Giriş

279 21 9
                                    

🎶 Sertab Erener - İncelikler 🎶

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎶 Sertab Erener - İncelikler 🎶

05.05.2023;

Zaman kısıtlıydı, zaman çok çabuk geçiyordu, zaman ölüme engel olamıyordu, zaman öldürüyordu...

Her hayat güzel değildir; baskıya maruz kalmış hayatlar ise cehennemdir. Nefes aldığın an, cehennem ateşinin yaydığı dumanla zehirlenirsin. Öksürmek işe yarar sanar var gücünle öksürürsün. Hayır. Öksürdükçe daha fazla zehirli dumanı içine çekersin, ölüme daha çok yaklaşırsın.

Ölüm... Bir kurtuluş... Ölüm aslında bir kurtuluştu bazı insanlar için. Ölmek en basit kurtuluştu, cesareti olana. Bu dünya sevmezdi cesaretsiz insanları; yıkar, parçalar, ezer geçerdi.

Komik...

Hayat çok komikti, ölmek için çabalayanları öldürmeyen hayat. Ölmek istemeyenleri en acı şekilde öldüren hayat. Karar sana bağlıydı aslında; ölmek istiyorsan yaşa, yaşamak istiyorsan öl.

O gün kararını vermişti, ölmek istediğine. Kolayı seçmişti aklınca, zoru seçtiğini bilmeden.

Bir okul, binlerce insan, binlerce hayat ve bir ölüm... Hayır ölümü seçen bir hayat. Yaşadığı acılara son vermek istiyordu. Psikolojik baskıya, fiziksel şiddette, ruhsal yorgunluğa, zorbalığa, yaşamaya bir son vermek istiyordu. Aldığı nefes canını acıttıkça acıtıyordu. Geçmiyordu, ayak da duramıyordu artık. Yorgun bedeni buna izin vermiyordu zaten, her ayağıya kalktığında canı daha da acıyordu.

Sanki her yerinde bağlı dikenli zincirler vardı, o kalkmaya çalıştıkça dikenler tüm vücuduna batıyordu. Tüm bedeni acıyordu. Ama en çok kalbi...

Bu acıya dayanamıyordum artık. Diğer acılar zamanla geçerdi, üstü kabuk tutar, yaraları kapanırdı. Kalbi kanadıkça kanıyordu, yarası açıldıkça büyüyordu. Geçmek bilmiyordu.

Siyah uzun saçları uzandığı, kafasını koyduğu yastığın her yerine yayılmıştı. Ağlamaktan mavi gözleri kızarmıştı, kan çanağına dönmüştü. Mavinin daha koyu tonuna sahip gözlerinin etrafı kanlı halkalarla kaybolmuştu. Boş olan elini havaya kaldırdı ve artık daha az akan gözyaşlarını, elinin tersiyle yanağındaki sulanmayı sildi. Ağzındaki tuzlu sıvı gözyaşlarıydı; ama dindirmiyordu susuzluğunu.

Kaç gün olmuştu bu yatakta böyle yatalı bilmiyordu. Çünkü onun için zaman durmuştu, zaman onu öldürmüştü...

Zihnindeki onlarca düşünce bir anda yok olmuştu, düşünceler yerini boşluğa bırakmıştı. Boştu zihni, hem de tamamıyla boştu. Silinmişti sanki tüm anıları, yaşadığı ne varsa. O boşluğu dolduracak hiçbir şey yoktu; tıpkı yaşatacak hiçbir şeyin olmadığı gibi.

Buna son vermesi gerekiyordu, düşünceleri yoksa o niye vardı ki. Duyguları, hayatı, sevdikleri... Hiçbiri yoksa o niye vardı. Yaşamak için bir nedeni yoktu. Nefes alması gereksiz oksijen kaybıydı. Sahi kaç kişi demişti ona bu cümleyi?

BEKLE, GİTMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin