7

59 8 2
                                    

Fazlasıyla karışık olan dosyaları numaralarına göre dizmeye çalışıyor ve bir yandan da bunların kopyasını çıkarmaya çalışıyordu Draco Malfoy. Aşırı sıcak bastığı için boğazına kadar kapattığı ceketinin düğmelerini açtı ve odaklı kalmaya çalıştı. Az önce ki gerginliğini üstünden atmalıydı.

Kendisi stajyer olmaktan iki ay önce kurtulmasına rağmen hâlâ böyle ufak tefek işler kendisine düşüyordu ve takım arkadaşları bu işleri teslim etmekten de hiç sakınca duymuyordu. Draco bugün, bu tür küçük işlerin kendisine düşmediğiyle ilgili şeyler söylese de, hiçbiri hiçbir şey söylememiş, hatta biri sadece gülmüştü.

Sakin kalmaya çalışıyordu Draco, 'ne de olsa takıma yeni bir stajyer gelmedi' diye düşünüyor, laflarını yutuyordu... Yutuyordu tabi ama en nefret ettiği de bu kağıt işleriydi işte. Draco tekrar tekrar aynı şeyi düşünüyordu; 'maaşı iyi olmasa bakanlıkta bir saniye bile durmaz, hemen istifa ederdim' diye.

Bakanlık kendisine cehennemden farksız geliyordu çünkü.

Bu cehennemine en büyük odunları atan kişiyi fotokopi odasına doğru gelirken gördüğünde, "piç herif," diye mırıldandı. "Burada bile rahat yok." Onunla karşı karşıya gelmemek ve daha rahat görmezden gelmek için kağıtları toplayıp en köşede ki fotokopi makinasına gitmiş, kendisini fark etmemesini ummuştu.

Buraya kendisi için geldiğini fark etmediği hâlde, böyle ummuştu işte.

Kapı açıldı, ardından da kapandı. Harry Potter'ın artık iyi bildiği adım seslerini duymuş, hiç o yöne bakmamıştı Draco.

"Günaydın Bay Malfoy."

Mecbur karşılık verecekti, üstüydü sonuçta. "Günaydın Bay Potter." Dedi arkasına bakmadan.

Harry'nin adım sesleri biraz daha yakından gelmeye başladı, odada sadece ikisi olduğundan neredeyse tüm duyuları açıktı. Makinanın çıkardığı kağıtları bir köşeye bırakıp yenilerini basmaya devam ediyordu Draco. Harry'i asla umursamıyor, onu tamamıyla görmezden geliyordu.

Bu durumdan bir haftadır şikayetçi olan Harry ise, inatla Draco'yu rahatsız etmeye devam edecekti. Odada dört tane makina vardı ve Harry tam da Draco'nun yanında ki makinayı seçmiş, iş yapar gibi görünmeye çalışmıştı.

"Nasılsınız Bay Malfoy?" Dedi Harry, Draco'nun çok sevdiği yan profiline bakarak. "Bu aralar pek görüşemedik."

"Evet."

"Göreve gideceğimiz tarih kesinleşti, duyuru elinize ulaştı mı?"

"Evet."

"Siz benimle grupsunuz, diğerleri de ikinci grup. Güzel, değil mi?"

"Evet."

Harry, Draco'nun mimik bile oynamayan yüzüne bakmaya devam ederken, onun kısa cevaplardan öteye gitmek istemediğini fark etti ve bu fark edişle daha da berbat hissetti. "...yanınıza çok eşya almayın, yük olur yoksa."

"Almam."

"Gece üşürsünüz diye sıkı giyim almayı da unutmayın."

"Unutmam."

"Görev iki ay süreceği için ilaçlarınızı ve vitaminlerinizi-"

"Bay Potter," dedi Draco, terslenmemek için gevşettiği dişlerini sıkarak. Yavaşça soluna doğru döndü ve buraya geldiğinden beri kendisini rahatsız eden patronuna baktı. "Çok affedersiniz ama, size ne?"

"Ben sadece sizi düşündüğümden-"

"Düşünmeyin, Bay Potter. Beni düşünmeyin, rica ediyorum. Kendi başımın çaresine bakacak kadar bilinçliyim, endişeniz olmasın."

Platonic CommanderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin