-9

266 38 17
                                    

İsmail ağladığı yerden kalktı ve yerde kanlar içinde yatan Mert Hakan'a ayağıyla tekme attı.

"İkiniz de birer orospu çocuğusunuz tamam mı!?"

Birkaç kez daha sinirle tekme attıktan sonra konuştu.

"Nerde? O nerde?"

"Telefonumda evinin konumu var..."
dedi Mert Hakan acı içinde çıkan sesiyle.

İsmail Mert Hakan'ın telefonunu alıp babasının evinin konumunu kendine attı. Sonra da Mert Hakan'ın acı içinde kıvranmasını umursamadan siteden çıktı, arabasına binerken Altay'ı aradı. Üçüncü çalışında açılan telefona ses verdi.

"Alo."
Dedi kısık ve mutsuz çıkan sesiyle.

"İsmail. Niye ağladın sen?"

"Bırak şimdi beni-"

"Hayır bırakmıyorum İsmail niye ağladın söylesene şunu."

"Bişey olmadı. Kimin yaptığını öğrendim ona gidiyorum sadece."

"Ve ağladın öyle mi?"

"Sen olsan dayanabilir misin Altay?"

"Gidip napıcaksın İsmail? Cinayet mi işliyceksin?"

"Tam olarak."

"İsmail! İsmail ben lafın gelişi söyledim sakın! İsmail!"

Altay yüzüne kapanan telefon eşliğinde küfürler ediyordu.

İsmail arabayı çalıştırıp 180 hızla sürmeye başladı. Bir yandan navigasyonu dinliyor, bir yandan da ağlıyordu. Sevgilisi neden bu haldeydi? Babasına napmıştı ki o? Bişey değişti mi? Hayır. Yine İsmail hala suçun kendisinde olduğunu düşünüyordu, ama bu sefer daha ağırlıklı.

Yaklaşık bir saat sonunda babasının evine ulaşabilmişti. Bahçede korumalar geziyordu. Arabasından inip gözyaşları içinde korumalardan birinin yanına yaklaştı.

"Ben Fikret Bey'i görmek istiyorum."

"Neyi oluyorsunuz?"

"Oğluyum. Maalesef."

"Bir dakikanızı alıcam."

Bunun üzerine İsmail'in konuştuğu korumalardan biri, arkasındaki korumaya birkaç el işareti yaptı ve diğer koruma evin içine girdi.

"Adınız İsmail olmalı."

"Öyle. Siz nerden biliyorsunuz?"

"Babanız sizden bahsetmişti."

İsmail kaşlarını çattığı sırada diğer koruma evden çıktı ve İsmail'in konuştuğu korumaya birkaç el işareti yaptı. Koruma da İsmail'e başını sallayıp konuştu.

"Buyrun İsmail bey."

İsmail sinirle ve gözyaşlarıyla birlikte eve girdi. Babası koltukta oturuyordu.

"Seni aşağılık pislik. Birde hiçbirşey olmamış gibi rahat rahat oturuyorsun burda."

"Pardon? Rahatsız olmam gereken bişey mi var?"

"Senin rahatsız etmesi gereken çok fazla şey var ama sen egolu piçin tekisin."

İsmail'in babası ayaklandı.

"Sen nasıl konuşuyorsun babanla!?"

"İyi bi baba olsaydın da böyle konuşmasaydım senle! Sesini yükseltme bana!"

"Sen ne diye geldin buraya çocuk?"

"Önce su içmek istiyorum. Mutfak nerde?"

"Şurası. Ne derdin varsa hızlı anlat sinirlerimle oynuyorsun."

zorba, baism.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin