from god,
"Bir sorun çıkarsa döversin ama değil mi?"
Felix, Jay'i cevapsız bırakarak gözlerini devirmişti. Bıkkınca bir nefes verirken Jay, kırmızı ışığın yanmasından faydalanarak arabayı durdurmuş ve yanındaki Felix'e dönmüştü.
"Oraya vardığımızda lütfen, bak yalvarırım, Mingyu'yu görmezden gel. Sana laf da atsa hiçbir şey deme, yoksa burnumuzdan getirir."
"Tamam, tamam," Jay'e döndü aniden: "Onu umursayacak kadar düşmedim ya."
Jay gülümsemiş ve yeşil ışığın yansımasıyla da tekrardan yola dönerek sürmeye devam etmişti.
— ☆
En az 10 dakika sonra kafe benzeri bir mekana varmışlardı. Dükkanın bahçesinde birçok armut koltuk ve ortalarında da masalar vardı. Baya kalabalık gözüküyordu.
İkisi de arabadan indiler. Felix hâlâ etrafına bakınırken Jay, Jungwon'u görmesiyle yanına ilerlemişti hızla. Jungwon'un yanına geldiğindeyse Felix'i de çağırmıştı. En sonundaysa üçü de birlikte bahçeden içeri girmişti.
"Mingyular arkada oturuyorlar," derken bir yandan da gözleriyle karşısını göstermişti. Felix, Jungwon'u görmezden gelirken Jay kafasını sallamıştı.
"Kimler var?"
"Klasik ekip," Jungwon omzunu silkti: "Mingyu, Joshua, Seungkwan, Woozi ve Jeonghan. Bir de Dayeon, Xiaoting, Yeseo ve Yujin var ek olarak. Yeongeun gelemedi nedense."
Felix tanımadığı tek kız ismini duyunca Jungwon'a döndü: "Yeongeun da kim?"
"Mingyu'nun ve Yeseo'nun bir arkadaşı. Çok bi' sohbetim yok kendisiyle, ben de pek tanımıyorum açıkçası."
Felix olumlu anlamda başını salladı. Bir süre daha arkalara doğru yürüdüler ve en sonunda gürültülü bir şekilde sohbet eden kalabalık bir arkadaş grubu görüş açılarına girdi. Jungwon, onları gören Dayeon ve Jeonghan'a selam vererek adımlarını hızlandırdı. Hemen Jeonghan'ın yanında bir yer kaparken Felix ve Jay'e de yam yana duran iki tane boş armut koltuğu gösterdi.
"Geçsenize şöyle."
Jay önce davranıp Jungwon'un çaprazında kalan koltuğa geçti, Felix ise tam yanına oturup kollarını bağladı. Gözlerin kendisinde olduğunu hissetse de pek takmamaya ve onlara bakmamaya çalışıyordu.
"Lee Felix'ti, değil mi?"
Duyduğu tanıdık sesle göz ucuyla Yujin'e baktı. Sırıtarak bakıyordu kendisine. Cevabı bildiği ama sırf eğlencesine sorduğu belliydi.
Felix hiçbir şey demeden başını sallayınca Yujin kıkırdamış, sohbete Woozi atlamıştı.
"Seni hangi rüzgar attı buraya Lee?"
Felix yavaşça kafasını yerden kaldırdı ve gözlerini Woozi'ye dikti. Woozi'nin sırıtışı daha da kuvvetlendiğinde Felix cevap vermek için ağzını açtı ancak yanlarına gelen garson susturdu onu.
Garsonun gelmesiyle Jay hemen Felix'i cimcirmişti. Aniden Jay'e döndüğünde çaresiz bakışlarla kendisine baktığını fark etmiş, bozulsa da belli etmemeye çalışarak tekrardan kafasını eğip önüne dönmüştü.
Mingyu herkese içki söylemiş ve garsonu yanlarından göndermişti. Garsonun gitmesiyle tüm odak Xiaoting'e dönmüştü bir anda.
"Sevgilim olmasaydı şu garsonla bir gece geçirmek isterdim."
"Sevgilinin haberi olmadığı sürece neden olmasın ki?" diye yanıtlamıştı onu Joshua.
Birkaç kıkırtı duyulduğunda Felix ister istemez yüzünü buruşturmuştu. İğrenç, diye içinden geçirmiş, çevresindeki sohbete sessiz kalmayı seçmişti. Zaten kimsenin de onunla pek ilgilendiği yoktu, bu da Felix'in o an için en büyük şansıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mistake || HyunLix
Fanfiction[lee felix & hwang hyunjin, skz] Hwang Hyunjin, otobüsün ani fren yapmasıyla beğendiği çocuğun kucağına düşer. -HyunLix -MinSung -ChanMin [semelix, ukehyun & slowburn] 2023 © aceline