5.Bölüm

222 6 2
                                    




Duyduğum sesle irkilerek ayağa kalktım, benimle beraber herkes kalkıp sesin olduğu yere koşuşturdu. Konağın avlusuna baktığımızda ismimi sayıklayarak bağıran Agah abimi gördük.

"Agah! Terbiyesiz herif seni! Utanmıyor musun ayyaş ayyaş büyüklerinin önüne çıkmaya, hadsiz?!" Diye bağırdı Agah abiye dedem.

Aziz amcam, "Ben hallediyorum baba," diyip merdivenlerden aşağı indi,

"Elzem!" Dedi. Ayakta bile duramıyordu, "Ya benim olacaksın! Ya da şu Mardin'in kuru toprağına beraber gömülüp gideceğiz!" Duyduğum sesler beynimde yankılanmaya başladı.

Ellerin uyuştu, herkes olayın şokunu yaşıyordu, Aziz amcam Agah'ı susturmaya çalışıyordu, o şse amcamın elleri arasında çırpınıyordu. Emir de amcama yardım etmek için aşağıya indi.

"Evlenmeyeceksin! Duydun mu beni?!" İşaret parmağını bana doğru sallıyordu. "O siktiğimin Karaoğlu piçiyle evlenmeyeceksin!" Gözlerim doldu.

Kızlar ve annemler yanıma gelip beni sakinleştirmeye çalıştılar.

Abimin öfkeden yüzü kızarmıştı, "Ne diyorsun lan sen benim kardeşime nasıl yan gözle bakarsın lan?!" Aşağıya inip Agah'a bir yumruk patlattı.

Rojhat abim arkasında gitmiş abimi tutuyordu, "Bedo! Oğlum dur lan!" Abim hala Agah'a yumruk sallıyordu.

Babam ve Yılmaz amcam da ayırmak için araya girdiler, ne yapıp edip onları ayırdıktan sonra babamla Yılmaz amcam abimi odaya götürdüler. Aziz amcamla Emir ise Agah ayılsın diye onu kendi odasına götürdüler.

Bende kadınlarla birlikte avluda oturmuş olacakları bekliyordum, lütfen daha bir şey olmasın.

Babaannem söylendi, "Birde bu başımızdan eksikti."

"Ne bok varsa hepsi de benim başıma patlıyor." Dedim kısık sesimle ama duyan duymuştu. Duysa da umurumda değildi.

Ayağa kalktım ve mutfağa doğru ilerledim, mutfağın kapısından arkadan çıkmak için bir kapı bulunuyordu. Biraz hava almak istedim.

Boş sokakta ilerlerken arkamdaki konağa baktım, ev ev olmaktan çıkmış cehennemin dibine dönmüştü. Herkes bir şeyle uğraşıyordu. Zifiri karanlık yolda ilerlerken önümde sokağı farlarıyla aydınlatan siyah büyük bir Range Rover durdu.

Tam önümde durduğunda gerilerek kendime sarıldım. Filmli camlardan dolayı içerdekini göremiyordum. Araba kapısı açıldığında arkamı dönerek hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Yeni ama bir o kadar tanıdık bir ses yankılandı kulaklarımda.

"Bu saatte burada tek başına olman tehlikeli değil mi?" Arkamı dönerek ona baktım.

"Senin ne işin var asıl burada?!" Diye sordum kaşlarımı çatarak.

"Geçiyordum öyle." Bariton, kaba ve kalın sesi, onu iri cüssesiyle tamamlıyordu. Ve sert bakışlarıyla. Derin derin bakıyordu, gözlerindeki ışık zifiri karanlığa rağmen ışıldıyordu. Hafif esmer teni ve siyah saçları gecenin karasıyla beraberdi.

Yanıma geldi, gözleriyle süzdü beni ellerim hala kendime sarılıydı, "Korkacağın işlere kalkışma." Dedi uyarırcasına, yüzünde mimik bile oynamadı.

"Korkmuyorum." Dedim kendimden emin bir şekilde.

Titreyen ellerimi tuttu, "Titriyorsun?" Dedi. Yüzümü yan tarafa çevirdim.

"Üşüyorum." Dedim. Hala tedirgindim.

"Bu Haziran sıcağında mı?"  Dedi sırıtarak. Elimi bırakmadan yüzüğümle oynuyordu. Korkudan buz kesmiş ellerim, sıcacık elleriyle buluştuğunda kendimi güvende hissetmiştim. Yüzüme yaklaştı, sıcak nefesini hissedebiliyordum, "Ya arabadaki ben olmasaydım." Diye fısıldadı.

SİYAH BEYAZ/BERDEL (+18)Where stories live. Discover now