Bölüm 3 : Parlayan Düşünceler

3 1 2
                                    



84 katlı bir binanın çatısında oturmuş,ayaklarımı aşağı sallandırıyordum.

Bunu ne zamandır yaptığıma dair bir fikrim yoktu. Tek bildiğim ben geldiğimde güneşin henüz batmamış olduğuydu, şimdi ise gökyüzünde yıldızlar parlıyordu.

Dünyadaydım,ama ışığımın dünyasında değil. Dünya gezegeninin bulunduğu başka bir evrendeydim. Lindon'un yanına gittiğimde, sabaha kadar onu izlemiştim. Ancak sabah olduğunda o odasından çıkınca kendime gelebilmiştim,bu konuda kendime çok kızgındım.

Onu gördüğümde bütün yıldız masalları gerçekmiş gibi hissetmiştim, sanki hepsi bizim için yazılmış, o gerçekten benim için doğmuş gibi.

Başımı iki yana sallayarak bu düşünceden kurtuldum. Sadece merakımı gidermek istemiştim ve gidip onu görmüştüm işte,bunun başka bir açıklaması olamazdı,olmamalıydı. Ama yine de kafamdan bu düşünce girdabını atamıyordum. Sanki yine gidip onu görmem,onunda konuşmam gerekliymiş gibi.

Ayrıca tek bir yerde kalıp düşünmek alışkın olduğum bir şey değildi, evrenden evrene gitmeye o kadar alışmıştım ki oturmaya katlanamıyordum. Ancak kafamı yeterince boşaltamazsam hata yapabilirdim,hata yapmak benim için kabul edilemez bir şeydi. Tek bir hatam bir evreni karartabilirdi, bunun sonucunda Cynefin'den ceza bile alabilirdim ancak bana dokunacak kadar ileri gidebileceklerini sanmıyordum.

Gözlerim karanlıkta parlayan şehir ışıkları arasında dolaştı. Daha önce bu evrene pek çok defa gelmiştim. Hayır,sorun çözmek için değil bu evrende sorunları çözen bir kızıl fırtına vardı. Onu görmeye gelmiştim,ne olduğunu anlatırsam belki bana yardım edebilirdi ancak ona bunları anlatmam kendi içimde Lindon'un ışığım olduğunu ve onu bulmaya gideceğimi kabul etmem demekti.

Derin bir nefes aldım. Güçlü ruhani yaratıkların savaşında evrenlerini yok etmemeleri için savaşın ortasına atlayabilirdim ama ışığımı kabul edemiyordum işte. Ayrıca, başka ruhani yaratıklar bir yerlere zarar vermesinler diye işe dönmem gerekiyordu.

Burada ne kadar oturursam oturayım bir şeyin değişmeyeceğini fark edince pes ettim ve bilekliğimdeki ekranı açtım. Burada bütün evrenlerimi görebiliyordum,onların geleceklerini de öyle. Birkaç küçük müdahalemle evrenlerin gelecekleri iyi veya kötü yöne kayabilirdi. O yüzden dikkatle evrenleri inceledim ve Todunlay listesine baktım. Bu, hangi evrenin daha acil müdahale istediğini gösteren listeydi. İlk geldiğimde bu listenin halini düşünmek bile istemiyorum ,ancak şu anda oldukça sakindi. İlk sıralarda yapmam gereken sadece birkaç küçük oynama gibi. Bilirsiniz,evrendeki olaylar belli bir doğrultuda ilerler ancak bazen kaymaması için ittirmeniz gerekir.

En üst sıralara göz gezdirdim. Gözüm Etavision'da durduğunda nereye gitmem gerektiğini biliyordum.

Etavision, Aisen'in 7 büyük evren topluluğundan Yerden Doğanlar'a dahildi. En kalabalık grup bu olduğu için şaşırmamak lazımdı. Ancak genelde büyük kaoslar Boşlukta Süzülenler, Işıksız Kalanlar ve Geleceği Bilenler tarafından çıkarılırdı. Yerden Doğanlar'ın evrenleri daha sakin olurdu.

Evrenin özelliklerine baktığımda Kara Kutu adı verilen kuruluş tarafından yönetildiğini gördüm,bu evreni hatırlıyordum. Kara Kutuya adını veren devasa demir binadan oluşuyordu,bütün canlılık bu binanın içerisindeydi. Dışarısı tamamen bozkırdı ve kimsenin dışarı çıkmasına izin verilmiyordu. İnsanlar Kara Kutu ne derse yapmak zorundaydı.

Yıllar önce, özel güçleri olan bir grup isyan başlatmıştı. Açıkçası planları iyi tasarlanmıştı ancak içlerindeki köstebeği fark edemedikleri için başarısız oldular. Bu olurken yanlarındaydım, isyan lideri Theodor Rebell'i tanıyordum. İsyan için onlara birkaç tüyo vermiştim ancak yine de başaramamışlardı. Kara Kutu onların çocuklarının da özel güçlere sahip olabileceğini düşünüp alıkoymuştu. Okuduğuma göre 78 çocuktan sadece 6 tanesi hayatta kalmıştı. Tanrım, bu bir katliamdı. Anlaşılan gökyüzü de benimle aynı fikirde olacak ki evrenin kaderine hayatta kalan çocukların Kara Kutu'yu devirmesini yazmıştı, buna yardım etmekten kesinlikle keyif alacaktım. Derin bir nefes verdim, kendimi aşağı boşluğa bıraktım ve kafa üstü düşmeye başladım. Biraz 60. kata geldiğimde elimi uzattım ve sözleri fısıldadım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 06 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Abyssolasi : Bir Yıldız ÖyküsüWhere stories live. Discover now