Bölümde dinlemeniz
tavsiye edilen şarkılar,♪ Khlaid- Better
Olivia Rodrigo- Brutal
Madison Beer- Teenager in Loveİyi okumalar, yıldızı parlatmayı;
yorumlarda yolculuğumuza eşlik
etmeyi unutmayın, olur mu? Okuduğunuzu
hissetmek, görmek beni çok mutlu ediyor.Bu bölümde sizi tetikleyebilecek şeyler bulunmakta, o yüzden bunun bilinciyle okumanızı tavsiye ederim. İlk kez bu tarzda yazmaya, olay odaklı ilerlemeye çalışıyorum; eksiklerim olabilir, ilk bölümün günahı olmaz diyelim bu seferlik:')🤍
Bu kitaba şans verdiğiniz
için çok teşekkürler,Seviliyorsunuz!
Xoxo, Eylüş'ünüz <3
❦
ARALIK 2021.
"Ve bugünkü seansın da sonuna gelmiş bulunuyoruz. Nasılsınız, daha iyi, rahatlamış hissediyor musunuz?"
Biz insanlar, bir dünyada değil; bir kar küresinin içinde yaşayıp gidiyoruz aslında.
Bilirsiniz, kar küresinin içi küçük bir dünya gibidir, o küçük dünya dışarıdan bakan insana huzur verir. Her bakan, o küçük kardan kürenin içinde yaşamayı diler; hayranlıkla bakar karşısında, küçük bir kürenin içinde sığdırılmış dünyaya.
Parıl parıl parıldayan dünya uzaktan güzel gözükür ve bizi gerçekten güzel olduğuna, kar küresinin içinde gülümseyen o küçük silüetlerden inanırız. Mutlulukla parıldayan gözlerine bakar, kardan kürenin içinde ne kadar huzurlu olduğunu düşünür ve öylece kıskanır, kendi dünyamızı onun dünyasıyla değiştirmek isteriz.
Ve en büyük hatayı, burada yaparız aslında.
Vitrinden öylece izlediğimiz, sadece elimize birkaç saniyeliğine aldığımız kar küresinin güzel duruşuna inanıp öylece kıskandığımızda çok büyük hata yapar, gerçekleri görmezden geliriz. O kardan kürenin içindeki kusurları biraz daha incelesek, biraz daha dikkatli baksak görebiliriz belki ama hayır, biz insanlar o kadar uğraşmak, önemsemek istemeyiz. Sadece dışarıdan gördüklerimize inanır, kulağımızı sağır, gözlerimizi kör eyleriz.
"Ah kesinlikle, Oya hanım! Geldiğimiz her seans bize çok şey katıyor," tabii bazen, gördüklerine öylece kanan insanları suçlamamak lazımdı, çünkü kar küresinin içindeki silüet; yaşadığı kardan kürenin içinde mutlu olmasa da mutluymuş gibi davranıp koca bir yalanın içinde yaşamayı tercih edebilirdi. "sence de öyle değil mi tatlım?"
Hayatım, şikayet edebileceğim türden berbat bir hayat olmamıştı hiçbir zaman.
On altı yaşındaydım. On altı yaşında, yaşıtlarımın hayalini kurduğu, belki de uzaktan beni izleyip içten içe kıskandığı bir hayata sahiptim.
Türkiye'nin en ünlü, dünyaya açılmaya hazırlanan estetik cerrahı Hale Altınok ve her yerde adıyla nam yapmış, her markanın koşarak gittiği Soysal Reklamcılık şirketinin tahtında oturan kral Merih Soysal'ın tek çocuklarıydım. Mütevazı bir hayatım hiçbir zaman olmamıştı, aksine; lüksün ve şatafatın içinde boğulacak hale gelmiş, uzunca bir süre her istediğim anında gerçekleştiği için hayal kurmaktan bile uzak bir çocukluk geçirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CUPID'IN OKLARI
Teen FictionMilena Belis Soysal, adının ve doğum gününün aksine aşktan ve aşka dair her şeyden tüm benliğiyle nefret etmiş, aşkın basit bir matematiği olduğuna inanmış, kalbinin sesini bir kez olsun duymamıştır. Popülerliğinin ardında saklanan hiçbir yere ait o...