BİLİNMEZLİK VE O

5 1 0
                                    

 Simsiyah bir boşluktaydım. Yankılanan müzik bana ölümü hatırlatıyordu. Ne alaka diye düşünmedim çünkü rüyada olduğumun bilincindeydim. 

Babamı bekliyordum. Yine bana işkence yapacaktı muhtemelen ama bu sefer farklı bir şey oldu.  

"Yıllarca buna dayanması bile mucizeydi efendim."

esin bir kadın sesi olduğunu ayırt edebilmiştim ama  tanıyorsam bile seçemiyordum.  Etrafım hala karanlıkken sesleri duymaya devam ettim. Arkadan duyulan müzik te daha kısık sesle devam ediyordu. Bu sefer bir erkek sesi kızgın bir sesle duyuldu.

"O aptal çocuk nereye kayboldu?" Sonunda anlayabilmiştim, üçüncü şahıstım bu rüyada. 

"Ortadan kayboldu efendim bilmiyorum." 

Söylenen her bir kelime beynimin içinde yankılanarak tekrar ederken ellerimle kulaklarımı kapatmak istedim. Bir anda sesler mırıltı halini alırken ayaklarımın geri gittiğini hissediyordum. Beklenmedik bir düşme hissiyle kalbim çarparken 'rüya' diyordum içimden. Sadece gerçeğe çok yakın bir rüya. Çarpma hissiyle dudaklarımdan bir çığlık kaçması gerekirdi ama konuşamadığımı fark ettim. 

Ninni gibi bir ses kulağıma fısıldanmaya başladı. Daha sakindi, güven vericiydi çünkü bu babamın sesiydi.

"Seni buna bulaştırmak istemezdim Hera ama tamda bundan bahsediyorum. Affet beni kızım."

Gözlerimi açtığımda rüyanın etkisiyle içim de garip burukluk vardı. Bu sefer  ilk günkü beyaz odadaydım. Ancak odada yalnız olmadığımı hissediyordum. Etrafıma bakındığımda duvar kenarına sinmiş bana bakan bir adam gördüm. Tahminen yirmili yaşlarında olan adamın saçları siyahtı, beyaz teniyle tatlı bir görüntü yakalayabilirdi ancak yüz hatları de keskindi ve gayet yakışıklıydı.

Dur bir dakika lan ben niye bunu düşünüyorum!

ADAM KALDIĞIM ODADA DURMUŞ BANA BAKIYORDU LAN!

Oturduğum yataktan doğrulup bağırmaya başladım "Sende kimsin! Odamda ne işin var!"

Oturduğu yerden kalkarken benim aksime oldukça sakindi.

"Hera, sakin ol."

Nasıl sakin olabilirdim? Doktora falan benzemiyordu çığlık atmak için dudaklarımı araladığımda, 

"Sakın! Lütfen Hera sakince dinle." dedi.

Bu sefer sesim daha yüksek çıkmıştı 

"Oyun mu oynuyorsunuz lan! Önüne gelen sakin ol deyip konuşmaya başlıyor!" 

Konuşurken odanın köşesinde ki sandalyeyi almıştım.

"YAKLAŞMA!" diye bağırdım.

"Hera-"

Sözünü kesen şey sandalyeyi yüzüne doğru fırlatmam oldu.

"O ne lan"

Bunlar son sözleri olmuştu çünkü yere yığılmıştı. Korkarak yanına yaklaştığımda sandalyeyi alıp kolundan dürttüm.

"Öldün mü?"

Hareket gelmeyince dudaklarımı kemirerek sandalyeyi bırakıp yanına yaklaştım. Elimle dürttüğümde yine ses gelmemişti. Sanırım çığlık atmanın tam sırasıydı. Derin bir nefes çekip bağırmaya başlayacakken ağzıma kapanan elle anlık bir bocaladım. Ne ara ben bunun altına geçmiştim la. 

"Hera bağırma!"

Nasıl bağırmaya bilirdim acaba şu konumda!?

"Ellimi çekeceğim. Bağırma ve doğru düzgün konuşalım."

DÖNGÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin