6.BÖLÜM

350 16 19
                                    

"İyi geceler."
"İyi geceler." Dedim arabadan inerken. Yine arabamı kapımın önüne getireceklerdi. Gerçi ben buna alışmıştım. Barış da apartmanın kapısından girmemi bekledi. Koşarak eve çıkıp yatağa attım kendimi.

"Jüpiter! Bugün o kadar güzeldi ki anlatamam sana! O yüzden anlatmadan uyuyacağım."

Üstümü değiştirip uyudum. Sabah Jüpiter'in beni yalamasıyla uyanmıştım.

"Acıktın mı? Gel mama vereyim sana." Odaya geçip mamasını ve suyunu koyduktan sonra elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Kendime birşeyler hazırlayıp yerken kapı çalmıştı.

"Kim o?"
"Benim!"
"Vay canına!" Dedim kapıyı açarken.
"Birlikte kahvaltı yapar mıyız?"
"Yaparız."
"Kedin mi var?" Dedi Barış Jüpiteri görünce.
"Yok o aslında köpek."
"Möölüyor mu?"
"Hayır anırıyor."

Birlikte gülüp eğlendikten sonra birlikte dışarıya çıktık. Onun antrenmanı olduğu için spor tesisine geçmiştik.

"Buse!"
"Kerem, nasılsın?"
"Bayadır konuşmuyorduk, iyiyim sen?"
"Ben de iyiyim."
"Birlikte mi geldiniz?" Dedi Barışı göstererek.
"Evet." Dedim. Barış bizden uzakta antrenman yapıyordu.
"Birbirinizden nefret ettiğinizi düşünüyordum."
"Sanırım artık etmiyoruz."
"Sevindim. Gitmem lazım sonra görüşürüz."
"Görüşürüz."

Kerem yanımdan gittikten sonra çimlere uzanıp onları seyrettim. Barış arada bir bana bakıp gülüyordu. Kerem oldukça soğuk davranıyordu.

"Naber?"
"İyidir senden?" Dedim başımda duran Yunus'a.
"Benden de iyidir."
"Beni tanıyorsun galiba."
"Tanıyorum tabii ki Buse."
"İyi iyi sevindim."
"Geliyor seninki."
"Benimki mi?" Dedim şaşkınlıkla.
"Barış, seninki değil mi?" Dedi kulağıma fısıldayarak.
Yunus bana bakınca sadece gülümsedim. Barış elimden tutup beni yerden kaldırdı.
"Yine ne saçmaladı bu?"
"Ayıp oluyor enişte." Diyip kaçmaya başladı Yunus. Barışı tutmaya çalışsam da arkasından koşuyordu. Onları gülerek izlerken Kerem yanıma gelmişti.

"Naber?"
"İyidir senden?"
"Benden de iyidir."
"Allah iyilik versin."
"Amin, sana da."

Keremle bu soğuk konuşmamız kısa sürmüştü. Ona karşı kendimi mahçup hissediyordum. Bir anda konuşmayı kestim, mesajlaşmıyorduk. En yakın arkadaşım dediğim kişiye görmezden geliyordum. İsteyerek olmadı tabii ki diyeceğim de ben Keremi unutmuşum gerçekten.

"Özür dilerim." Dedim aramızdaki sessizliği bozmuştum.
"Niye özür diliyorsun?"
"Bu aralar seninle konuşamıyorum."
"Normal çünkü ben de seninle konuşmuyorum."
"Kendimi kötü hissettim sadece."
"Hiç gerek öyle hissetmene. En yakın arkadaşımdın şimdi arkadaşımsın yani. Neyse sana iyi eğlenceler ben antrenmana geri dönüyorum."

Daha da berbat ettim ya! Kendimi yumruklamak istesem de dizime vurmakla yetindim. Keremle aramızın bozulmasını hiç istemem.

"Buse, gelsene yemek yemeye gidiyoruz."
"Geliyorum." Dedim uzaktan seslenen Barışa. Tesisten çıkıp yemek yemek için başka bir yere gitmiştik. Bütün takım, bütün takım. Gerçekten bütün takımla yemek mi yiyecektim? Bir çoğuna kırmızı veya sarı kart verdiğim aynı zamanda kavgalı olduğum kişilerle aynı masada yemek yemek? Bugün ölmezsem hiçbir zaman ölmem herhalde.

Barış, ben, kerem, yunus aynı masada oturuyorduk. Herkes dörtlü grup olmuştu.

"Ee Buse, pazar günü gelecek misin?"
"İnşallah Yunus, gelmeyi düşünüyorum."
"Hakem olarak mı?"
"Bilmiyorum daha belli olmadı."
"Şimdi belli olmadıysa değilsin demek ki."
"Hayırlısı Yunus, hayırlısı."
"Keremle yakındınız sanki."
"Öyleydik hâlâ da öyleyiz."
"Allah bozmasın."
"Amin." Dedik Keremle aynı anda.

Bu ne biçim sohbet be! Bu sefer iç sesime hak veriyorum. Yunus'a çok gıcık oldum şu an. İmalı imalı konuşup duruyor hayır sanki Keremle sevgiliymişim de Barışla aldatmışım gibi.

İç sesle ufak beyin fırtınasından sonra yemeğimi sakince yedim. Ne kadar sakin olunuyorsa artık, karşımda Yunus oturuyor. Üçü birlikte sohbet ediyor ben bitmiş içeceğimi içmeye çalışıyorum. Yani Victor Bey bence şu an ben çok sefilim. Dilenci görse para atar hesabı. Bu kadar mizahi patlama yeter.

"Ya bi hakem vardı, ne şerefsizdi ya!" Dedi Barış.
"Sensin be şerefsiz!"
"Sana demedim Buse."
"Pardon."
"Adını hatırlayamadım. Sürekli herkese sarı kart verip duruyordu. Yedek kulubesindekilere de vermişti."
"Istvan Kovacs."
"Aynen o adam işte."
"Hiç sevmem o adamı ya."
"Biz de sevmiyoruz."
"Anladım orasını Yunus!"
"Sen hayırdır ya?"
"Ne hayırdır? Asıl sen hayırdır laf sokmalar falan?"
"Kim, ben mi?" Dedi Yunus alaycı bir şekilde.
"Yok dedem!"
"Ben laf sokmadım yanlış anlamışsın."
"Sabahtan beri imalı imalı konuşup duruyorsun!"
"Sen öyle anlamışsın."
"Ben öyle anlamışım, öyle mi?"
"Öyle."

Önünde duran bardağı kafasına götürecekken Kerem kolumdan tuttu.

"Haddini aşma."

Kerem'in sözüyle bardağı masaya koyup oturdum sandalyeye. İdrak etmesi zamanımı almıştı.

"Kerem!"
"Ne var Barış?"
"Biraz sakin mi olsan?"
"Olamam. Görmüyor musun olanları?"
"Görüyorum olanları."
"Gelmiş kafasında bardak kırmaya çalışıyor Barış Bey sevgilisini koruyor! Dostundan daha mı önemli?"
"Ne yapmaya çalışıyorsun sen?"
"Gerçekleri görmeni sağlıyorum."
"Gerçek dediğin ne?"
"Buse birgün gidecek ve yanında biz olacağız!"

Daha fazla bu tartışmaya katlanamazdım. Çantamı alıp ayağa kalktım. Son bir kez Kereme baktım. Yüzünde aşağılayıcı bir tavır vardı. Barış kolumu tuttu ama çektim kolumu.

HAKEM (BARIŞ ALPER YILMAZ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin