"Altından İklimler"
-
Haftalar geçmişti üzerinden...
Solem Kralı Rhosyn ve onun güzeller güzeli kraliçesi Soobin, saraydaki bahçelerine yeni yeşerecek bir gül ağacı dikmişlerdi.
Bahar'ın gün dönümünde açacaktı o ağacın ilk çiçekleri. Lâkin henüz bunun müjdesini almamış, alacakları güne yenice açmışlardı gözlerini.
Soobin'in beyaz geceliğindeki ipler, Rhosyn'in burnunu yaslamış olduğu omuzdan sarkıyordu. Kral kollarını eşine sararak bir elini onun karnına sarmış bir halde öylece uyurken, derin bir solukla uyanan kraliçesinin ani hareketine irkilerek uyanmıştı.
Yeniden bir kâbus gördüğünü sandığı eşini sakinleştirmek adına bir kolunu altına alarak doğruldu ve karnına sarmış olduğu elini omzuna doğru yükselterek iyi olup olmadığını yokladı.
Soobin, kralın bu hareketiyle yan yatmış olan bedenini sırt üstü uzandırmış ve yavaşça açılan gözleri tepeden ona bakan eşine odaklanırken, onun endişeli ifadesine karşın gülümsemişti.
Demek o kâbus gördüğü vakitlerde Rhosyn ona böyle bakıyordu...
"Rhosyn..."
"Soobin."
Genç kraliçenin mırıldanır gibi çıkan sesine karşın, kral daha tok bir şekilde dillendirmişti eşinin ismini.
Omzundaki elini kaldırdı ve eşinin yanağının üzerini elinin tersiyle okşadı. "Kâbus gördüğünü zannettim. İyisin değil mi?"
Nasıl iyi olmazdı ki? Onu böylesine çok seven ve her şeyiyle ona güvende hissettiren eşinin kolları arasında uyanmıştı.
Soobin, kralın aklını başından alacak kadar sevimli olan güzel gülümsemesini ona sunarak, ona dikkatle bakan eşinin yüzünün aydınlanmasına sebep oldu. Çabucak uzattı kollarını ona, Rhosyn'de bu daveti geri çevirmeden güzel kraliçesinin kollarında buldu kendini.
"İyiyim kralım, aksine güzel bir rüyaya uyandım bu gün, Solem'e altından yağmurlar yağdığını gördüm."
Rhosyn, bulunduğu yerdr bir mırıltı çıkartarak kollarınu eşinin ince beline sardı ve üzerine iyice yerleştikten sonra "O iki çocuk yok mu bu defa?" Diye sordu merakla.
Soobin, onu sarmalayan eşine kıkırtıyla karşılık verdi ve sorusunu "Bir süredir uğramıyorlar rüyalarıma." Diyerek cevapladı.
Kral başını sallayarak yanağını ona sürtmüş ve kısa bir sessizlik olmuştu aralarında. Rhosyn eşinin kolları arasındaki belini okşarken, Soobin'de onun saçlarında dolaştırıyordu parmaklarını.
Birlikte sarmaş dolaş uyurken hissetlikleri huzurun paha biçilemez oluşu ikisini de heyecanlandırıyordu.
Bu defa yalnız değillerdi üstelik. Orada, tam ortalarında, annesinin ve babasının huzurunu hissederek büyüyen ufacık bir can yeşermekteydi.
Soobin henüz fark etmese bile, Kral Rhosyn eşinin bu sabah, diğer sabahlara nazaran daha dolgun yanaklar ve daha sevimli yüz hatlarıyla uyandığını fark etmişti. İçinde, kraliçesinin ona bir çiçek büyütmeye başladığına dair bir umut yeşeriyordu fakat bunu kendisinin fark etmesini, teyit etmesini ve sonunda müjdeli haberi ona eşinin vermesini istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trøllabundin | Broken Crown side story
Fanfiction"Buzların arasından kazıdım köklerini, artık bereketli topraklarda yeşerme vaktin geldi." - Solem'in ölümsüz kralına can veren, "İlk" Baharı'nın hikayesi...