7. Bölüm

201 7 1
                                    


Azat'ın solunda oturuyordum, sağındaki Nehir ise Azat'ın bileğine yirminci kez kolonya döküp söylenmeye devam ediyordu.

"Ben dedim ama bir uğursuzluk çıkar diye, dinlemediniz beni." Azat artık bir sus der gibi baktı Nehir'e

"Az kalsın ölüyoduk. Hadi gidelim işimiz bitt-". Azat olanların sinirinden birden ayağa kalkıp elindeki kolonya şişesini yere fırlattı.

"Nehir bir sus artık anasını satayım, bayılmışım sanki şu kolonyayı içirip bir yerime sokmadığın kaldı!" Aniden gözleri etrafa dönünce büyükler olduğunu hatırlayıp pardon gibi mırlıtılı bir ses çıkarıp usulca yerine oturdu.

"Baba bırak istemeyi falan hadi yüzükleri takalım lütfen."

Dedem araya girdi, "Daha kızı verdik demedik, hayırdır bu ne acele oğul?."

Azat derin bir nefes verdi, "İki gün önce zaten aldık ya kızı Piruz dede?" Diye söylendi dişlerini sıkarak.

"Manavdan karpuz mu alıyosun ya sen?!" Diye ben çıkıştım bu sefer. Kendimden ödün veremezdim asla. "İstemiyorum yok olmaz."

Nehir birden ayaklandı, "Tamam bitti işimiz hadi gidiyoruz," diyip Azat'ı bileğinden tutup çekiştirmeye başladı.

Azat ilerlemedi gözleri hala benim üstümdeydi, "Ne diyorsun sen kızım? Ne karpuzu?"

Nehir'in davranışına karşılık boş durmadan Azat'ın diğer bileğine ben yapıştım. "Sen hayırdır?!"

"İstemiyorum demedin mi sen?!" Dedi Nehir.

"Daha iki gün önce aldılar ya zaten." Azat güldü söylediklerime karşı.

Dedem kalktı, "Başka bir husus olmadan bitirelim şu işi bencede." Azat ve ben ortaya geçip dedem de aramıza girdi.

Berna elinde tuttuğu cam tepsiyle bize yaklaştı. Dedem tepsideki kırmızı kurdeleye bağlı olan yüzükleri parmağımızdan geçirdi.

"Ne kadar kötü bir musibetle başlamış olursa olsun, her daim önemli olan şey sonuçtur. Allah sizi mutlu mesut eylesin inşallah." Onunla beraber odadaki herkes amin dedi.

Dedem yüzüğü kesti, Azat'ın bakışları bana döndü, benimkiler de ona. Avuçlarını yanaklarıma bastırıp dudaklarını anlıma dokundurdu. Derin ama pamuk gibi bir öpücük bıraktı oraya, dudakları sıcacıktı.

Geri çekilince gözlerimiz birbirine değdi. Hafif bir tebessümle baktım yüzüne. Onun tebessümü daha çok büyüdü. Gözümden küçük bir damla gözyaşı süzülünce tebessümünün yerini çaresiz bakışları aldı.

İlk adımı atmıştık artık, hala dönüşü kolay gibime geliyordu ama öyle değildi. Her şey daha da çok ilerliyordu.

Nihayetinde birbirimizden uzaklaştık, odadan alkış sesleri yükseldi.

Aradan biraz daha zaman geçtikten sonra Azat bıkkınlıkla kravatını gevşetip yakasını açtı. Yüzünde belirsiz bir ifade vardı. Nehir sülük gibi Azat'ın yanına yapışmış bırakmıyordu. 

Biz de ona yapışalım dedi sağ tarafım.

Aman bize ne be?! Ne hali varsa görsün dedi sol taraf.

Çık geçmeden Azat kalkıp avluya indi. Herkes kendi halinde olduğu için Azat'ı çok takan olmadı.

Bende içerdeki havadan bunalınca peşinden gitme kararı aldım. Avluya indiğimde Azat'ı ileride sırtı bana dönük bir şekildr buldum. Elinde sigarasını içiyordu.

Usulca yaklaştım, geldiğimi hissetmedi. Elimi kaldırıp sırtına dokundum. Hemen arkasını döndü. Beni gördüğüne şaşırmış olmalıydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 16 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SİYAH BEYAZ/BERDEL (+18)Where stories live. Discover now