külodumda ve ısırdığım dudaklarımda gezdiriyordu.
"Noona-"
"Riki-san dolaptan o oyuncaklardan getir bana."
Başını hızla sallayıp koşturarak bir tanesini eline almış ve kablosunu prize takarak bana uzatmıştı. Parmaklarımı içimden çıkarıp vibratörü uzattığı bileğinden yakaladım ve deliğime yaklaştırdım.
"Bas düğmesine hadi."
"Noona ama.."
"Hızlı ol."
Düğmesine basılı tutarak külodumun içinden deliğime doğru ilerletti makineyi. Bacaklarımı iyice aralayıp ona alan sunduğumda acemice içime yerleştirdi.
Ellerimle yatak çarşaflarını sıkıp gelmek için kendimi zevke getirdiğim sırada büyülenmiş şekilde izliyordu beni küçüğüm.
***
"Noona gerçekten bunu yapmak zorunda mıyız? Hiç yakışmadı sanki."
Aynada sarı ve siyah saçlarına şokla bakan küçüğe karşı büyüğü gülümsedi. Aslında o da yeniden siyaha dönme konusunda düşünceliydi çünkü bu rengin bu kadar yakışacağını hiç hesaba katmamıştı. Şimdi bakanının daha çok olacağını düşünüyordu.
Rikinin yanına ilerleyip saçlarını eliyle güzelce dağıttıktan sonra yanağına kelebek öpücük bırakarak güzel olduğunu fısıldadı kulağına. Küçük yutkunarak başını sallamıştı.
Heeseung ücreti ödemek için uzaklaştığında Riki de üstünü düzelterek ayaklandı. Gözleri kısa bir süreliğine çıkış kapısına takılsa da büyüğü çoktan üstüne dikmişti bakışlarını.
Uslu bir çocuk olarak olduğu yerde bekledi. Noona'sı geldiğinde elini tutarak birlikte ayrıldılar.
Arabaya geçtiklerinde Heeseung önce küçüğünün kemerini takmış ve kapısını kilitlemişti. Sonra da kendi kemerini takarak arabayı çalıştırdı.
Hareket etmeden önce ise konuşmak üzere dönmüştü sağına.
"Riki-san. Şimdi güzel bir yerde yemek yemeye gideceğiz."
Riki anlamsız bakışlarını sunarken Heeseung çenesinden sımsıkı kavradı küçüğü. Baskı uygulayarak kendisine çekmişti başından.
"Sakın yaramazlık yapma olur mu?"
Küçük zorla başını sallamaya uğraştığında gülümsedi ve elleri arasında ki kalın dudakları sorgusuzca öperek geriye ittirdi yüzünü.
Kötü ve sıkıcı bir yolculuk olacağa benziyordu.
***
Eve geldiklerinde Riki hemen odasına geçmiş duş almak için banyoya gitmişti. Zor şer Heeseung'a aldırttığı siyah iç çamaşırlarına şükrederek bakıyordu. Birkaç günlüğüne bile olsa civcivli şeyler giymek çok korkunçtu.
Saçlarını iyice duruladıktan sonra temizlendiğini hissederek duşakabinden çıkmıştı. Üstüne bornozunu alıp odasına geri döndü. Bu sırada Heeseung odasına girmiş olacak ki yatağında onu bekliyordu.
Riki hızla vücudunu iyice sararak geçmişti yanına.
"Noona? Bir şey mi oldu?"
"Seni özledim."
Küçük başını sallayıp öylece oturmaya devam ettiğinde Heeseung kaşlarını çatarak süzdü ıslak bedeni.
"Üstünü giymeyecek misin?"
Riki omuzlarını silkti.
"Sen çıkınca giyerim Noona."
Büyük olan yeniden şüpheyle ona baktıktan sonra yatağın üstünde hazırlanmış kıyafetlere uzandı. Tişörtünü kucağında açarak ayaklanmış küçüğün önüne geçmişti.
"Çıkar bakalım bornozu da giydireyim seni."
Riki gülümseyip ellerinden tuttu büyüğünün. Tişörtü elinden almak istemişti fakat izin vermemişti Heeseung. Artık şüphelerinden neredeyse emindi. Bu çocuğun kendisine karşı gelmesi imkansızken buna cüret edebiliyordu. Bir nedeni olmalıydı.
Hızla tişörtü yatağa fırlatıp Riki'nin bornozuna yapıştı Heeseung. Küçük gözlerini büyütmüş tutmaya çalışmışsa da yetişememişti. Açılan göğsüyle tüm kemer izleri ortaya çıkmıştı bile.
Noona'sı büyümüş gözlerle bedeninde bulunan iyileşmemiş yaraları incelemeye başladı. Omzundan kasıklarına kadar ve sırtında her yerde bulunuyordu. Bazı bölgeler de söndürülmüş sigara izmaritlerinin izleri vardı.
Riki dolu gözleriyle üstünü kapatmaya çalışsa da Heeseung bornozu tamamen açarak bacaklarına baktı küçüğünün. Aynı yaraların hepsi burada da vardı. Üstüne üstlük baldırında kocaman bir dikiş izi duruyordu.
"Bunlar ne?"
"Noona bırak."
Riki ellerini kurtarıp üstünü kapatmış hızla geri banyoya gitmişti. Heeseung anlamsız ve şaşkınca arkasından bakakalmıştı.
Belki zorla onu oradan çıkarabilirdi fakat Riki'nin hıçkırık sesleri kulaklarını doldurduğunda yalnız bırakmayı seçti.
🍸