8.BÖLÜM

304 15 2
                                    

MAÇ GÜNÜ

Öğlene doğru uyanıp hemen hazırlandım ve evden çıktım. Jüpiter'in mamasını dün gece koymuştum zaten. Yol üstünde simitle meyve suyu alıp TFF'ye geçtim.

"Günaydın Buse Hanım."
"Günaydın!"

Hemen odama geçip işlerimi yapmaya başladım. İmzalanması gereken bi ton dosya vardı.

"Buse Hanım." Dedi çalışanlardan Yiğit.
"Buyur Yiğit, bir problem mi var?"
"Bu çiçekler sabah size geldi."
"Ne?"
"Ben şöyle masanıza koyuyorum."
"Tamam sağ ol."

Çiçeğin üstündeki zarfı aldım okumadan önce de çiçekleri yere koydum benim şebboy çiçeğine alerjim vardı çünkü.

"Hangi bilinçsiz gönderdi acaba bunu?!"

Zarfı açıp okumaya başladım.

"Biliyorum."

"Nasıl yani? Biliyorum ne demek? Neyi biliyorum? Kim biliyorum?"

Telefonuma gelen mesaj sesiyle bir anlık korktum.

"Biliyorum."
"Neyi biliyorsun?"
"Her şeyi."
"Her şey derken?"
"O gece olanları biliyorum."
"Kimsin?"
"Kimseyim."

O gece olanları bilen birisi, kim olabilir ki?

Kartı ve çiçekleri çöpe atıp federasyondan çıkıp stada geçtim.

"Alo Barış, neredesin?"
"Antrenmandayız. Sen neredesin?"
"Stada geçtim."
"Hakem misin?"
"Maalesef hayır. ."
"Neyse olur öyle şeyler."
"Konuşmamız lazım maçtan sonra."
"Ne hakkında?"
"Önemli değil ya öylesine."
"Tamam konuşuruz.

Telefonu kapattıktan sonra kahve alıp kafeteryada oturdum. O gece orada Barış ve benden başka kimse yoktu, eminim.

"Buse!"
"Hocam!" Dedim tokalaşırken.
"Nasılsın kızım?"
"İyiyim hocam sizler nasılsınız?"
"Çok şükür. Hakem değilmişsin."
"Öyle oldu hocam."
"Davalardan haberim var. Kulağını çektim Barış'ın."
"O davada biraz şaşırdım açıkçası. Hiç bir gerekçesi yoktu."
"Belli ki uğraşmak istemiş."
"Neyse kapandı da bitti bu saçmalık."
"Seninle ilk nerede karşılaştığımızı hatırlıyor musun?"
"Maçta, 2020 yılında sanırım."
"Babam gibi olacağım demiştin bana."
"Babam gibi oldum."
"Mekanı cennet olsun."
"Amin."
"Kerem nasıl, görüşüyor musunuz hâlâ?"
"Evet."
"Kaç yıl oldu hâlâ arkadaşsınız, sevindim."
"Çünkü bizi siz tanıştırdınız hocam."
"İyi mi yaptım?"
"Bence iyi yaptınız."
"Kereme destek ol. Bu aralar morali bozuk gibi."
"Olurum hocam."

Fatih hoca gittikten sonra kahvemi bitirip yerime geçtim. Yedek kulübesinin hemen yanındaydım. Aklımdaki sorular yüzünden maça odaklanamamıştım ama Trabzonu yenmiştik. Herkes soyunma odasına gittikten sonra Barışı aradım.

"Çabuk değiştir üstünü."
"Sadece Keremle ben varım."
"Geliyorum o zaman."
"Gel."

Telefonu kapatıp soyunma odasına geçtim.

"İyi misin Buse?"
"Değilim."
"Bekle biraz."
"Tamam." Dedikten sonra formasını çıkartıp tişört giymişti.
"Hayırdır, kaslı vücuduma niye bakıyorsun? Aşık mı oldun?"
"Gevezelik yapma."
"Tamam reis sakin."
"Barış hadi biraz acele et!"
"Of tamam!"
"İyi geceler gençler." Dedi Kerem çıkarken.
"İyi geceler." Dedik Barışla aynı anda.
"Anlat hadi sadece biz varız."
"Kapı." Dedim kapıyı kapatırken.
"Anlat."
"O gece-"
"Ne o gece? Biz bunu daha önce konuşmuştuk bir daha açmayacaktık konusunu."
"Bi zarf geldi bana. Mesaj da geldi."
"Ne yazıyordu?" Mesajları gösterdim.
"Biliyor kimse."
"Kanıtı var mıymış?"
"Sormadım Barış! Korktum."
"Her şeye de korkma. Ver mesaj atayım."
"Ne yazacaksın?"
"Kanıt yazacağım."
"İyi."

"Kanıt?"
"Güvenlik kamerası?"
"Orada kamera yoktu.
"Barış olduğun çok belli."
"Konuyu değiştirme."
"Bilmiyorsun."
"Neyi?"
"Kamera olup olmadığını."
"Amacın ne?"
"Yok."
"Niye uğraşıyorsun o zaman?"
"Canım sıkıldı."
"Yüz yüze gelelim bak nasıl gidiyor can sıkıntın."
"Hâlâ sevgili misiniz?"
"Sevgili değildik, değiliz."
"İnanmıyorum."
"Sıktır git o zaman."

"Noldu Barış?"
"O geceyi geçtim bizi de biliyor."
"Her şeyi mi?"
"Her şeyi. O adama çarptığımızı, eskiden birlikte olduğumuzu, her şeyi!"
"Allah kahretmesin! Kim bu?"
"Bilmiyorum! Bilmiyorum!" Dedi duvarları yumruklarken.
"Elin kanıyor." Dedim elini tutarken. Koltuğa oturup elindeki kanı sildim.
"Her şeyi unuttun mu?"
"Yeniden başlamak istedim."
"Yeniden derken?"
"Her şeye. Seni tanımamazlıktan geldim, ilk defa karşılaşıyormuşuz gibi."
"Bunu ben de yaptım."
"Seni unuttum ama o anları unutamadım."
"Ben seni de unutmadım."Gözümden akan yaşları silerken dudağı dudağımla buluştu.

3 yıl önce

"Yeter artık Barış! Sürekli kıskanıp duruyorsun anlıyorum seni ama çok ileri gidiyorsun!"
"Nasıl ileri gidiyorum Buse? Eski sevgilin geliyor evine çiçek yolluyor! Sen bana ileri gidiyorsun diyorsun!"
"Ne halin varsa gör ya!" Dedim arabadan inerken.
"Bin arabaya!"
"Bana emir verme!"
"Ormandayız farkındaysan nereye gideceksin?"
"Of!" Dedim arabaya tekrar binerken."
"Oflayıp durma."
"Senin yüzünden geldik ormana."
"Benim yüzümden mi?"
"Piknik yapalım diyen kimdi?"
"Barış yavaş sürer misin?"
"Süremem!"
"Barış kaza yapacaksın!"
"Gece gece kim çıkacak?"
"İlla birinin çıkması mı lazım?"
"Evet yoksa kim durduk yere çarpsın?"
"Barış!"

İşte o an. Karşımızdan gelen arabaya çarptığımız an. İkimiz arabadan inip o arabaya doğru koştuk. Adam ağır yaralıydı. Hastaneye götürmek istedik ama ikimizde hapse girmek istemiyorduk.

"Hastaneye götürelim ama yolda bulduk diyelim zaten Benim arabamda birşey yok."
"Kamera yoktur değil mi?"
"Yoktur yani olmaz herhalde."
"Hadi Barış!"

Adamı arabaya kadar taşıyıp hastaneye götürdük. Adam uzun bir süre komada kaldıktan sonra uyanmıştı ama hiçbir şey hatırlamıyordu. Sürekli ona yardım gönderiyorduk, vicdanımızı rahatlatmak için. Birgün her şeyi ona söylemek istedik ama beceremedik. O gece bütün her şeyi o ormana gömdük. Sevgiliyken yaptığımız bütün her şeyi.

Aradan 3 yıl geçti ve ben o kazayı unutmuştum. Onu unutmuştum. O maç yüzünden tekrar karşılaşmamız benim için bi felaketti. Ama düşündüğüm gibi olmadı. Ona karşı birşey hissetmiyordum ta ki evine gidene kadar. Bir anda aklıma o anlar geldi tekrar birşey hissetmeye başladım gibi oldu ama ben o zamanlar Keremi sevdiğimi düşünüyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAKEM (BARIŞ ALPER YILMAZ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin