5

3 1 0
                                    

Sabah ailecek güzel bir kahvaltı yapmıştık. Ailemin, belli etmemeye çalışsalar da, çok üzüldüklerini biliyordum. Tuğra'nın ailesiyle yılları aşan güzel bir dostlukları vardı ve Oğuz'u da zamanla çok sevmişlerdi. Oğuz ihanetini sadece ablama değil, aileme de yapmıştı.

Babam ondan bu alçakça davranışı hiç beklemediğini defalarca kez söylemişti ama ben ailem dışındaki kişilere hiçbir zaman güvenememiştim. Okula doğru yürürken bunu düşünüyordum.

Okulun merdivenlerinden çıkan Tuğra'yı görmemle düşüncelerim yarıda kesildi. Ellerini cebine sokmuş, ikişer üçer merdivenleri çıkarak hızla okul binasına girdi. Fark etmeden benim de adımlarım hızlanmıştı.

Üst katlara çıkarken onu takip ediyormuş hissine kapılınca durdum. Cidden onu takip ediyordum. Dün söylediği sözler aklıma gelince yeniden üzülmüştüm. Tuğra ile ne olmuştu da böyleydik? Eskisi gibi olmak isteği içime doğarken hızla yönümü değiştirip sınıfıma gittim. Hayır, dedim içimden. Özlem duygusu olmayacaktı. Tuğra'yı düşünmeyecektim.

Korkum düşüncelerimi ele geçirmişti.

Bol bol test çözerek geçen bir günün ardından okuldan çıkmıştım. Havanın kararmasıyla birlikte rüzgâr daha da şiddetlenmişti. Yüzüme çarpan soğuk havaya karşı adımlarımı hızlandırdım.

Caddenin karşısında yürüyen Tuğra'yı görünce ona cevap vermem gerektiğini düşündüm. Bugün kendimi buna hazırlamıştım. Yanına gidip konuşmalıyım diye düşünürken adımlarım çoktan ona doğru hizayı çizmişti. Biraz daha hızlı yürüyüp ona yetiştim.

"Tuğra?" Sürpriz yumurtadan çıkmışım gibi bir bakış atıp yürümeye devam etti. "Emir ben, hatırlıyor musun?" Rüzgârın uğultusu kulaklarıma dolarken arabaların gürültüsü başımı ağrıtıyordu. İnsanlar yanımızdan gelip geçerken Tuğra hiçbir cevap vermiyordu.

Önümüzden geçen bir kediyle oynamaya başlayınca artık dayanamayıp, "Miyav!" diye seslendim. Kaşlarını çatıp bana baktı ve yavaşça kaşlarını kaldırıp güzelce güldü. "Kediyi mi kıskandın?" Saçımı karıştırdım. "Evet, neden cevap vermiyorsun?" Omzunu silkip, "Nasıl bir duyguymuş anla istedim." Gözlerimi devirip ellerimi birbirine vurdum. "Tebrikler! İyi bir ders oldu."

Yine bir sessizlik olunca konuşmaya başladım. "Mesajına ne cevap vereceğimi bilemedim. Sonra düşündüm ki ben sevdiklerimi yeterince umursuyorum. Dertlerini dinleyip onlara beraber çözüm arıyorum, mutluluklarını paylaşıyorum, hüzünlerine ortak oluyorum. Bence gayet iyi birisiyim." Tuğra'dan herhangi bir ses gelmiyordu yine.

Evlerimize yaklaştığımızı ve yollarımızın ayrılacağını fark edince tekrar konuştum. "Böyle işte, bir şey demiyorsan hoşça kal." Yanından ayrılacakken bir anda sesi yükseldi.

"Ne dememi bekliyorsun Emir?"

Çevremizdeki kişilerle beraber benim de yüzüm Tuğra'ya döndü ve olduğum yerde durup hüzün işlenmiş yüzüne baktım. "Teşekkürler çok iyi bir şekilde sevilmediğimi anladım." Hızlıca başımı olumsuzca salladım. "Gayet seviliyorsun Tuğra." Açıkçası ne diyeceğimi bilemediğim için düşünmeden bir cevap vermiştim ama seviliyordu bence. Çevresi çok genişti, arkadaşları ağzının içine bakıyordu resmen. Ailesiyle de arasının iyi olduğunu hatırlıyordum.

"Sevilmiyorum Emir. Anladım ki hiçbir zaman da sevilmemişim." Karmakarışık olan kafam iyice bulanıklaşırken sordum. "Kimden bahsediyorsun?"

Tuğra'nın gözlerinden yaşlar düşerken başını indirip yanımdan uzaklaştı. Olduğum yerde kaskatı kesilmiş, kardan adam edasıyla dururken uzaklardan biri kulağıma ''Senden.'' diye seslendiğini işittim.

Düşünceleri savuşturuyormuş gibi hızla başımı salladım. Çok anlamsız sözlerdi. Tuğra neden benden sevgi beklesin ki? Düşünmeye bile gerek duymadığım bir konuydu.

Ailemle selamlaşıp hemen odama çıktım. Hızlı bir duş aldıktan sonra yemek yiyip ders çalışmaya başladım. Uyumak için yatağa geçince beynimde pat diye neon ışıklı ''TUĞRA'' levhası yandı.

Saat gece yarısını geçiyordu ve ben düşünmemek için kendimi meşgul edip durmuştum ama şimdi ne yapacaktım? Belki kitap okurken uyuyakalırım diye düşündüm ama Oğuz Atay okumak şu anki durumuma hiç iyi gelmiyordu.

Düşünmemek için kendimi çok zorladığım için başımda sızı vardı. En sonunda kendimi rahat bırakıp her şeyi salmaya karar verdim. Ne olacaksa olsundu. Gözlerimi kapatıp nefes alışverişlerimi dinlemeye başladım, düşünceler beynimden akıp geçiyordu. Hepsi anlamsız, saçma ve tutarsız düşüncelerden ibaretti. Tuğra'nın olduğu yerde doluluk aranmazdı zaten.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

potkal - bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin