Bölüm 2: Meraklı Yıldız ve Gece Işığı

9 1 2
                                    



Feneri katladım ve elimi şıklatarak şuan için ortadan kaldırdım. Işığımı ilk yaşamında bulmayı planlamıyordum. Şuan erkendi, ayrıca diğer yıldızların ne düşüneceğini de hesaba katmam gerekirdi. İçimden Dünyayı düşündüm, insanların yaşadığı minik bir gezegendi. Diğer evrenlerime kıyasla biraz masum bir yapısı vardı, her gün "acaba Dünya'nın evrenlerinden biri bugün yok olur mu?" diye düşünmezdim. Küçük olmasına karşı bütün paralel evrenleri bana aitti, hanedanımda milyarlarca dünya vardı.

Hepsinin adını hatırlamak zordu, hatırladığım bazı spesifik olanları vardı ancak Orindanyas adlı evren buna dahil değildi. Muhtemelen daha önce gitmiştim, her evrenime gitmek ve orada yaşayan varlıkları tanımak gibi bir huyum vardı. Ancak hatırlamamam iyi mi yoksa kötü mü karar veremedim ; muhtemelen çok kaos yoktu, sıradan bir gezegendi.

O an ışığımı düşündüm, demek bir insandı. Eh,bazıları buna üzülse de açıkcası ben sevinmiştim çünkü evrenlerim o kadar çok çeşitliydi ki, mistik canavarlardan gözle görülmeyen yaratıklara kadar her şey çıkabilirdi. Ayrıca düşünme duygusu da vardı, ne hoş bir özellik (!).

Nasıl birisi olduğunu hayal ettim,efsaneler onun beni tamamlayacak eksik parçam olduğunu söylüyordu ancak bence yeterince tamdım. Daha ne kadar tamamlanacağımı düşünemiyordum,acaba Aisen'in kendisi haline falan mı gelecektim?

Kendi düşünceme kıkırdadım. Aisen zaten ben demekti,bizim ruhlarımız birdi.

Bu düşünceleri bir kenara bırakıp etrafıma baktım. Geraldine ve Shay,bir köşede beni izliyorlardı. Arkalarında Aisen'den gelen davetlileri görebiliyordum. Geraldine her zamanki sabit ifadesini korurken,Shay heyecandan yerinde duramıyor gibi görünüyordu. Işığımın kim olduğunu oldukça merak ettiğini biliyordum.

Bir kez el şıklatmamla fener tekrar elime düştü,yukarı kaldırdım ve gülümseyerek Shay'a doğru salladım.

Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu, feneri elimde tutmaya devam edersem koşup elimden kapabileceğinin bilincinde olarak bir kez daha elimi şıklattım. Fener minik ışıltılarla gözden kayboldu. Muhtemelen Querencia'ya döndüğümüzde, ki aslında başkentime şuan dönme niyetim yoktu,ışık festivali dolayısıyla yeterince zaman kaybetmiştim, ışığımı öğrenmek için başımın etini yer ve hemen gidip onu görmemiz gerektiğini söylerdi. Shay tatlıydı,ama bu konularda kendini dizginlemesi gerekiyordu.

Etrafıma baktığımda benimde beraber ışıklarını bekleyen diğer 7 yıldızın fenerlerine baktığını gördüm. 16 yıldızdan 8 tanesi kendi ışıklarına sahiptiler. Bu festivalde gökyüzünden ışıklarına sahip olmayan 8 yıldız için fener düşmüştü,bu büyük bir sayıydı. Ben hiç yaşamamıştım ancak bazı kaynaklarda gökyüzünden hiç fenerin düşmediği ışık festivalleri de olduğunu okumuştum.

Bu festivalden sonra ışığını arayacak olan Otlan Yıldızının hüzünle feneri suya bıraktığını gördüm. Muhtemelen ışığının güçlü evrenlerinden birine ait olmasını istiyordu. Açıkcası bana göre biraz eski kafalı bir yıldızdı, ben ışığımı almaya karar verirsem hiçbir güç beni durduramazdı,isterse Miyongilan'da minicik bir tek hücreli olsun.

Otlan'ın ilerisinde duran Byharn huzurlu bir gülümseme ile fenerine sarıldı,anında ışıkladı. Anlaşılan seneye fener sayısı azalacaktı.

Bende tebessüm ettim. Işık bereket getirirdi,ne kadar çok yıldız ışığına sahip olursa ışık festivalinin o kadar renkli geçtiğine dair bir söylenti vardı. Bu benim ilk festivalimdi o yüzden net bir şey söyleyemiyordum. Ama bu huzur ve samimiliği sevdiğimi söyleyebilirdim. Yıldızların arasında bu mesafe olduğunda ve hepsi kendi ışıklarıyla ilgilendiğinde çok daha çekilir oluyordu. Uzun zamandır gökyüzü olarak birleşmemiştik,herkes kendi çıkarlarını düşünmese birleşme ihtimalimiz olabilirdi.

Abyssolasi : Bir Yıldız ÖyküsüWhere stories live. Discover now