4. Bölüm: İkilem

203 17 4
                                    

"ssh sus biraz" az evvel yaptıkları yetmez gibi birde çenesi düşük demişti öfkeyle kaşları çatıldı tam cevap vercekken sesini kesen yanlarındaki ağaca saplanan ok oldu.

Belgin göz ucuyla ağaca baktı. Saplanan oku gördü teyit etmek ister gibi bir daha baktı. Gözleri faltaşı gibi açılmış bedeni ise taş kesmiş bekliyordu. Alaeddin baktı kızın üzerlerine gelen oklardan kaçmaya niyeti yok kolundan tutup çekti onu az evvel ki çalıların içine.

"Seni her seferinde ben mi kurtaracam hatun" alayla söylediği cümle karşısında kızı sinirlendirmeyi hedeflemişti amma beklediği olmadı. Kız hala şoklanmış bir şekilde üzerlerine yağan oklara bakıyordu.

"Ne o hiç mi pusuya düşmedin" kızı iyice kendine doğru çekip kalkanla üzerlerini örttü.

"nasıl kurtulucaz'' kızın iyice korktuğunu anlayınca ciddileşmişti Alaeddin. "sayıları fazla değil. Oklar durduğunda sen sağdan ben soldan çıkıp öldürürüz" Belgin napacağını şaşırmıştı.Gerçekleri de söyleyemiyordu. Ne anlardı ki kılıçla adam öldürmekten "ben yapamam" Alaeddin gözlerini karşıdaki okçulardan çekip kıza çevirdi. dudağının kenarında hafif bir gülümseme peydah oldu "ne o bileğin mi incinir yoksa süsün mü bozulur " bu durumda bile hala dalga geçme peşinde olması Belginin sinirlerini bozuyordu.

"Ben ciddiyim kolumdaki yara kılıç kullanmama engel oluyor napacaz" aklına gelen ilk yalanı söyledi. kalkanın üzerine saplanan iki üç ok ikilinin daha da birbirine yaklaşmasını sağlamıştı. Hatta bu kadar yakın olmaları teamüllere aykırıydı ama ikisininde bunu düşünecek hali yoktu.

"Eyi o vakit oklar duranda sen ormanın içine doğru koş ilerde bi kulübe var. Bende öldüre öldüre gelmeye çalışacam"

"Olmaz yapamazsın 10 kişi varlardır nasıl tek başına sağ çıkacaksın burdan. Öldürürler seni"

"Orasını ancak Allah bilir sen ne diyosan onu yap ben gelecem" kızın karşısında şehzade olduğunu bilmediği için böyle söylemesi gayet normaldi.

Atılan okların sayısı azalmış bir müddet sonra da kesilmişti. Saldıran çetenin başı olan adam iki adım öne çıkarak "bu gün bu ormandan cesediniz çıkacak"

"Hayde sen koş"

"Olmaz. Seni bırakmak istemem" daha az önce görüp tanıdığı bu adamı ardında bırakıp gitmeyi istemiyordu. Vicdan yaptığından mıdır bilinmez yüreği sızlıyordu sanki.

"Sen gidesin ben gelecem"

"söz mü''

"söz"

Onlar her ne kadar birbirlerini tanımasalarda karşısındaki düşman ikisini de çok iyi tanıyordu. Aslında bu tuzak sadece Alaeddin için olsa da Gonca'nın da orda olması bir taşla iki kuş demekti

Belgin koşabildiği kadar hızlı şekilde ormanın içine doğru ilerledi.

"Nökerlerim! İkisi de benim için pek değerlidir. İkisini de canlı isterim Siz ikiniz kızın peşinden gidin kaçmasın"

Gonca gözden kaybolmuştu ama iki nökerde peşinden koşmaya başlamıştı. Alaeddin bir yandan üzerine gelen adamı kılıcından geçirdi bir yandan da önündeki hançerini çekip kızın peşinden koşan nökerlerden birine fırlattı.

Hançer adamın ensesinden girip ucu boğazından çıkmıştı.

Geriye kalan nökerler bir bir Alaeddinin üzerine saldırmaya başladı. Birinin kyışıç darbesinden son anda geriye doğru eğilerek kurtuldu. Onun yanındakine bir tane tekme geçirip kılıçtan geçirdi. Hiç vakit kaybetmeden arkasındaki adamla savaşmaya başladı. Kılıcını adamın karnına sapladı. Tüm bunlar olurken olayın adrenaliniyle bağırmayı unutmuyordu.

Nökerler tek tek ölmüş geriye sadece alaeddin ve karacelasun kalmıştı.

Belgin için ise her şey çok daha zordu. Ormanı hiç tanımadığından nereye kaçsa aynı yer gibi geliyordu. Peşindeki adam da neredeyse onu yakalamak üzereydi. Daha hızlı koşmak istemişsede yerdeki küçük kaya ayağına takıldı ve yere kapaklandı.

Vakit kaybetmeden oturur vaziyette ayaklarıyla kendini ittirerek kaçmaya çalıştı. Adam üzerine doğru geliyordu. Nökerin küçük bir an dikkatinin dağılmasıyla ayaklandı ve kullanmayı bırak elinde tutmayı bile bilmediği kılıcını kınından çekti.

Eli titreyerek kılıcını adama doğru uzattı."yaklaşma. yaklaşma sakın" Karşısında korkudan eli titreyen kadını görmek adamın komiğine gitmişti. Kahkasına engel olamadı

Kılıçla belgine doğru hamle yaptı. Yaptığı hamleye kılıcı ile karşılık vermeye çalışan Belgin başarılı olamamış ve elindeki kılıcını yere düşürmüştü.

Üzerine iki adım daha gelen adamı eli ile durmasını işaret etti ve " dur. dur sen benim kim olduğumu biliyor musun? Bana bir şey olursa öldürürler seni" dedi

Adam tekrardan bir kahkaha attı "kim olduğunu bildiğimizden kaçırıyoruz zaten"

O sırada Alaeddin karacelasuun ile bir süre çarpışmış onu karnından yaralamıştı. Teke tekte kaybedeceğini anlayan adam kaçmaya yeltendi. Alaeddin ya peşinden gidip karacelasunu öldürecekti ya da tam tersi yöndeki az evvel tanıdığı hatunu kurtarmaya gidecekti


Evett. umarım beğenmişsinizdir. Algon hikayelerinden yeni bölüm beklerken yaşlandım resmen bende en azından buraya bölüm yazayım dedim.

Sizce alaeddin hangisini seçecek?
Belgini kim kurtaracak?

yorum yapmayı ve oylamayı unutmayalımmm. Sonraki bölümde görüşmek üzere

zamanda yolculuk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin