Merhaba arkadaşlar ben Alisa. Wattpad üzerinden ilk kurgum ama bir şans verseniz beğeneceğinize eminim. İyi okumalar!★
04.07.24
Ejderwarz saraya girmeden önce emin olmak için son bir defa elindeki mektubu okudu. Vaveyla evreninde takma ismiyle nam salmış ünlü casus ve suikastçı Ejderwarz, Güneş Krallığının Kraliçesi San Eliza North tarafından bizzat kendi huzuruna davet edilmişti. Bu ejderwarz için imkansızdan öte bir şeydi çünkü sadece belirli kişiler kraliçenin yüzünü görüyorlardı. Ejderwarz kraliçenin yüzünden daha çok neden onu görmek istediğini merak ediyordu. Bu denli sadist bir insandan ne isteyeceğini az çok tahmin ediyordu. Sonuçta Ejderwarz'ın o nur yüzünü görmesi için çağırmamıştı. Ay ve Gece Sarayından bilgi toplaması için warzı casus olarak tutabilirdi veya birisini öldürmesini isteyebilirdi. Warz herşeye karşı hazır olmalıydı. Sonuçta bu Kraliçe Eliza' ydı. Belki de Warzın kellesinin alınmasını emredecekti. Buna pek ihtimal vermiyordu çünkü kraliyet için pek çok görev yapmıştı. Kraliçeyle hiç yüz yüze görüşmediği içindi bu denli hisleri.
Kendine sorduğu soruların ve merak ettiği şeylerin hepsi birazdan cevap bulacaktı. Kafasını saraya doğru kaldırdı ve ihtişamlı kulelerine doğru baktı. Güneş krallığında her zaman sabahtı fakat en parlak yer Güneş Sarayıydı.
Ejderwarz siyah ağızlığını ve siyah pelerinini kontrol etti. Pelerinin kapşonunu kafasına geçirdi. Hızlı adımlarla yürümeye başladı.
Ş
övalyeler ejderwarzın geleceğini biliyormuşçasına kapıyı warza açtılar. Ejderwarz bütün asaleti ve karizmasıyla Güneş Sarayı'nın eşsiz bahçesi olan sun gardende yürümeye başladı. Heyecanını ve hayranlılığını gizlemekte ustaydı.
Warz'ın bakışları çok keskindi. Nadir bulunan kırmızı gözleriyle etrafına korku saçıyordu. Ona bakan herkes gözlerini kaçırırdı. Bu ejderwarzın hoşuna gidiyordu.
Bu özelliği onun en sevdiği özellikleri arasındaydı belki de sevdiği şey insanların ondan korkmasıydı.Saray merdivenlerinden çıkmaya başladı warz. Adımlarını çok hızlı atıyordu. Yaklaşık elli basamaklı merdiveni çıkınca hiç yorulmamıştı. Önündeki büyük, altın ve mücherver dekor işlemeli ihtişamlı parlak kapıya doğru baktı.
Kapıların yanında ise birer kapıyı açması için kapı kadar parlak sarı zırh giymiş iki tane şövalye duruyordu.Şövalyeler kapıyı açmaya başladı ve kapı aralanınca gelen yoğun güneş ışığından dolayı gözlerini kırpıştırmak zorunda kaldı warz. Kapı iyice açılanana kadar gözlerini kapalı tuttu ve gözlerinin ışığa alıştığını anlayınca gözlerini açtı.
Gözleri hemen tahtaki güzellik abidesi olan, Güneş Kraliyetinin kraliçesi, takma adıyla güneşin tanrısı Elizaya ilişti.
Güneş kadar parlak ve ihtişamlı olan bu kadın anlatılan masallar kadar güzeldi. 60 yaşını geçmesine rağmen sapsarı saçları , beyaz teni ve sapsarı kehribar gözleriyle bir erkeği kenara bırak bir kadın bile bu kadına ilk görüşte aşık olabilirdi. Güzelliğin asıl tanımı olabilirdi bu kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Laneti
FantasyEflin etrafına neşe saçan güzeller güzeli hayatı normal olan bir kızdı hayatının bu denli değişeceğini hiç tahmin etmemişti. Eflin~?