Gözlerimi araladığım yer karanlıktı.
Sonu olmayan bir uçurum, zifiri karanlık bir kuyu...
Bana göre yaşamdı.
"Evet," dedim içimden, "yine buradayım."
Elimi karanlığı selamlamak istermişim gibi kaldırdım, hüzün kokulu rüzgar bir kedi edasıyla süzülüyordu parmaklarımın arasından. Gülümsedim.
Karanlığında bir ruhu vardı elbet.
Eğer ona gülersem,
O da bana gülerdi.
Eğer ki ona kendimi verirsem,
O da bana istediğimi verirdi.
Elimi yorgun bir şekilde yanıma düşünce kollarımı iki yana açtım. Uçurumun kenarında kalmışımda, tek dayanığım olan kırık bir dal parçasına sarılıyormuşum gibi kucakladım karanlığı.
O benim, bende O'yum.
Bu cümle defalarca kez zihnimde yankılandı.
Ses bana aitti lakin tanıyamayacağım kadar benden uzaktaydı.
Derin bir nefes alıp gözlerimi kapadım. Göz kapaklarımın arkasından karanlıktan uzanan kolları hissedebiliyordum, karanlığın arkamdan sinsice kıkırdadığını; bedenime dokunan yapışkan, zift gibi olan sıvının yavaş yavaş tüm bedenimi kaplayıp beni içine çektiğini de.
Geriye bedenim değil,
Benden geriye bu çukurda sadece cesedim kaldı.
Bu acınası halimi kendimden gizlemek adına, zihnimdeki karanlığı boyamaya başladım.
İlk önce etrafı beyazla aydınlattım, ardından zemindeki kara balçığı ak bir suyla değiştirdim. Etrafa yavaş yavaş mavi boyalar sıçrattım, ardından geçmişimi canlandırdım.
Kulaklarımda bir çocuğun ağzından çıkarttığı araba sesleri gelmeye başlayınca gözlerimi araladım, zihnimde canlandırdığım yerdeydim.
Gülümseyerek ayağa kalktım, az önceki halime nazaran o kadar hafif hissediyordum ki... Üzerimde bembeyaz bir elbise vardı. Başımı arkama, sesin geldiği yöne çevirdim.
İşte, karşımdaydı.
Arkası bana dönük bir şekilde yerde oturmuş, oyuncaklarıyla oynuyordu.
Rüzgar esip nazikçe saçlarımı savurdu, gülümsedim, içimde tek bir özlem tanesi yoktu.
O buradaydı, benimleydi.
Ona dönüp ilerleyeceğim sırada başımın ucundaki aynayı fark ettim, yansımamda hala yerde karanlıkdaydım. Yerde sırt üstü uzanıyordum, her yerim balçık gibi karanlık bir sıvıyla bulanmıştı; gözlerimden gözyaşları durmadan akıyor, acı içinde ağlıyordum.
Ayna canımı sıktı.
Aynanın yanına gidip onu yüz üstü yere bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralı Ruhlar
Fiksi Remaja"Yaşa!" Dedi inadına hayatın, "Yaşa!" İle haykırdı yalnızlığım. Bir rüzgar esti ki, çaldı! Gökyüzünden kayan son yıldızdı şarkın. Geriye elvedalarımından, "Yaşa." kaldı. ~ "Yaşamak için ölmek gerek." Derdi annem, inanmazdım. Sanırdım ki bedenim tut...