Bir Küçük Adaletim
(Bu kurgu içerisinde yoğun cinsellik ve +18 içerikler bulunduruyor. Eğer rahatsız olacaklar var ise o sahneleri atlamaları rica ederim)Destek için oy ve bol bol yorum yapabilir misiniz canlarım<3
İyi okumalar dilerim...
2
"Sibel'i unutmak için." dedi buzdan farksız sesiyle. Emin olamadım ya da olmak istemedim. Belli ederdi oysa hissettirirdi, kötü de olsa hissederdim. Karşılıksız bir sevginin kurbanı edilmek istemiyordum. Benimle zorla evli kalmasını da.
Gözlerinde istediğim cevabı aradım. Bir olumsuzluk, pişmanlık veyahut bir kırgınlık. Hiçbiri yoktu.
Ona da hak veriyordum. En başından beri kardeşi olarak görüyordu beni, abicim diye severdi beni. Saçımı tarardı, oyunlar oynardı. En güzeli ise kızartma yapardı. Ben çok severdim o ise benden haliyle büyük olduğundan moralimin olmadığı her an kızartma yapmak için mutfağa koşardı bir çırpıda.
10 YIL ÖNCE
(Ahu 14- Kadir 20)"Sen kim üzdü abicim?" bardaktan boşalırcasına dökülen gözyaşlarımı durduramıyordum. Gözlerim kan toplamış, ağlamaktan temim solmuştu. "Söyle de abi gidip dövsün onları." dediğinde hıçkırıklarımın arasından küçük bir kahkaha çıkıvermişti.
"Ama annemler kızar sana yine. Sonra ben üzülürüm." en son beni ağlatan çocuğu dövdüğünde ailesiyle eve dadanmıştılar. Uzun bir münakaşa sonunda gitmişlerdi, annemlerde abime kızmıştı. Babam, yani Cevdet amca ise ona şirkette sabahlaması için bir sürü iş kitlemişti. O gece onun için bir daha ağlamıştım. Biliyordum ki çok yorulacaktı ve ben yorulmasını istemiyordum.
Gülümseyerek yanaklarımı avuçlarının arasına aldı. "Bu huysuz prensesi ancak patates susturur. Değil mi?" dediğinde gözlerimi far görmüş tilki gibi kocaman açtım. Bir anlığına tüm olan biteni unutmuştum. Ayağa kalkıp koşarak mutfağa geçtim. O da sakin ve emin adımlarla yanıma ulaştı.
"Çok yemek yok, sonra Gülbeyaz hanım kızmasın."
"Tamamm" diyerek mutfaktaki sandalyeye oturup onu izledim. Aslında o biraz kaba biriydi. Hemen rengarenk ışıklarını yakmazdı kimseye ama nedense bana karşı hep çocuk gibiydi. Tabi bunun bir sebebi vardı. Ölen kız kardeşinin yerine koyuyordu bazen beni. Bazende bir kız çocuğum olsun ama senin gibi olsun diyerek kız çocuklarına düşkünlüğünü anlatıyordu. Saygılı, beyefendi biriydi. Her kızın sahip olmak istediği karaktere de sahipti ama o kimseyle birlikte olmuyordu. O yüzden hep mutsuz görüyordum, yani en azından ben o yüzden mutsuz olduğunu düşünüyordum.
Umarım sevdiği kadınla evlendiği günü görürdüm. Onu hak eden bir kadına sahip olduğu günü görürdüm. Çünkü o bunu çoktan hak ediyordu. Ailesi için her işe koşuşturuyordu; mızmızlanmazdı, şımarmazdı. Zenginlerdi ama asla bununla övünmüyordu. Ya bir gün elimizdekilerde giderse diye düşünüp dururdu. Bu sebeple sürekli olarak çalışırdı ama ailesini de asla unutmazdı. Dengeyi çok iyi sağlıyordu ve her daim kendine hayran bırakıyordu.
GÜNÜMÜZ
Anlamsız geçen uzun süreli bakışmamız onu rahatsız etmişti ki başını çevirip bu ana bir son vermişti. Ben ise bakışları bendeyken vermeyi unuttuğum uzun nefesimi nihayet verebilmiştim lakin titrek bir nefesti; kırıkları vardı nefesin, hüzünleri yaşıyordu baharında. Gencecik bir kızdım, belki de hayatım boyunca yaptığım tek hataydı bu ve en büyüğüydü. Hayatımı doyasıya yaşamam gerekti fakat ben beni sevmeyen biriyle evlenmiştim. Gerçi benim bir hayatım da yoktu. Hayatım onlardı, oydu.