Rory' nin odamdan gitmesinin üzerinden üç saat geçmişken kitabın bitimine geldim. On sayfa sonunda kralın katilinin kim olduğunu öğrenecekken kapım çaldı. Kitabı okumaya devam ederken içeriye kumral, küt saçlı, cılız vücuda sahip bir kadın geldi. Hafifçe öne eğilerek:
"Leydim, efendimizin ricasıyla sizi yemeğe çağırıyor."
Kitap bittiğinde kitabın son sayfasındaki yazıyı okurken kadın gitmişti. Sayfada şu yazıyordu:
"Asaletin önünde verilen her savaşa mahrum bırakılmışım meğerse, haysiyetsizliğim içimdeymiş oysaki. Her aydınlığın olduğu yerde bir karanlık olduğunu fark etmeliydim...
Birazdan işlediğim suçtan ötürü çok kötü bir cezaya katlanmak zorunda kalacağım, derim yüzülecek..."
Son sayfadaki satırlardan sadece biri gözüme çarpmıştı, neden acaba diye aklımdan geçirirken üzerimdeki değiştirme kararı aldım. Dolabıma doğru ilerledim, dolabın içerisine göz attım ve yine diğerlerinde de olduğu gibi bütün elbiseler benim günlük hayatımdaki kullandığım elbiseler gibiydi. İçlerinden birini seçerek üstümü değiştirdim, saçlarımı taradım, odamın kapısını kapatıp bitmek bilmeyen merdivenlerin sonsuzluğuna gömüldüm.
Yemek yenilecek odaya geldiğimde kalenin çok yanıltıcı bir tasarıma sahip olduğunu fark ettim, duvarlar çok uzunmuş gibiydi ama uyandığım yer kadar değildi,kısaydı ama bunaltmadı. Veliahtlar isimlerinin yazdığı koltuklara birer birer oturmuş tek boş alan koltuğa bakıyorlardı, benim koltuğuma. Hızlı adımlarla koltuğa geçip oturduğumda niye herkesin yemeğe başlamadığını merak ederken yine kalbimin hızlı atmasına sebep olan gür ses boğazını temizledikten sonra:
"Leydiler ve Ekselansları, buraya gelerek beni kırmadığınız için minnettarım. Öncelikle sizlere söylediğim ölümlü yollardan ilki bu masadan geçiyor. Yiyeceğiniz şeyler aynı, aşçıma özellikle hazırlattım. Ancak içlerinden birine zehir düşüyor ve ben bunu görüyor olacağım. Yani bu konuda sığınacağınız bir şey yok. O zaman bona fortuna* ."
"Lanet olsun!"
Donovan'dan başkası değildi lanet okuyan. Ardından Davin :
"Kahretsin."
Diğer herkes tir tir titrerken Agatha:
"Mr malus* bölüyorum bu gergin atmosferi ama; zehir, ölümcül mü yoksa sadece başlangıç olduğu için yaralıyor mu?"
Sus pus olmuştu ortalık. Kimseden çıt yok, Mr malus 'dan dahi. Derken :
"Agatha tam da konu oraya geliyordu, gratias* Lavender! Açıklamam gerekirse, kim zehri alırsa ona göre değişir."
Yine sus pus, ay içim şişti bu suskunluktan! Bir anda ayağa kalkarak:
"Bana bak Mr malus soytarısı. Sen kim olduğunu zannediyorsun ya! Yok efendim bizi buraya hapsetmiş de, Tanrı gibi sınayacakmış da. Hadi oradan! Bak sana buradan bir yıldırım gönderirim aklın şaşar. Başta sesimi çıkarmadım çünkü saraydan uzak olmak orada çekeceğim işkencelerden iyi gelmişti ama şu an bakıyorum da sen bize Çin işkencesi misali şeyler uygulayacaksın. Tanrı şahidim olsun, buradaki Leydiler ve Ekselansları da alıp güçlerimizi birleştirip seni alt etmenin bir yolunu buluruz. DUYDUN MU LANET OLASI MAR MALUS?"
(Bronte'ye hayranlıkla baktı, göz bebekleri büyüdü, derin bir nefes aldı ve izlemeye devam etti suratının kızarmasını umursamadan.)
Nefes nefese kalırken Veliahtlardan kuvvetli bir alkış koptu, bütün duvarlar yankılandı. O sırada ben büyük bir ciddiyetle yukarıya bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Truculentus Caedes
Fantasía10 Krallıktaki 10 veliaht.Kendi toprakları için kral ve kraliçe olma yolunda ilerliyorlar, ta ki dış güçlerden biri gelip 10 veliahtı kaçırana dek... Sizlere okumanız için değil,geçmişteki olayların yaşanmasına vesile olmuş durumların insanları ne...