1. Bölüm Elma Ağacı

36 5 19
                                    

Sunset kız lisesinde sıradan bir pazartesi sabahı...

  Her zaman altında oturduğum elma ağacının gövdesi bugün biraz sert ve nemliydi. Siyah okul eteğimin üzerinde yer yer toz ve çim lekeleri vardı. Çantamı kenara koyup ayakkabılarımı çıkarmıştım. Güneş yaz ayında olmamıza rağmen bugün kendini pek göstermiyordu. Öyle ki önümde bir şeyler konuşan kızların bacaklarının titrediğini görmüştüm. Yurt binasının ön kapısında orta yaşlı bir güvenlik nöbet tutuyordu. Son olaylardan sonra  tedirgin olmamızı engellemek için yaptıkları göstermelik bir şeydi. Oysa herkes zaten diken üstündeydi.

Angelina az ötede yeni çıkan popüler bir şarkının klibiyle ilgili etrafındaki kalabalığa bir şeyler anlatıyordu. Uzun, boyatma sarı saçları her sabah yapıldığı gibi özenle şekle sokulup maşalanmıştı. Gözleri boncuk mavisiydi. Güzelliği ışıldıyordu ve bunun farkındaydı.

Hemen yanında en yakın arkadaşı Elenour o güzel gülümsemesiyle etraflarındaki kalabalığı selamlıyordu. Bu sabah kıravatını bağlamamış, gömleğinin üzerine sıfır kollu v yaka mavi bir süveter giymişti. Sırtına gelen hacimli saçları ve kedi gözünü andıran sarımsı Ela gözleri vardı. Uzun ayrık kirpikleri; çilleri ve her teli özenle uyum içinde yapılmış gibi duran biçimli kaşları kahverengi saçlarıyla birleşince onu bir peri gibi gösteriyordu. Gülümsediğinde inci dişleri parlıyordu. Bana kalırsa Angelina'dan daha güzeldi.

Yanlarında anlattıkları şeyleri hayranlıkla dinleyen kısa turuncu saçlı kızın adı Sun'dı. Diş telleri vardı. Ortalamaya göre güzeldi ama ikili parıltıların yanında öylesine sönük duruyordu ki ona olan tüm beğenimi üç saniyede yitirmiştim.

Sun'un koluna giren kız ise Olivia'ydı. Köşeye sinmiş ve sıkılmış bir şekilde dinliyor gibi yapıyordu ama arkadaşı yüzünden orada olduğu çok belliydi. Kıvır kıvır saçlarını daha yeni omuzlarında kestirmişti. Çok tatlı bir kızdı ama sözleri biraz iğneleyici ve dürüsttü. En sıcak yaz günlerinde bile güneşe meydan okurcasına giydiği kazaklardan biri üstündeydi. Canlı renkler tercih ederdi. Okul forması hepimizin toplandığı bu lise bozuntusu yerde hassas noktaydı. Ve emindim ki bugün yine mini siyah okul eteğinin üstüne kravatlı gömlek değil de kazak giydiği için uyarı alacaktı. Aslında bu şımarık zengin kızlarının okuduğu okulda uyarıya bile uyarı denmezdi. Kibar bir öneriydi sadece.

Ve tabi ki Clara. İkili parıltıları gördüğünüz her yerde onu bir uydu gibi etraflarında dolaşırken görebilirdiniz. Küt sarı saçları ve özenti bir tarzı vardı. Henüz onuncu sınıf olmasına rağmen son sınıf kızların peşinde koşup duruyordu. Güya üçlü gruptular. Ama ben Eleanora ve Angelina'nın daha yakın olduğunu bilecek kadar uzun zamandır her sabah bu elma ağacının altında oturuyordum.

Konuştukları saçma konular kıyafetlerden ayakkabı markalarına geçtiğinde boğazımı sıkıyormuş gibi hissettiğim kıravatımı boynumdan sıyırdım. Hafif topuklu botlar giydiğim bir ayağımı diğerinin üstün attım. Güvenlik görevlisinin yanına kıvrılmış köpeğe kaydı gözlerim. Onu sevebilmek için elimden gelen her şeyi yapmıştım ama beni gördüğünde hayalet görmüş gibi uzaklaşıyordu. Çimlerle kaplı bahçede kerpiç sarısı beton yolların üzerinde durup öylesine konular konuşan kızlar oldukça uykusuz görünüyordu. Benim de gözümün altında her zaman mor halkalar olurdu. Geceleri ders çalışırdım çünkü bir gün iyi bir veteriner olacaktım ve etrafımda konuşacak ayakkabılardan daha iyi konuları olan insanlar olacaktı.

Ağacın altında daha yayvan bir pozisyona geçtim. Ellerimi başımın arkasında birleştirip daha uzakları, baş belası Catherine Wizard ve onun psikopat arkadaşlarını izlemeye başladım. Siyah ruju ve dipleri koyuyken aşağı doğru açılan mavi saçlarıyla Catherine Wizard otuz metreden ben buradayım diyordu. Bacağına taktığı file yetmezmiş gibi bir de yer yer saydam olan abartılı crop'u okul için hiç de uygun değildi ama bana kalırsa öğretmenler bile onunla muhattap olmak istemiyordu. Son sınıftaydı. On dokuz yaşındaydı yani benden iki yaş büyüktü. Sol burnunda piercing vardı. Onu yaptırdığı ilk gün herkes iltifatlar yağdırmıştı. O da her zaman yaptığı gibi kimseyi önemsememişti. Aslında benim yüzümün her yerinde piercingler vardı ama yaptırdığımda  kimsenin dönüp baktığını zannetmiyordum. Bahsetmek istemediğim ürkütücü bir görünümüm olduğu için herkes benden uzak duruyordu. Büyük hata. Bunu okulun ilk günü ruh hastası Catherine zavallı bir kızın kafasını klozete soktuğunda anlamaları gerekirdi. Her şeye rağmen burada tek oturmamın sebebi bunlar değildi. Ben öyle istemiştim ve olmuştu. Burada üç yıldır okuyordum ve sınıfımdaki dikkatli birkaç kişi hariç kimse ismimi bilmezdi. Onlarınkileri de bilmediğimi ve öylesine, kimseyi umursamayan ürkütücü bir kız olduğumu düşünürlerdi. İkinci büyük hata.

Aramızdan BirisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin