Kamp Alanı

9 2 6
                                    

Asklarim yazmaya yeni basladimm, eger begenirseniz baskalarina da onerirseniz cok sevinirimm.

Arkadaşlarınızla gittiğiniz kampta  kabusunuz olacağını bilmediğiniz bir grup yabancıyla karşılaştığınızı hayal edin...

Tamam be geliyorum! Daha kaç defa aramayı düşünüyorsun Eflin!?

diyerek telefonu tam arkadaşımın yüzüne kapatacakken  bağırarak ismimi haykırdığını duyunca telefonu geri kulağıma yaklaştırdım.

Ne var? Yoksa yine atıştırmalıkları getirmeyi unutmamamı mı hatırlatacaksın? Merak etme oraya gelince hepsini sana yediricem Eflin.

–Hayır gerizekalı, otobüsü kaçırdın.

—Ne? Hani otobüs saat 3'te geliyordu!?

—Götünle dinlersen böyle olur Elis. 2'de gelecek dedim ya.

—Kahretsin! Ee ne yapacağım şimdi?

—Ya yürüyeceksin ya da 2 saat sonra ki otobüse binip geç geleceksin ve biz çadırları kurup yemek yiyor olacağız.

—Kaşmerler beni bekleseniz ölürsünüz değil mi?!

—Açlıktan ölmemizi mi istiyorsun Elis? Burada mangal yapacağız diye hiçbirimiz kahvaltı yapmadık zaten.

—Ben yaptım sanki. Yürüyerek geliyorum bekleyin.

—Tamam, biz kuruyoruz çadırları.

yüzüne kapattım. Gerçekten bu kadar şanssız olmayı nasıl başardığımı sorguluyordum. Oflayarak telefonu çantama koydum. Aynaya son kez bakarak dalgalı saçlarımı düzeltip, ne ince ne de dolgun olan dudaklarıma sürdüğüm kahverengi tonlarındaki rujumu gloss ile tamamlayıp evden çıktım.

Kulaklığımı takıp yürürken yine Asil ile karşılaştım. Yine dedim çünkü ne zaman dışarı çıksam onunla karşılaşıyorduk, evi yokmuş gibi her Allah'ın günü dışarıdaydı. Üstüne giydiği siyah, polo yaka tişörtü vücuduna tam oturuyordu. Dağınık bıraktığı dalgalı saçları alnına düşüyordu ve bu onu daha çekici yapıyordu. Uzakta olmasına rağmen burnuma gelen sandal ağacı kokusu büyüleyiciydi. Ona yakışan hafif kemerli burnu ve kahverenginin en koyu tonu olan gözleriyle herkesi etkileyen biriydi. Ben de etkilenmiyorum desem yalan olurdu. Fakat onunla hiç konuşmamıştım. Kimseyle konuşmuyordu. Nasıl biri olduğunu çok merak ediyordum ama konuşmaya çekiniyordum çünkü gözleri çok sert ve soğuk bakıyordu. Kahverengi gözlerini bana çevirip onu süzdüğümü fark edince gülümseyip yanından geçtim ve müzik seçip yürümeye devam ettim.

Yaklaşık 40 dakikalık bir yürüyüşten sonra kamp alanına varmıştım. Koşar adımlarla geldiğim için nefes nefeseydim. Arkadaşlarla uzun zamandır bunu planlıyorduk.

Buraya 4 kişi gelmiştik: Ediz, Gazel, Eflin ve ben. Ediz sarı, kıvırcık saçları ve ela gözleriyle çok dikkat çekiciydi. Ortalama bir erkek boyundaydı, komik ve tatlı biriydi. Gazel kahverengi ve düz saçlıydı. Yeşil gözlüydü ve sanırım Ediz'den birkaç cm uzundu. Eflin ise bembeyaz teni ve gri gözleriyle adeta bir vampiri andırıyordu. Orta boyluydu, kısa ve kızıl saçlıydı.Eflin ve Gazel flörtlerdi fakat Ediz, Gazel'e Eflin'den daha yakındı ve daha önce sadece bir kişiyle çıkmıştı. Bazen gay olduğundan şüphe ediyordum ve Eflin'in tavırlarından bunu düşünen tek kişi olmadığım belliydi.

Eflin beni görünce dişlerini göstererek gülümseyip yanıma koştu.

Sonunda geldin Elis. Çadırlar hazır, etler de hazır olmak üzere çadırlardan birine otur ve soluklan ben sofrayı kurmalarına yardım edeceğim.

Peşimdeki YabancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin