Amoria masalları

182 45 53
                                    

Minho 4 yaşında

"Oy oy, annesini biriciği... Napıyorsun bebeğim?"

"Ben bibik değilim. Koçamannım."

Annesi, aldığı huysuz cevapla kıkırdamış ve gecenin ilerleyen saatlerine rağmen, ki bu saat 22.00 sularına geliyordu, bıkmadan arabasıyla oynayan oğluna yaklaşmıştı.

"Özür dilerim tatlım, bir anlığına unutmuşum. Hadi artık uyuyalım, olur mu?"

Minho annesinin nazik sesine daha fazla dayanamayarak kafasını kaldırmış ve kanepede oturan kadına bakmıştı.

"Amoyya masalını anlatırsan uyurum."

Annesi aldığı cevapla iyice neşelenirken oğlunu kucağına çekmişti.

"Minhocum, bıkmadın mı Amoria masalından? Neredeyse her gece onu anlatıyorum."

"Ama hep farklı bir şey anlatıyorsun, hiç sıkılmıyorum ki. Hiç de sıkılmam. Kocaman olunca da onu anlattıracağım. Şimdi de kocamanım ama daha da kocaman olacağım ya o zaman. Yoksa şimdi de kocamanım yanlış anlama anne."

Minho'nun annesi daha fazla kendini tutamamış ve kahkaha atmıştı.

"Tamam bebeğim, sen daha da kocaman olduğunda bile anlatacağım sana Amoria masallarını. Hadi gel gidelim yatağımıza."

Bol kahkahalı, biraz fazla sulu geçen diş fırçalama seansı sonrası nihayet yatağa geçen ikili üstlerini örtmüş ve birbirlerine sarılmıştı. Minho birazdan duyacağı masal için heyecanla kıpırdanırken annesi yüzünde hüzünlü ama oldukça şefkatli bir gülümseme ile oğlunu izliyordu. Amoria masallarının nereden geldiğini, ona bunları ilk kimin öğrettiğini hatırlamasa da büyük anneannesinin ona bu masalları gözlerinde minik yaşlarla anlattığını hatırlıyordu. Bu anlatılan hikayeler efsane mi yoksa gerçeğe dayanan kısımları var mı hiç emin olamasa da içten içe bunun gerçekliğini diliyordu. Dünyada yeteri kadar zorlu bir hayata sahipken en azından Amoria evrenini hayal etmek ona huzur veriyordu. Oğlunun hallerinden anlaşılabileceği üzere o masallarda huzur bulan tek kendisi de değildi.

"Söyle bakalım, bu sefer nasıl bir masal istersin? Eskilerden sevdiğin bir tanesi mi yoksa yeni bir masal mı?"

"Yeni olsun ama yine o perili olsun. Minik mor peri."

"Çok mu sevdin sen minik mor peri  Oleic'i ?

"Evet, çok sevdim, seviyorum. Minik mor pericik..."

Minho 8 yaşındayken

"Anne, anne uyanır mısın? Korkmuşsundur sen biraz."

Minho, bardaktan boşalırcasına yağan yağmur yetmiyormuş gibi göğün gerçekten de yarılırmışcasına gürlemesiyle uyanmıştı o gece. Normalde kocaman bir çocuk olduğundan, hiçbir şeyden korkmadığından, ki aslında korkuyla sıçrayarak uyanmasına rağmen, o gece de annesini düşünürek odasına gitmişti. Kendisi değil ama annesi bu yağmurdan ve sesten korkabilirdi çünkü ona göre.

Annesi, duyduğu cılız sesle birlikte gözlerini açmış ve hemen yanı başında buğulanmış gözleriyle kendisine bakan oğluyla göz göze gelmişti.

"Anneciğim, ne oldu?"

"Anne, yağmur yağıyor ya bir de gök gürlüyor. Sen korkarsın diye geldim. Ben korkmadım da, sen korkarsın. Senin minik mor perin de yok."

Aradan kaç yıl geçerse geçsin oğlunun minik mor peri sevgisi hiç azalmıyordu. Aksine her üzüldüğünde, her korktuğunda aklına minik mor periyi getiriyordu Minho. Annesi ise bu durumu çok normal karşılıyordu. Zaman zaman bunu bu kadar normal karşılamasını sorgulasa da içinden bir ses bunun doğru olan olduğunu söylüyordu ve o da buna inanmayı seçiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Amoria | 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin