Heeseung'un onun evinde kalmasının üstünden tam olarak iki hafta geçmişti ve şuan cuma akşamıydı, araları durmadan soğuk sıcak oluyordu fakat en sonunda yine sıcak oluyorlardı
yatakta laylayla uzanmış oyun oynarken kapı sertçe çalındı saat onbire geliyordu bu saatte kim neden gelmişti?
yatakta doğrulup yavaş adımlarla merdivenden inerken kapının serçe bir daha çalınmasıyla geliyorum diye seslenip hızlandı, kapının deliğinden baktı, görünürde kimse yoktu, yavaşça kapıyı açıp dışarı bakacakken üstüne yalpalayan bir adet Lee Heeseung ile afaladı "Heeseung? ne oldu bu halin ne, sarhoş musun, kavgaya mı karıştın, motorla kaza mı yaptın yoksa, konuşsana Heeseung!"
kelimeleri ard arda nefes almadan sıralayıp onu salona yavaş yavaş yürüttü koltuğa geldiğinde yavaşça oturtup yüzüne baktı "babam" diyebildi sadece gerisi hıçkırık ve iç çekişlerden ibaretti
kollarının arasına alıp göğsüne bastırdı onu jake, boş durmadı Heeseung kokunu beline dolayıp ait olduğu yermiş gibi sığındı ona.
Heeseung göğsünde sessizce ağlamıştı bir süre, o an şunu fark etti yıllarca hiç tatmamasına rağmen özlem duyduğu tek şey jake'in göğüsünde ağlamaktı, kalp atışlarını dinledi.
jake ondan ayrılınca sulu gözlerle boşluğa düşmüş gibi baktı ona "vurdu mu sana?" Heeseung gözlerine baktı "vurdu ama umrumda değil sarılmak istiyorum" kafasını salladı küçük "önce pansuman yapalım sonra sarılırız tamam mı?" önünde 5 yaşında bir çocuk oyun oynarken düşüp dizini yaralamış gibi gibi davranıyordu, Heeseung sorgulamadı bambi gözleriyle kafasını salladı sadece.
hızla malzemeleri getirip Heeseung'un yaralarını sarmıştı hem gerçek anlamda, hem mecaz. jake'in tahminine göre kabloyla vurulan ve şişip yüzülen yere krem sürerken ağladı Heeseung, jake ise ona yeniden sarılıp koca bebeğim diye teselli etti, Heeseung normalde oturup zırlayan biri değildi fakat her insanın bir patlama noktası olurdu, o iyi bile dayanmıştı.
sarılıp saatlerce ağladılar en sonunda ikisi de -özellikle Heeseung- ağlamaktan mayışmıştı "heeseung" ona baktı yarı açık gözleriyle "hm" jake tam olarak kucağında kafasını göğsüne yaslıyordu "benimle kal" kafasını arkaya atıp gözlerini kapattı "zaten yeterince yük oluyorum gerek yok jae"
jake kafasını kaldırıp ona alttan baktı, böyle bile hoştu "saçmalama ne yükü heeseung? bak karşılığında beni okula götürürsün getirirsin"
Heeseung cevap vermeden onu göğsüne bastırdı, jake ise reddetmedi sessizlik sürerken aklını yiyip bitiren soruyu sordu Heeseung "sungho ile aranda bir şey var mı?" jake kafasını kaldırıp ona baktı "hayır ne alaka?" omuz silkti.
kollarını beline dolayıp kafasını kalbinin üstüne koydu "hoşlandığım kimse yok Heeseung" kafasını ileri geri salladı ve saçlarına daldırdı elini. "bende kal Heeseung lütfen" kucağında dikleşip dudaklarını büzdü, yine o an Heeseung fark etti ki o dudaklar hayattaki tek arzusu.
dudaklarına bakıp yutkunduktan sonra ne yaptığının farkına vardı, tam reddedecekken yine konuştu kucağındaki çocuk "ev arkadaşı gibi oluruz n'olur" Heeseung biraz düşünüp kafasını salladı zaten ev bakıyordu en yakın arkadaşıyla kalmaktan zarar gelmezdi "tamam bakarız" jake sevinçle sıçrarken Heeseung onu belini tutup düzgünce oturttu, jake kıkırdayıp ona sarıldı ve o koltukta uyuya kaldılar.
★†★†★
kanka ne oldu kankaben simdi hatirladim, ben bu ficde heejake'i sahilde tanistiracaktim unuttum onu isimle cok uyumsuz oldu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love by the sea
Fanfic★~'•° Ailesiyle sorunları olan Heeseung ve ona aile olmaya yemin etmiş Jake. °•'~★