Cadı Sarayı : Erin Toprakları
"Doldur." Dedi adam barmene. O sırada hana yeni biri girmişti. Dışarıdaki soğuk acıyla bağırırken, bar sandalyesinde oturmuş barmenin birasını dolduruşunu izliyordu. Ardından bir ses duydu.
"Greg," Kafasını çevirdi. Sesin sahibini arıyordu. "Hey! Aşağı bak, kas yığını!"
Adam yeşil gözlerini aşağı çevirdi. Bir cüce ona el sallayarak dikkatini çekmeye çalışıyordu. Neredeyse adamın gövdesine kadar bile gelmeyen bu küçük cüce ona kas yığını mı demişti? Onunla dalga mı geçmişti?
"Evet, işte böyle..." Dedi Cüce. Greg denen adam umursamadan yeniden önüne döneceğinde, Cüce ince sesiyle yine bağırdı.
"Baksana! Neden kafanı çeviriyorsun... Sana bir iş teklifim var. Kutsal topraklardan haber getirdim."
"Önce yanımdaki sandalyeye otur sen." Dedi adam. Ardından gözlerinin ucuyla aşağıda kalan cüceyi süzdü. "Boyun yeterse tabii." Ardından dudakları kıvrıldı ve kendi şakasına güldü.
Cüce bu kelimelerden pek memnun kalmamış gibi yüzünü ekşitti. Derin bir nefes vererek, küçük başındaki, büyük kırmızı şapkanın en ucunda bulunan beyaz pufu çekiştirdi. Beyaz pofuduk topu çektikçe bedeni uzadı. Etrafını beyaz bir duman sardı. Büyü onun için çalışmış, bacakları bar tezgahını geçene dekte durmamıştı. Bu durum bardaki diğer bedenlerin ona hayranlık ve şaşkınlıkla bakmasını sağlamıştı. Ancak Cüce üstüne çevrilen bu gözlerden hiç memnun değildi.
Cüce, önce şapkayı kafasından çıkardı. Ardından şapkayı katlayarak iki avucunun arasına topladı. Az önce kafasına olan şapkası artık ona bol geliyordu. Şapkayı cebine sıkıştırdı. Biraz önceki kısa ve ince sesli cüceden eser yoktu. Boyu uzamıştı fakat vücudunda değişen tek şey o değildi. Yüzü geride kalan birkaç kişinin dikkatini çekecek şekilde güzelleşmişti. Cüce bunun farkına varmıştı. Ama omuz silkip Greg'in yanındaki bar sandalyesine oturup söylenmekle yetindi.
"Aptal insanlar... Güzellik algıları da beyinleri kadar küçük ve dar."
O sırada barmen ağzı açık şekilde onu süzüyordu. Cadı topraklarında pek cüce olmazdı. Olanlar hakkında bilinenler ise genel bilgilerdi. Avcıların yardımcıları oldukları herkes tarafından bilinirdi mesela... Haberci. Onlar için doğru olan kelime buydu belkide. Zira milyonlarca cadının bulunduğu bir bölgede bir tane bile cüce varsa, muhtemelen orada kısa sürede dedikodu yayılır ve savaş çıkardı.
Sır saklayamazlardı mesela. Ağızlarını kapalı tutamaz, sürekli konuşma gereği duyarlardı. Fakat bunların yanı sıra, cüceler lanetli varlıklardı. İşte bu da pek yaygın olmayan bir bilgiydi. Orman soyundan geldikleri için temiz oldukları düşünülürdü... Fakat bu doğru değildi. Onlar goblinler gibi huysuzdular ve Artemis tarafından lanetlenen varlıklardı. Bu sayede kısa süreliğine de olsa cüce görünümünde kalıyor, fakat istedikleri zaman normal formlarına dönebiliyorlardı.
Kafasını Greg'e çevirdi. "Artık beni dinleyecek misin?"
"Haber nereden ve ne kadar doğru?" dedi Greg, barmenin az önce önüne koyduğu bira bardağını ağzına götürürken. Cüceye bakmıyordu bile. Kısa süreliğine dışarıda yağan karı dinledi. Cüce konuşana dek karın soğuğunu teninde hissetti. Oysa üstünde oldukça büyük ve kalın bir kürk vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFEO
Teen FictionKısa alıntı📌 ❝Burada kadınlar gece dışarı çıkmaktan korkmazlar." derken, temiz elini deri ceketinin içine götürdü ve iç cebinden beyaz bir bez çıkardı. Kana bulanmış elini silerken, mavi gözleri benim üzerimdeydi. "Sen buralardan değilsin." Omzum...