"Abi, İsmaille istersen birde yüz yüze konuşun." Barış hayır anlamında hafifçe başını iki yana salladı.
"İstemiyorum. Eğer onu görürsem hala umut ederim." Diyerek geçiştirmişti.
Sonra gülümseyerek "iyiki varsın be Arda." Sarılmıştı ona. Arda'da gülümseyerek ona karsılık vermişti.......
Barış x ismail
İsmail
Alper konusabilirmiyiz?
Ben özür dilerim18.54
Lütfen bak mesajlarıma
19.14
Görüldü
19.53Barış
Bizim konuşucak
biseyimiz kaldımı ismail
Bıraktım işte
Karışmıyorum sanaİsmail
Ben öyle söylemek istemedimBarış
Boşversene amk19.56
Görüldü
20.09İsmail
Sizin evin önündeyim
Sadece konuşmak istiyorumBarış
Evine git
Ben konuşmak istemiyorumİsmail
Senin konuşup konuşmaman umrumda değil
Eğer sen gelmiyorsan ben gelirimGörüldü
Çalıyorum zili
Barış
Geliyorum 5 dk bekle
Sakın gelmeBarış üzerine bir hırka geçirip sarışın olanın yanına gitti. Kaldırım taşına oturmuş kendisine bakan çocukla gözgöze gelmemek icin büyük bir çaba sarf etmişti.
Onun yanına yerleşmiş, yine gözgöze gelmemeye özen göstermeye çalışmıştı. Biliyordu o gözlere bakarsa yumuşardı.
"Ne konuşucaksın?""Beni sevdiğini biliyorum."
Şaşırmıştı Alper, onu görmediğini düşünüyordu. Ama yinede sesini çıkarmadı. Sadece onun konuşmasını bekledi"Ama ben yapamam." İşte o an bir defa daha dünyası basına yıkıldı.
Ağzından tek bir kelime dökülüvermişti.
"Niye?""Çünkü ben seni..." söylemek istemiyordu İsmail. Onu daha çok üzmek istemiyordu.
"Sevmiyorum mu diyecektin? Biliyormusun İsmail ağzından çıkan kelimeler neyse gözlerin tam tersini söylüyor. Madem beni sevmiyorsun niye geldin o zaman? Madem sevmiyorsun bunu gözlerimin içine bakarak da söyle."
"Lütfen yapma"
"Neyi yapmiyim İsmail? Söyle bana, sevdiğini görüyorum niye işi zora sokuyorsun? Niye canımı yakıyorsun?"
O kadar sinirliydiki ayağa kalkıp, bağırdığını bile yeni fark ediyordu Barış."Bağırma bana" onunla beraber İsmail'de ayağa kalkmıştı.
"Sende o zaman bana gerçekleri söyle. Sevdiğin halde niye sevmiyorum dediğini söyle."
"Anlamıyorsun dimi? Sen sadece kendini düşünüyorsun. Evet, seviyorum seni ama bizden olmaz Alper. Biz yapamayız."
"Niye olmaz? Ardayla Ferdi, Altayla Kerem olurken bizden niye olmaz? Korkuyormusun?"
"Korkuyorum amk, korkuyorum. Çünkü ben korkağın tekiyim. Olmayan ailemi kaybetmekten korkuyorum." Sesi sonlara doğru kısıldı İsmail'in, Barış ise daha yeni kavramıştı sorunu. Geri yerine oturdu İsmail.
"Beni zaten sevmiyorlar, öğrenirlerse nolur düsünsene. Yılda en azından 1 ya da 2 hafta geliyorlar. O zaman hiç gelmezler, bana iyice sırtlarını çevirirler. Daha 17 yaşımdayım ben amk. 18 bile değilim." Barış sarışın olanın yanına oturdu. Konuşmuyordu, sadece susuyordu. Anlamıştı onun içini dökmek istediğini.
"10 yaşımdan bugüne kadar toplasan, 1 yılı geçmez aynı evde kaldığımız gün sayısı. Bende çocuğum benim hakkım değilmi ailemle birlikte olmak, zaman geçirmek. Arıyorum bazen hiç açmıyolar ya da şuan müsait degiliz sonra konusuruz diye mesaj atıyorlar. Belki beni severler diye okulda kavgaya bile girmedim ben. Hep notlarımı iyi getirdim, derslerime çalıştım. Şimdi söylesene bana Alper, benim bir erkeği sevmem onlara ne kadar doğru gelicek. Ben söyliyim yanlışın ta kendisi olucak. Benden iyice soğuyacaklar, nefret edicekler. Belki evlatlıktan bile reddedecekler beni. Ben yapamam. Kaldıramam artık bunu...
Anla beni lütfen.""Anlıyorum seni" dedi başka bisey demedi, diyemedi. Bencillikmi yapmıştı İsmail'e karşı?
"Ben sevilmeyi bilmiyorum Alper; seni yorarım, eskitirim. Ben sana bunu yapa-"
Dudaklarına kapanan dudaklar susturmuştu İsmail'i. Çok narin öpüyordu sarışının dudaklarını. Sanki bir daha asla öpemeyecekmiş gibi. Onu bırakmak istemiyordu. Ama şaşırdığı bisey vardı İsmail ona karşılık veriyordu.
İkiside nefessiz kaldığında ayrılan taraf Barış oldu. Alnını sarışının alnına yasladığında konuştu.
"İzin ver bana senin yaralarını ben sarayım. Bırak senin ilacın ben olayım İsmail. Sana sevilmeyi öğreten ben olayım. Konusmana bile gerek yok. Gözlerinle bir onay bile versen, sana tüm dünyamı adarım. Bizi bitirme, daha başlamadan bitirme. Beni dünyamda karanlıkta bırakma sana yalvarırım."
Barış adeta İsmail'e yalvarıyordu. Sarısın olan ise daha fazla dayanamamış, tadını aldığı dudakların üzerine tekrar kapanmıştı.
"Tüm dünyam senin olsun Alper" işte bu söz 2 sayfayıda kapatmış, yepyeni tek bir sayfa açmıştı. İkisininde dünyası artık birdi.