"Sana çok benziyor Hyunjin, elimde olmadan hep sen geliyorsun aklıma. Gözleri seninkiler gibi merakla bakıyor. Neye atsa elini bir kazaya mal oluyor. Hep hatalar yapıyor sonra dolu gözlerle özür diliyor. Aynı senin gibi kokuyor, toprak gibi."
Zarif parmaklar arasından dökülen kum taneleri havada uçuştu. Karanlığı aydınlatan, mazlum insanların tek ışığı tek umudu olan ayın altında seyrediyordu kuru toprağı.
Gözyaşları ufak bir yeri ıslatmıştı, yağmurdan sonra ortaya çıkan o hoş toprak kokusu tüm ciğerlerine işliyordu. Yalnızlığın hoş senfonisi eşliğinde yaptığı ve verdiği kararları düşlüyor, süzgecinden geçiriyordu. Her zaman doğru şeyler yaptığına inanmıştı, peki ya şimdi doğru olan bu muydu? Zihnini durduramıyordu.
"Belki de yanına gidip konuşmam daha doğru olur.. Beni affeder misin bebeğim, O'nu seversem bana kızar mısın yoksa?"
Zifiri karanlıkta, parlayan ayın hemen yanında çakan şimşeklere gülümsedi Heeseung. Elinin tersiyle sildi damlaları ve mezar taşına uzanıp bastırdı dudaklarını.
"Seni seviyorum, üşütme orada tamam mı?"
Son kez kokusunu içine çekti toprağın ve ölümle yaşam arasında gidip geldiği çizgi de yaşama tutunmaya karar verdi. Kokusunu canlı canlı hissedebileceği çocuğun evine doğru yol aldı, bu işi daha fazla uzatmak istemiyordu.
—
Heeseung & Riki
Bebeğim
Efendim
İyi misin
İyiyim
Bebeğim
Seni seviyorum
Hmhm
Yapma böyle
Uyuyayım ben olur mu
İyi gelecekse eğer
Özür dilerim
Dilemene gerek yok
Ben bilmiyordum yemin ederim
Biliyorum güzelim
Açıklamana gerek yok tamam mı
Çok üzgünüm gerçekten noona
Elimde olsa izin vermezdim ben
Biliyorum bebeğim
Bunları düşünüp üzme sen kendini
İstemiyorsan giderim
Hayır istiyorum saçmalama
Üzülmüyorsun dimi beni görünce
Çok benziyorsunuz o kadar
Üzülmüyorum ben
Kapatayım mı yüzümü
Noona bırakma beni nolur özür dilerim
Tanrım saçmalama