Chan
Birkaç kez gözlerimi kırpıştırıp tam anlamıyla uyandıktan sonra doğruldum. Saçlarımı karıştırıp sağıma döndüğümde ise hala uyuyan bir Seungmin ile karşılaştım.
Hafif aralanmış dudakları, yastığın üzerine dağılmış kahverengi saçları ve bacaklarının arasındaki elleriyle bana güzel bir görüntü sunuyordu. Dün taramadan uyuduğu için saçları karışmış ve kabarmıştı.
Ondan gözlerimi çekip telefonumu aldım ve saate baktım. Sekize geliyordu.
"Seungmin uyan." dediğimde hiç bir tepki vermedi. Alnındaki saçlarını ellerimle geriye doğru tararken tekrar "Seungmin uyan!" dedim.
Gözlerini biraz açıp doğrulduğunda kendine gelmesini bekledim. Tek gözünü ovuştururken bana bakarak "Saat kaç?" diye sordu.
Yüzümdeki sakin bir tebessümle "Sekiz olmak üzere." dedim. "Kahvaltı yapalım sonra biraz gezer denize gideriz olur mu?"
"Hm hm." diyerek beni onayladığında tebessümüm büyüdü. Seungmin genel olarak atarlı ve sinirli biriydi. Bunu bir kalkan olarak kullanıyor diyebiliriz. En sakin anlarından biride şu an olduğu gibi ilk uyandığı anlardı.
"Ben lavaboya gidiyorum sende geleceğin zaman diğerlerini uyandır." diyerek ayağa kalkıp kapıya yöneldim.
"Üstüne tişört giy." diyerek beni durduran Seungmin'e döndüm.
Tişörtümü gece attığım yerden almaya giderken "Başka bir şey istiyor musun?" diye sordum.
Yüzüme bir süre bakıp "Pankek yapsana." dediğinde gülümsedim.
"Seninkiler kadar güzel olmaz ama."
"Benimkiler en iyisi zaten." dediğinde kahkaha attım ve siyah tişörtümü giyerken odadan çıktım.
İşlerimi hallettikten sonra mutfağa gittim ve pankek yapmaya başladım. Seungmin'in en sevdiği kahvaltılık diyebilirdik ve bana da yapmayı öğretmişti.
Bir süre sonra yukarıdan gelen seslerle diğerlerinin uyandığını anladım.
"Mutfakta olan Chan mı yoksa ben halüsinasyon mu görüyorum?" diyen Minho ile arkamı dönüp ona ters ters baktım.
"Gel ben sana göstereyim gerçek mi değil mi?"
Sırıtarak giderken "Chan yemek yapıyor ilk defa gören beğensin!" diye bağırdı. Minho'nun arkasından sabır çekip işime geri döndüm. İçerden Seungmin'in sesini duymaya başladığımda ise tekrar gülümsemeye başlamıştım.
"Kahvaltıyı sırayla hazırlayacağız. Yok ben beceremem falan kabul etmiyorum! Ortadan kaybolmak yok birbirimize haber vermeden bir yere gitmiyoruz tamam mı? Bugün Chan yaptı kahvaltıyı büyükten küçüğe gidelim."
Ben bana hyung demediği için sırıtırken Changbin "Niye yaş sırasına göre yapıyoruz?" diye sordu. Bayağı gürültülü oldukları için duymam kolay oluyordu ki zaten mutfak ve salon birbirine çok uzak değildi.
Seungmin "Neye göre yapmamızı istersiniz beyefendi?" dedi. "Böyle başladık böyle devam edecek tamam mı? Soru değildi zaten tamam demeyin."
Son pankeki de tabağa koyduktan sonra "Pankekler hazır!" diye bağırdım.
"Sekiz kişi sadece pankek ile mi doymamızı bekliyorsun Chan hyung?!"
Changbin'e küfür edecektim ki "Changbin haklı Chan hyung!" diye bağıran Seungmin ile dudaklarımı birbirine bastırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Devirdim Say-Chanmin
FanfictionChan, her defasında Seungmin'e 'kardeşim gibi' derken Seungmin ona karşı bir şeyler yapamamaktadır.