4. Bölüm

229 2 5
                                    



   "Nereye gidiyoruz?" Diye sordum ona bakarak.

"Kötü bir yere gitmiyoruz Elzem. Bir kafede oturalım, konuşalım diye çıktık." Çok geçmeden de kafenin önüne gelmiştik zaten.

Arabadan indiğinde bende indim. Benim tarafıma yaklaşıp elini uzattı. Ben ise aldırış etmeden kendim yürüdüm. Kafeye girdiğimizde belimden tuttu.

Elini yavaşça belimden çektim, "Evlenmemiz gerekiyor dedin tamam dedim, yüzük taktırdın sesim çıkmadı. Bu kadar ileri gitmeye gerek yok."

Masamıza oturup siparişlerimizi verdik. Parmağımdaki yüzüğe odaklanmış onunla oynuyordum. İki günde bir insanın hayatı bu kadar değişebilir miydi? Daha düne kadar tanımadığım bir adamla evlenecektim, şansa bak!

Peki bundan sonra ne olacaktı? Ne yaşayacaktık? Yusuf'u görmüştüm bu gün, o da beni bir başkasıyla. Nasıl aklımdan silip atabilirdim onu? Ben bu olanları nasıl atlatacaktım? Birkaç aya kalmaz bütün hayatım düzenim altüst olacak.

"Elzem..." diye seslendi kısık çıkan sesiyle. Gözlerimi yüzükten ayırıp yavaşça gözleriyle buluşturdum.

"Elzem, biz artık evleniyoruz." Lafına devam edecekti fakat izin vermedim.

"Evet evleniyoruz, 21 yıllık hayatımın sonunda her şey altüst oluyor. Bana bak Azat ağa! Bu evlilik herkesin ya da senin istediğin gibi bir evlilik olmayacak." Derin bir iç çektim, sesim titrekti. "Şu ana kadar istediklerinizi yaptım, bundan sonra sıra sizde, bu evlilik benim istediğim gibi devam edecek. Formalite icabı."

"Her şey senin istediğin gibi olsun güzelim, senden şu an bana alışmanı beklemiyorum zaten." Dedi rahat tavrıyla. Arkasına yaslandı.

"Birincisi, şu güzelim yavrum hitaplarını kaldır. İkincisi ben bir yolunu bulurum, her zaman." Dedim kendimden emin bir tavırla.

"Senin benden başka bir yolun var mı? Benim senden başka yolum var mı peki?" Bana neyi ima etmeye çalışıyordu?

"Her zaman bir çıkış yolu vardır."

"Belki senin çıkış yolunda benimdir?"

"Sanmıyorum." Kahvemden son yudumu alıp kalktım. "Ben gitmek istiyorum."

O da kalktı ve arabaya doğru ilerledik. Kısa süren yolculuğun sonunda bizim konağa varmıştık.

Arabadan indiğimde gözlüğünü aşağı çekip soğuk sırıtışıyla bana baktı, "Yarın görüşürüz, bebeğim." Son kelimesini bastırarak söylemişti sırf sinir olmama için.

Ona yandan bir bakış atıp konağa girdim. Avluds annem, babaannem ve yengemler oturuyordu.

Annem bana baktı, "Yavrum benim, hoş gelmişsin." Dedi gülerek.

"Hoş bulduk annem." Dedim.

Babaannem bana baktı, "Eee nasıl geçti, yüzün de güller açıyor maşallah." Dedi. En garibime giden şey de bunu ciddi söylemesiydi. Hangi güldü bu gül?

"Çok güzel geçti babaannecim." Dedim yarı alaylı bir tavırla, görünüşe bakılırsa beni ciddiye alıyordu.

Helin yengem yüzüğüme baktı, "Kız maşallah o yüzük ne öyle senden büyük." Dedi gülerek.

"Müstakbel kocası almış, pek de güzel aynı benim kızıma yakışır." Dedi.

"İzniniz olursa ben yukarı çıkayım." Dedim. Babannem başını onaylarcasına salladığında merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım.

Delal yengem aşağıdan seslendi, "Elzem! Berfin Bernayla senin odadalar eşyaları paket ediyorlar, koş git bak!." İşim gücüm yok bir de kefenimi hazırlayacaktım.

SİYAH BEYAZ/BERDEL (+18)Where stories live. Discover now