herkese merhaba umarım ilk bölümdeki merakınız artmıştır güzel okumalar dileyi ile
yorum yapmayı ve beğenmeyi ayrıca takip etmeyi unutmayınn
okula vardığımızda çoktan bir dersi atlatmıştık normalde bütün dersleri dikkatli bir şekilde dinleyen ben bugün canım hiç ders dinlemek istemiyordu nedeni de sabah olanlardı aytaç bana ne diyicekti ne istiycekti hala kafamda bu sorular dönerken birden birsinin bana seslediğini duydum
Osman Hoca: mila kazanova soru çözmekten önemli ne yaptığınızı sorabilirmiyim?
ah bu adam cidden çok sinir bozucu herkesin elbet lise yıllarında kendisine takıntlı bir hoca vardır aaa nefret ediyorum çünkü taktığı gözlük ve giyinme tarzı sokakta dilenen bir dilenciden farkı olmadığını gösteriyordu neyse kendime biraz da olsa gelerek hocaya cevap vermeye hazırlandım ve ayağa kalktım
Mila: hiç bir şey hocam
Osman Hoca: öyle mi hiç bir şey tamam bu tahtadaki matematik sorusunu yaparsın değil mi?
Mila: hahahaha
Osman Hoca: ne oldu çok mu komik geldi kazanova?
Mila: evet kesinlikle ama ben bu soruyu çözmem
Osman Hoca: neden küçük hanım?
Mila: çünkü sorunuz hatalı hocamm
Osman Hoca: ne hatası ne diyosun sen ben bunca yıllık matematik öğretmeniyim asla sorularım hatalı değilidir
Mila: evet evet kesin öyledir
Osman Hoca: bu ne biçim bir hitap şekili hemen displine
Mila: tabiki de ama hocam soruyu çözmek istediğinizde sonuç çıkmıyor o yüzden soruyu değiştirin derim
dediğimde ayağa kalktım çantamı toparladıktan sonra tam sınıftan çıkcaktım ki hocanın önünde durduğum o sırada bir tane kız ve onun arkasında oturan çocuk
kız: hocam soru yanlış sorunun cevabı yok
çocuk: aynen hocam sorunun cevabı yok bulamıyoruz
Osman Hoca: ah hayır bu nasıl olur
dediğinde sinsice gülümsedim ve
Mila: kosinüs yerine tanjant ve kotanjat koysaydınız sonuç 21 çıkıyordu
dediğim de osman hocaya göz kırptım ardından sınıftakiler ooo kraliçeye bak be dediklerini duydum osman hocanın yaptığı tek şey ise sınıftaki herkesi susturmak olmuştu ben sınıftan tamamen çıktıktan sonra koridorda biraz yürüdüm o sırada boş birsınıftan ses geldiğini fark ettim bu ses çok hoş ve tanıdık bir sesti hem beni büyülemiş hemde eski günleri hatırlatıyor gibiydi dinledikçe daha çok kendine çeken bir ses ti o kadar naif geliyordu ki kendimi almadım sesin kaynağını öğrenmek için bütün boş sınıflara bakmaya başladım ama bulamadım o zaman anladım bu ses kime aittse onu bulmalıydım bu sanki ben görevimdi o sırada tam derslik 27 gidicektim ki vazgeçtim çünkü yorulmuştum ama çıkan bir ses yüzünden arkama geri dönüp hızlıca sınıfa ilerledim sınıftan çıkan siyah swiftli birisini gördüm arkasına dönüp bana baktığı sırada kalbim yerinden çıkacakmış gibi olmuştu ilk defa böyle olmuştum ama yinede merakımdan ona dur dediğimde kaçmıştı hemen arkasından koştum ve onu takip etmeye başladım nedense vücudundan dolayı biraz yavaş koşuyordu okulun arkasındaki ormanlık alana kadar takip ettim sonrasında biraz yavaşlayıp yürümeye başladım orman bayağa geniş olduğu için onu biraz bulmam zor olabilirdi ama olsun ben yinede vazgeçmiycektim ne melodisinden ne de ondan neyse arkamdaki ağaçta bir ses geldi bu ses sanki çalı sesiydi ne kadar korkarak ta gitsem gitmek zorundaydım buna mecburdum çünkü merakım bu sefer korkumun önüne geçmişti
Mila: orda birisi mi var?
o sırada arkadan bir el ağzımı kapattı ve
bilinmeyen kişi: şşt benim ben sakin ol
ben kendimi kurtarmaya çalıştıkça bana susmamı söylüyordu o sırada
bilinmeyen kişi: senin ağızını açıcam ama bağırma tamam mı
Mila: hm hm
ağızımı yavaşça açtı sırada hemen arkamı dönüp bir iki adım uzaklaştım
Mila: kimsin sen ?
o sırada meraklı gözlerle onu izlerken ilk yüzündeki maskeyi ardından kafasındaki şapkayı çıkardı ve bana baktı
Mila: nasıl ya hayır hayır sen misin
Mila: o güzel sesin sayibi sen misin?
Mila: cevap versene berke o sen misin?
Berke: evet benim güzelim
Mila: nasıl sen nasıl olur ya?
Berke: bildiğin güzelim ee sesimi beğendin mi?
Mila: senden böyle bir şey beklemiyordum yani berke sesin harika resmen aşık oldum
Berke: öyle mi çok sevindim
Mila: neden daha önce söylemedin
Berke: bilmiyorum
Mila: nasıl?
Berke: bilmiyorum fazla uzattmayalım
Mila: peki nasıl istiyorsan öyle olsun
Berke: aynen öyle güzelim
dedikten sonra berke biraz eğildi sonrada beni öpmek için yaklaştığı sırada çalıların arasından bir ses geldi hemen etrafa bakıp kim olabilir diye bakındım ayrıca içimden bir his bu işte bir terslik vardı diyo
Berke: mila bak önceki şeyler için özür dilerim ama inan bana bir şans ver hem ben çok değiştim inan bana lütfen
Mila: peki
Berke: nasıl yani biz tekrardan yani arkadaşız dimi?
Mila: evet öyle
Berke: tamam canım
Mila: yanlız bana güzelim canım fln deme
Berke: tabi nasıl istersen prenses
Mila: berkeee
Berke: tamam bir şey demedim
Mila: anlat bakalım neden sesini gizledin?
Berke: ah
Mila: iyi misin berke?
Berke: ah çok kötüyüm ay galiba ah
Mila: berke gel seninle hastaneye gidelim
Berke: hayır benim evim yakın oraya gidelim
Mila: tamam peki
yine bu işin altından bir şey çıkcağından eminim berkenin sol kolundan girerek ona yardım ettim sonrasında arkamdaki çalılara baktım çok garipti sanki bana bir mesaj vermek istiyor gibiydi neyse biz berke ile yürüdüğümüz sürede sürekli nazlanıp durdu ıyy neyseki kapının önüne gelip onu bıraktım ama ben sonra kahve içmeye davet etti daha fazla berkeye katlanmamak için bir işim olduğunu söyledim ve onun yanından hızlıca ayrıldım ve çocukken aytaç ile en çok kaçtığımız yere gittim orası bana huzur veren tek yerdi ve oraya vardığımda orda oturan birisini gördüm oturan kişinin aytaç olmasını umut ederek ona sesledim
Mila: aytaç sen misin?
cevap gelmedi acaba kimdi diyerek ona yaklaştım adımlarımda bu sefer önceki gibi merak yoktu daha çoğunlukla korku vardı ve
3 .bölüm yarın yada sonraki gün gelebiri kaçırmayın sizi seviyorum ballarım
CZYTASZ
Melodi
RomansaHerşey bir melodi ile başladı ben söyledim o çaldı ben yazdım o ekledi bir şarkıda tatlı talı çalan bir melodi gibiydi herşey aşktan ibaretti bu kitapda fazla aşk nefret öfke ve vb duyguları görebilirsiniz ama yazım ve noktalama hatalarım için beni...