1. Bölüm

1.8K 59 20
                                    

Hikayeyi yayından kaldırmıştım, tekrar yayınlıyorum. Finali mutsuz son. Okumaya yeni başlayacaksanız bilginize..
******************

ASİ

"Herkes bana doğruyu göstermeye çalışırken senin peşinde sürüklendim durdum! Kendimi unuttum ya ben. Bu defa aynı kötülüğü yapmadım ama kendime. Aldırdım bitti. Şimdi sonsuza dek siktir git." Herhangi bir şey söylemesine fırsat vermeden kapıyı suratına kapattım. Onu daha fazla dinleyecek, yüzüne daha fazla bakacak gücüm yoktu. Tükenmiştim. Sırtımı kapıya yaslayıp yere çöktüm. Ağladığımın duyulmaması için sessiz sessiz ağlıyordum. Bir elim karnımda... Ne kadar süre o şekilde sessizce içime içime hıçkırarak ağladığımı bilmiyorum. Saat kaç bilmiyorum. Alaz gitti mi bilmiyorum. Bundan sonra ne olacak bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Nasıl olduğumu, ne hissettiğimi bile bilmiyorum. İçimde koca bir boşluk var. Ne koysam, neyle doldurmaya çalışsam dolmayacak bir boşluk. Beni bile içine çekecek kadar büyük bir boşluk. Kendimi o boşluğun ta kendisi olarak tanımlayabileceğim kadar büyük bir boşluk. Bütün duygularım ve hislerim zorla içimden çıkarılıp, çekilip alınmış gibi hissettiğim bir boşluk.

Kapıdan destek alıp ayağa kalktığım sırada bir ses duydum. Ağlama sesi. Alaz gitmemiş miydi? Kapının önünde ağlıyor muydu? Kapıyı açmaya cesaretim yoktu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken bu kez telefon sesi duydum. Çalan benim telefonum değildi. Nefesimi tutup kulağımı kapıya yaklaştırdım.

"Ne var Yaman?" Onun sesi. Gitmemişti. Şu an gitmemişti ama sabah öyle bir gitmişti ki benden... Bu gidiş bütün gidişlere bedeldi. Beni öylece çaresiz bir başıma bırakıp arkasını dönüp çekip gitmişti. Daha önce benim ondan gidişlerimin rövanşını tek gidişte almıştı. Çünkü o bu sabah sadece benden değil, bebeğimizden de gitmişti. O benden öyle bir gitmişti ki kırk kere geri dönüp gelse telafisi olmazdı. Bana arkasını dönüp gittiğinde kendisine de sırtını döndüğünün farkında bile değildi.

"Ne? Ne saçmalıyorsun? Ne hastanesi?" Kaşlarım çatıldığında elimi uzatıp kapıyı açmaya yeltendim ama hiçbir şey yapamadan kaldım. Benim elim kapıda, onun sesi kulağımda.

"Kapat geliyorum." Gidiyordu. Yaman her ne söylediyse oldukça şaşırmış ve endişelenmişti. Görmeme gerek yoktu. Sesinden belliydi. Önce dış kapının sesini duydum daha sonra gittikçe uzaklaşan arabasının sesini. Salona geçip aceleyle Yaman'ı aradım.

"Aç şu telefonu ya aç şunu." Açmayacağını anladığımda telefonu kapatıp evden çıktım. Alaz hastaneden bahsetmişti. Muhtemelen onların hastanesiydi. Bu saatte buralarda taksi bulmam zordu ama şansımı deneyecektim.

Taksi hastanenin önünde durduğunda ücretini ödeyip koşturarak içeri girdim. Gelirken Cesur'u da aramıştım ama o da açmamıştı. Kötü bir şeylerin olduğu belliydi. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. İçimdeki ses bas bas bağırıyordu. Yamanların nerede oldukları hakkında hiçbir fikrim yoktu. Danışmaya sorup öğrendiğimde Neslihan Teyzenin müşahede altında olduğunu, Serhan'ın da ameliyatta olduğunu öğrendim. Neler olmuştu böyle? Serhan arandığını bile bile eve mi gitmişti? Gözü bu kadar mı dönmüştü? Koştur koştur ameliyathane katına çıktım. Ayaklarım beni Neslihan Teyzenin odasına değil buraya getirmişti. Koridorun başına geldiğimde gördüğüm manzarayla ayaklarım kitlenip kalmıştı. Hızlı hızlı alıp verdiğim nefeslerim kalbimin atışıyla yarışırken beynim zonkluyor gibi hissediyordum. Yaman, Çağla, Cesur, Elif... Çağla dizlerinin üstüne çökmüş karşısındaki Yaman'a yalvararak ağlıyordu. Cesur, Çağla'yı sakinleştirmek için kendisine bakmaya zorlasa da o hiç kimseyi duyuyor gibi değildi. Elif ise bir eli alnında diğer eli belinde ayakta dikiliyordu. Alaz yoktu. Benden çok önce gelmiş olması lazımdı. Annesinin yanında mıydı? Burada olup bitenlerden haberi var mıydı?

AsLaz|Yalanlar, YaralarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin