04☆

4 2 0
                                    

aradan kaç hafta geçti bilmiyordu felix. hatta vizeleri yaklaşmıştı ve gerginlikten sıraları kemirmeye bile başlayabilirdi. onun aksine jisung yeni başladığı animesini izlemekle meşguldu ve dersleri düşündüğü falan yoktu. seungmin ise her dakika ders çalışıyordu. bu durumda tek stresli olan felix gibiydi.

oflayarak başını sıraya koyduğunda jisung ona dönmüş ve 'ne oldu?' der gibi bakmıştı. felix ise gergince seungmin'in omzuna başını yaslayarak jisung'u cevapladı.

"vizeler yaklaştıkça geriliyorum ben. bir de," son olaydan sonra jisung epey bir soru sormuştu ama felix geçiştirerek, bir daha hyunjin'le konuşmasına gerek olmadığını söylüyordu. o zamandan sonra hyunjin'le karşılaştıkları olmuştu ve felix onun yüzüne bile bakmamıştı. jisung'un yanındayken denk geldiklerinde bile selam vermemiş hatta direkt bir bahane bularak oradan uzaklaşmıştı. seungmin ise bir şeyler döndüğünü anlasa bile sorgulamak istememiş, anlatmak istediği bir şey olsa anlatırdı diyip geçmişti. insanları darlamanın bir alemi yoktu sonuçta.

"bir de ne?" dedi jisung. izlediği animeden tamamen koparak sormuştu bunu. derin bir nefes alarak başını seungmin'in omzundan kaldırdı ve parmaklarındaki yüzüklerle oynamaya başladı.

"sizce çok meraklı olmam rahatsız edici bir şey mi? veya sizi şu kısacık sürede bile sizden daha iyi tanıyabiliyor olmam kötü mü?"

sorduğu soruyla seungmin oturduğu yerde tamamen ona dönmüştü. kaşları çatık bir şekilde felix'e bakarken konuştu. "bu nereden çıktı şimdi?"

"bilmiyorum, aklıma geldi sadece."

jisung, felix'in kafasına bir tane vurarak ona dönmesini sağladı. saçmaladığını düşünüyordu. normalde de aktif olan bir kişilikti ama etrafına kolay kolay güvenmezdi. hatta güvendiği kişi sayısı birkaç kişiden ibaretti. bunlardan biri de felix'ti. şu kısa sürede güvenini kazanan ilk kişiydi. seungmin için de neredeyse aynısı geçerliydi. sadece daha asosyal bir kişilikti ama felix'e gözleri kapalı güvenebilirdi. çünkü felix en yakını olduğu halde aralarında geçen en ufak konuşmaları bile seungmin'e sormadan jisung'a anlatmazdı. veya direkt seungmin'in anlatmasını beklerdi. ayrıca duygularını belli etmese de her şeyi anlayıp ona destek olmasını seviyordu. felix seungmin'in sahip olabileceği en iyi insanlardan biriydi.

"saçmalama lix. sen insanlarla arana nasıl mesafe koyacağını biliyorsun. ne kadar yakın da olsak bizi rahatsız edip etmeyeceğini kafanda tartarak hareket ediyorsun. çok ince düşünceli birisin. bu neden bizi rahatsız etsin ki?" diye konuştu jisung. haklıydı, felix davranışlarının ne kadar iyi niyetli olduğunu bilemeyebilirdi ama çevresindekilere göre oldukça düşünceliydi. insanlarla olan ilişkisinde takdir edilecek bir karaktere sahipti.

"normalde jisung'a çok hak vermem bilirsin. ama bu söylediklerine katılmadan edemeyeceğim." diye ona onay verdi seungmin. o da tıpkı jisung gibi düşünüyordu. felix'in insanlara isteyerek asla zarar vermeyeceğini, biliyordu. "ayrıca biz bir şey söylemeden bizi anlaman çoğu durumda hoşuma gidiyor."

"şey gibi; leb demeden leblebiyi anlamak gibi. bazen komik oluyor değil mi seung?" dedi jisung heyecanla seungmin'e dönerken. seungmin ise gülümseyerek onu başıyla onaylamıştı.

"teşekkür ederim çocuklar. az da olsa kendimi rahat hissedebilirim artık." diyerek gülümsedi onlara mavi saçlı. daha sonra ellerini saçlarının arasından geçirerek, "peki ya vizeler?" diyerek söylenmeye başladı.

bu sefer seungmin kafasına vurarak ona bilmiş bilmiş konuştu. "yakınacağına ders çalışabilirsin mesela kankacığım."

felix kafasını ovalayarak ikisine de sinirle dönmüştü. seungmin ve jisung ise onun bu tepkisine kahkalarla gülmekle meşguldü. tam o sırada sınıflarının kapısında bekleyenleri fark etmişti mavili. elleri yavaşlarken uzun zamandır karşılaşmadığı gözlerle birleştirdi gözlerini. çok kısa bir süre birbirlerine baktıklarında bakışlarını ilk çeken felix olmuştu. jisung'a dönerek koluyla dürttü ve kapıyı işaret etti. jisung gördüğü minho ve hyunjin'le birlikte oturduğu sıradan kalkarak kapıya doğru koşmaya başaldı. jisung onların yanına ulaştığında felix tekrar kapıya dönmüştü ve hyunjin'in hâlâ ona baktığını fark etti. göz devirerek seungmin'in omzuna tekrar başını koymuş ve kitapta çalıştığı yerlere bakmaya başlamıştı. bir metine çalışıyordu. muhtemelen metnin ana konusunu ve anlamını içeren bir konuydu bu. biraz gözlerini gezdirdikten sonra seungmin'in omzundan başını kaldırarak çalıştığı japonca metindeki cümlelere dikkat kesildi.

sakura & stars. hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin