ARAF

3 0 0
                                    

Gözlerimi atılan bir çığlıkla açtığımda bu duruma şaşırmayacak kadar alışmıştım. Uzun zamandır hastanedeydim. Helen sürekli gelip ilaçlarımı veriyor, neredeyse hiç konuşmadan gidiyordu. Yemek, su gibi temel ihtiyaçlarımı ise günde üç kez esmer bir kadın getiriyordu. Kadının geliş aralığından zamanı kavramaya çalışacak kadar çaresizdim.  Bir kaç kez onunla konuşmaya çalışmıştım ama beni görmezden geliyordu. Robot gibiydi, işini yapıyor ve gidiyordu.  

Araf ise hiç gelmemişti. Artık emindim ki kendi kendine macera arayan delinin tekiydi. 

Kendi kendime yatakta dönerken uyuyamayacağımı kabullendim ve derin bir of çekerek banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra yatağa geçtim ve oturdum. 

Nereye baktığımı bende bilmiyordum ama duvara bakmak amaçsız ama bağımlılık gibi garip bir şeydi. 

"Orada ne var gerçekten merak ediyorum." 

Alaycı sesini duyduğumda hiç bir şey yapmadan duvarı izlemeye devam ettim.  Banyodayken kapı sesini duymuştum ve geceleri buraya gelen sadece tek bir kişi vardı. ,

"Bende odamda ne işin var gerçekten merak ediyorum." 

Sindiği duvar köşesinden ayrılıp yaklaşmaya başladığında başımı çevirip usul usul ona baktım. 

"Seni tanımıyorum. Bir daha odama uğramayacağından emindim. Tahmin edersin ki bizim gibi genç kızlar odalarına giren yabancı erkeklere karşı uzlaşmacı davranmamalılardır."

Aylak aylak sırıtırken yine de mesafeye dikkat etmesi hoşuna gitmişti.

"Benim için sorun yok. Birbirimizi tanıyıp güvenmek için vaktimiz olduğunu düşünüyorum." 

Ayağa kalkıp karşısına geçtim. Başımı kaldırıp ona diklendiğimde yüzünde ki sırıtış devam ediyordu. 

"Sana güvenmemi mi istiyorsun?"

Yüzünde ki ifade değişmişti.

"Evet." dedi kararlı bir ses tonuyla. Onu ilk defa bu kadar ciddi gördüğümü söyleyebilirdim. 

Onu ikinci görüşümün olması gerçeği kenara itilmelik bir detaydı.

"O zaman bana cevaplar ver Araf. Kendinden bahset, buradan bahset, doktorlar, tedaviler... Gece odama bu denli rahatlıkla girebildiğine göre hastane hakkında detaylı bilgilerin olmalı."

"Tam olarak ne öğrenmek istiyorsun? Bana net sorular sor."

"Gel." Dedim ve elinden tutarak onu yatağa götürmeye başladım. Ben yatağın başlık kısmına otururken o ucunda bekliyordu.

"Soyadın ne?" 

Dudakları kıvrıldı yüzünde eğlendiğini belli eden bir ifade vardı.

"Adına yakışıp yakışmadığına mı bakacaksın?"

"Araf!" Yanımda ki yastığı kafasına geçirdiğimde yüzünü buruşturdu.

"Şakaydı.." Yaramazlığı yakalanan küçük bir çocuğu andıran bakışları nedensizce hoşuma gitmişti.

"Ciddi bir konu konuşuyoruz."

"Pekala Hera, soy adımı kullanmayı tercih etmiyorum." 

Sorularım karşısında onun insafına kalmış gibi hissettiğim için bu konuyu üstelemedim. 

"Kaç yaşındasın?"

"21"

"Hasta mısın?"

"Evet karşı odanda kalan birisiyim."

DÖNGÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin