2023 Haziran
Zamana sıkışmak nasıl bir his tattınız mı? Ben tattım. 42 saattir zamana sıkışmış gibi hissediyordum, 72 saat sonra da 120 saat sonra da günler sonrasında bile ben hala bu iğrenç zamanın içerisinde olacaktım. Başımı eğerek ellerime baktım, hastane koridorları siz ya da yakınınız düşmeden hep sessiz olmanız gerektiğini sandığınız yerdir diye bir şey duymuştum. Peki neden içimdeki ses bağıra bağıra ağlıyordu, sesim neden vücudumun içinde hapsolmuştu?
Yoğun bakımın kapısı açıldığında hızlıca doğruldum.
"Abi?" dedim titreyen sesimle. "Abi babamla arkadaşım iyi mi?"
Doktor bana acıyan gözlerle bakıyordu. "Üzgünüm başın sağ olsun."
Ve düştüm.
İlk aşkım; babam ve bana saf bir sevgi sunan erkek arkadaşım yaşadığım bu evrende artık yoktu.
Nasıl yani? Telefonum artık babam tarafından çalmayacak her ayın beşinde kapıma çiçek gelmeyecek miydi?
Mete. Onunla aynı üniversiteyi kazanmak için gece gündüz ders çalışmış ve mimarlık kazanmıştım. O ise mühendislik yazmak istemiş sonuç olarak aynı fakültenin farklı bölümlerine gitmiştik. Babamın en yakın arkadaşının oğluydu, çocukluğumuz beraber geçmiş çoğu zamansa arkadaş olmuştuk. Onunla olmak evde olmak gibiydi şimdi enkaz altındaydım.
2024 Temmuz,
Gözlerimi yumdum. Bavulumu sürükleyerek kasaba otobüslerinden birine bindim ve güneş gözlüğümü kafama takarak etrafa bakındım. Bir yıl boyunca bir ölüden farksızdım, ne okula gitmiş ne dışarı çıkmış ne de biriyle konuşmuştum. Annem benden farksız değildi alıp başını gitmişti, Mete'nin ailesi ise babamı suçladığı için beni de silmişlerdi ve ben tek başıma rastgele bir yere gelmeye karar vermiştim. Madran'a.
İstanbul'da yaşıyor olmak bana artık iyi gelmiyordu. Aydın'da olmayı da seveceğimi sanmıyordum burada yapabileceğim tek şey bir kasabada yaşamak olacaktı pek bir beklentiye sokmasam da kendimi babam ve Mete için bunu yapmam gerekiyordu. İyi olduğum yerde yaşamaya devam etmeliydim, küçük otobüs saniyeler içerisinde dolarken harekete geçti.
"Bu kim kız?"
"Ne bileyim emmi ben de indi görüyon."
Kulaklığımın tekini çıkararak sağıma doğru döndüğümde kısık sesli konuştuklarını sandıkları adamla benim yaşlarımda olan kıza baktım. "Duyuyorum sizi yalnız."
Adam gözlüğünün tepesinden dik dik baktı bana. "Duyuyorsan duyuyon ne'dek yani?!"
"Cevdet emmi!" diye uyardı onu kız sanırım utanmıştı.
"Neyse ne," dedim. "Madran'a taşınıyorum."
"Bizim mahalleye yani?!" dedi adam.
"Sizin mahalle mi?!"
"He bizim orası," dedi kız. "Niye taşınıyon ki? Tanıdığın mı var?"
"Babamın arsası vardı orada, prefabrik ev aldım."
"Ne fantik ev?!" diye şaşkınca konuştu adam. Şivesinden dolayı sinirimi söküp atıyor zorlasa gülmeme sebep olacaktı.
"Prefabrik emmi." dedi kız. "Tuğladan betondan değil yani normal plastik ev."
"Vay ana'n ağzına öyle şeyler mi icat ettiler?"
"Temelli taşınıyorum o yüzden paramı mantıklı harcamam gerekiyordu bende o yüzden böyle değerlendirdim." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MADRANLI
General FictionÇok sevdiği iki kişiyi kaybeden üniversite hazırlık sınıfı öğrencisi Saye yaşadığı psikolojik sorunlar yüzünden okulunu dondurmak zorunda kalır ve ani bir kararla gözünü kapatarak haritadan bir yer seçer. Madranlı'ya dokunan parmakları için hiç unu...