2.Bölüm: Yeni hayat

332 25 22
                                    

Rlimdekinin kaçıncı kahvesi olduğunu bilmiyordu Belgin. Saatlerdir kitabı hem çevirip hem okumaya çalışmak fazlasıyla yormuştu kızı. Hatta gece bitmiş hava aymaya yüz tutmuştu. Gözlerinden uyku akıyordu ama inatla göz kapaklarına direniyordu.

Kitapta osmanlının kayıt edilmiş en eski bilgileri vardı. O dönemki olaylar, savaşlar evlilikler, siyasi ilişkiler, padişahların hayatları detaylıca yazıyordu.

Orhan gazi sayfasının başlarında Nilüfer hatun ile olan dillere destan aşklarından bahsediyordu. Birbirlerine olan aşklar için vazgeçtiklerinden. Hayran olmuştu onların aşkına ta ki diğer sayfalara gelipte Orhan Gazi'nin yaptığı diğer evlilikleri okuyana kadar "oha 4 karısı mı varmış adam evlenmemiş harem kurmuş kendine" "erkek milleti işte hani çok aşıktın Nilüfere noldu Orhan Bey"

Devam etmek istesede yarınki okulu akına gelip uyumaya kara vermişti. odasına gidicek hali bile yoktu. Bügün çok yorulmuş hiç mecali kalmamıştı.

Salondaki koltuğunda kendini uykuya teslim etti.

Uyandığında gözü bile açmadan hissettiği baş ağrısı ile yüzünüzü buruşturdu. O kadar yorgun hissediyordu ki kendini sanki savaştan çıkmış gibi. Boğazındaki kuruluk hissi ona su içmesi gerektiği hatırlattı yatakta doğrulup mutfağa gidecekti ki gözü etrafa takıldı. "Neresi burası ya" dün salonda uyuduğuna emindi ama şimdi çadır gibi bir yerde yer yatağının üzerinde yatıyordu.

İlk paniği atlattıktan sonra Rüya da olduğu anladı "vay be rüyalarım ne kadarda gerçekçi"

Çadırdaki eşyaları incelemeye başladı köşede yanan mumları, yerdeki eski dokuma halıyı, odanın en uzak yerindeki boy aynasını hepsini inceledi ve aynanın yanına doğru ilerledi.

Üzerinde beyaz uzun bir gecelik vardı. saçlarının hafif dalgasını incelerken içeri biri girdi

"Go-Gonca Hatun siz uyandınız mı ben uyuyorsunuz diye öyle bir anda girdim içeri kusura bakmayın beni affedesiniz hatunum"

İçeri aniden giren kızla irkildi Belgin." Sen de kimsin" kız şaşkın bir şekilde cevap verdi "hatunnum gülce ben yareniniz " nasıl yani onu tanımıyor muydu

"Ben ananıza atanıza haber edeyim uyandığınızı. Nicedir bu anı bekliyordu herkes" bu sefer şaşıran Belgin oldu '' kim neyi bekliyor neden bahsediyorsun sen "

"Savaşta kafanıza aldığınız darbe ile bayıldıydınız ya ondan beri yatıyorsunuz işte nice şifacılara gösterdik sizi lakin eyi edemediler bekleyecemsiniz demekten başka bir şey demediler"

Ne savaşı neden bahsediyor bu kız diye düşündü kendi kendine Belgin. Bu rüyaya daha fazla katlanamayacaktı. kendisini uyandırmak için koluna bir çimdik attı. "ahh" lakin bir işe yaramamıştı halen uyanmamıştı

"Hatunum siz hazırlanın ben haber edeyim herkese" kıza cevap verecekti ki büyük bir mutlulukla onu dinlemeden çıktı.

Türlü yollar ile kendini uyandırmaya çalışmıştı Belgin lakin işe yarmamıştı. git gide panik oluyordu "sakin, sakin ol Belgin. şimdi. en son kitabı okuyordum sonra uyudum ve şimdi burdayım iyi de nasıl" bir anda aklına gelen aydınlanma ile gözlerin fal taşı gibi açıldı. Aklına kasadaki adamın ona söyledikleri geldi. "kasa da ki adam. tabi ya. kitap.kitap yüzünden oldu her şey"
korkmaya başlamış hatta elleri hafif hafif titriyordu. Endişe ile turlamaya başladı etrafta daha tarihin kaç olduğunu, nerde olduğunu bile bilmiyordu ne yapacaktı burada.

Dolaba gidip kapağı açtı eski döneme ait kıyafetler vardı "ay çok güzeller" hepsini beğenmişti ama gözü mavi kaftanda kalmıştı.

Kıyafetini giydikten sonra yatağının baş uçunda duran kaftanı aldı takmaya çalıştı ama saçları salık olduğu için saçları kenarlardan gözüküyordu ilk önce örüp sonra başlığı takmaya karaverdi

zamanda yolculuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin