Ah! Siktimin Şansı

124 11 2
                                    

-Evet, şuan tam olarak beni dinliyorsunuz. Ben şu şansın uğramadığı insanlardanım. Hani derler ya şans sana gelmez, sen ona gitmelisin diye ben ne kadar koşsam da şansa o yerinden kıpırdamıyor bana karşı. Ya sanki oturmuş öküz gibi, yüzüme bakıp "Gelmesem de olur değil mi ? " der gibi.-

Okula girdiğinde Caitlin gördüğü manzaranın amına koymak istedi. Erkekler birbirinin üstüne çıkmıştı, oyun oynadıklarını sanıyorlardı. "Kaç yaşında bunlar ?  Hani bak lise sona geçmiş ve hala bunları yapan insanların yaşı 30'da olsa,beyin yaşı 3 olarak kalır. Kızlarında aşağı kalır yanı yok erkeklerden. Onlarda birbirinin eteğini açmakla meşgul. Amaçları ne hala çözemedim, kendilerini rezil etmek falan heralde." diye içinden geçirdi. Bu düşünceleri kafasından atıp sırasına oturdu. Çantasınıda öylesine sıraya attı. Sıraya kafasını koydu ve bu malların inlemelerini duymamaya çalıştı. O sırada biri ona seslendi " Hey ! Yanın boş mu ? "
Çocuğun dağılmış olan kumral saçları ve maviye çalan gözleri vardı. Çocuğa fazla bakakalmış olmalı ki, sorusunu cevaplamayı unutmuştu. Çocuk bir daha seslenerek "Hey ! İyi misin ? Yanına oturmamı istemiyorsan söyleyebilirsin."
Caitlin daha fazla gecikmeden cevap verdi " Sorun yok yanıma oturabilirsin."
Çocuk yanına geçti ve ona yaklaşarak "Adın ne ? " dedi.
Çocuğun parfümü Empirio Armani'ydi. Belli ki zengindi. Yine parfümünü tinerci gibi içine çekerken sorusunu cevaplamayı unutmuştu. Çocuk bir daha " İyi misin gerçekten ? Adını sordum, sağır falan mısın ? "
"Sağır mı ? Yok hayır sadece biraz dalgınım diyebiliriz."
Çocuk 32 dişi ile gülerek " Çok espritüelsin. Adın ne ? "
"Adım Caitlin ya senin ? "
"Ben Deniz. Tanıştığıma memnun oldum."
"Oh, Deniz mi ? "
"Evet, Türk olduğumdan dolayı biraz tuhaf gelebilir ismim."
"İngilizcesi nedir ?"
"Sea."
"Deniz hm... Çok güzel söylenişi."
"Sen nerelisin ? Yani İngiltere'de mi doğup büyüdün ?"
"Yok aslında babam öğretmen olduğundan dolayı buraya geldik. Asıl olarak Hindistan'da doğdum."
"Oh, Hindistan her zaman çekici gelmiştir."
Tam söze başlayacaktı ki Fen hocası Bay Prayer geldi.
Günaydınlaşma faslını geçtikten sonra yoklama alırken Deniz'i farkettiler.
Bay Prayer haince gülümseyerek "Hayvanat bahçemize hoşgeldin" dedi.
Normalde alınmaları gerekir ama onun için hep değişirler. Bazen çiçek, bazen hücre, bazen atom, bazen de hayvan oluyorlardı. Herneyse Bay Prayer " Evet. Deniz arkadaşımız , şey adını doğru mu söylüyorum ? Değniz, Daynız, Dağnaz ? "
"Deniz doğru olan Bay Prayer. "
"Peki Deniz. Tanıt bakalım kendini."
Deniz kendini tanıtırken o da onu gizlice süzüyordu. -"Ne sapık şeysin, geldiğinde süzdün yetmedi bide şimdi mi süzüyorsun, yuh" dedi içsesi. Öbür içsesi "Sus orospu"-
Bi süre sonra Deniz yerine oturdu ve rastgele bi defterini çıkardı. Bay Prayer tahtaya birşeyler karalıyordu ve herkes gibi Caitlin'de yazıyormuş gibi yapıyordu.
∆∆∆
Tenefüs zili çoktan çalmıştı ve Deniz diğer erkeklerin yanına gitmemişti, hala onun yanında oturuyordu. Tuhaftı geldi Caitlin'e.
"Niye diğer erkeklerin yanına gitmiyorsun ? "
"Gitmemi mi istiyorsun ? "
" Hayı... Yani, bana ne canım da tuhaf geldi. "
"Ben daha çok yalnızımdır buradakilerin de beni pek seveceğini sanmıyorum, zaten önceki okulumda da tek bir arkadaşım vardı. "
"Hani, peki neden bu yalnızlık."
"Senin bildiğini sanıyordum."
"Neyi ? "
" Öğrenmesen daha iyi. " deyip sınıftan çıktı.
"şimdi ne olduğunu çok merak etti. Belki de hapse falan girmişti ya da babası mafya falandı.
Birden Bella " Hey ! Şu yakışıklı kim ? Sizin konuştuğunuzu gördüm."
" Deniz. Kendini derste tanıttı dinlemedin mi ? "
" Onun kaslarına bakmaktan dinleyememişim :D "
" Ne kadar kaşarsın."
" Ne yani sen hiç bakmadın mı ? "
" Hayır, banane onun kaslarından. "
" Hadi, hadiiiii yeme beni. "
" Tamam belki bi kere bakmış olabilirim. "
" Demek ki sende en az benim kadar kaşarsın :D, Neyse ben yerime geçiyorum Bay Brown'ın dersi var sonra sikmesin bizi. "
Küçük bi gülüş attı ve elimle tamam işareti yaptı. Yanına bakınca Deniz'in gelmemiş olduğunu gördü. Nereye gitmiş olabilirdi acaba ? Ay banane ya nereye gitmişse, gitmiş ama ya bişey olmuşsa. Sonunda merakına yenik düştü ve Bella'ya seslenip " Ben Deniz'i aramaya gidiyorum, beni idare edersiniz. "
Bella sinirle " Bu Bay Brown'un dersi nasıl idare edeceğim ? "
Köpek bakışı yapıp " Lütfennnnn ! "
Bella gözlerini devirerek " Neden bu kadar çekilmezsin ? Tamam git ama sonra annenin lazanyasından istiyorum. " dedi.
Cevap vermeden, hızlıca kapıdan çıktı. Şimdi nerde arayacaktın onu hanımefendi ? İlk olarak erkekler tualetine baktı içeriden işeme sesleri geliyordu. O mu diye merak etti o sırada içeriye bir adım daha attı. -Şuan tam olarak erkekler tualetine ayak basmıştın sürtük.-
İçeriye girince birde "Deniz orada mısın ? " diye seslenmesi de cabasıydı. Birden tualetin kapısı açıldı ve kapının ardındakinin eski sevgilisi Josh'ın olduğunu gördü. Kendisi 12.sınıflardan olduğu için kendini pek beğenmişti. Nasıl sevmişti bu odunu ?
Josh tip tip bakarak " Burada ne arıyorsun ? "
" Asıl sen ne arıyorsun ? "
" Farkettiysen burası erkekler tualeti. "
" Forkottoyson boroso orkoklor toaloto. "
O anda neye uğradığını şaşırdı Josh birden onu kollarıyla sarıp öpmüştü. Zar zor kollarından ayrılıp ona okkalı bi tokat attı. Josh yüzüne bi süre sonra baktıktan sonra gitti. Yan tarafına döndüğün de Deniz'in ona baktığını gördü.
" Ah seni arıyordum Deniz."
" Josh'ın ağzının içinde mi ? "
" Yanlış anladın gerçekten. "
" Sorun yok. Gel sınıfa gidelim."
" Gerçekten bir sorun yok değil mi ? Yanlış anlamanı istemiyorum."
" Yanlış anlamamı istemiyorsan, yanlışları anlat bakalım."
" Ya bak gerçekten seni aramaya çıktım. Erkekler tualetinde olabileceğini düşündüm. İçerden su sesleri geldi ve senin olabileceğini düşündüm ve içeri girdim. Sonra Josh çıktı kendisi eski sevgilim. Şu olayı geçtikten sonra anlatırım biraz uzun bir hikaye. İşte sonrası gördüğün gibi."
" Sana inanmalı mıyım ? "
" İnanmalısın. "
" Peki beni neden aramaya çıktın ? "
" Kaybolabileceğini düşündüm, okulda yenisin sonuçta. -Yalanı becerdin farkındasın değil mi ?- "
" Buna inanır mıyım sence ? "
" İnanmaz mısın ? "
" İnanmam. Doğruyu söyle geometri ödevini bana yaptıracaktın dimi ? "
" E-evet, geometrim bayağı kötü. -Al bi yalan daha, kızım seni merak ettim desene.- "
" Biliyordum. Geometrim çok iyidir seni çalıştırabilirim. Ayrıca artık yalan söyleme, anlayabiliyorum. " deyip kocaman sırıttı.
Sınıfın önüne gelmiştiler, kapıya tıklattı ve o sessizlik içinde tık-tık sesi yankılandı.
Caitlin sonradan farketti ve hemen Deniz'in elinden tutup, hızlıca kızlar tualetine çekti.
Deniz şaşkın gözlerle " Ne yapıyorsun ? "
İşaret parmağını dudaklarına değdirerek sus işareti yaptı. Bay Brown sınıfın kapısını açtı ve biraz zaman geçince kapadı. - Nerden anladı derseniz,sesler canlarım sesler.-
Bunu anladıktan sonra Deniz'in dudaklarından parmaklarını çekti. 
Deniz " Anlat hadi, niye çektin beni KIZLAR TUALETİNE ? "
" Ya bak bizim Bay Brown çok kabadır. İkimizin derse geç geldiğini görürse ebemizi sikerdi."
Aşırı tatlı gülerek " Seninde pek terbiyeli olduğun söylenemez :D Peki herşeyi anladım da neden kızlar tualeti ? "
" Başka çarem yoktu hem bir daha erkekler tualetine giremem hemde daha yakın." diyerek tatlı bi tebessüm attı.
Bu benim ilk hikayem lütfen destek olun sizi seviyorum. Sınır koymuyorum ama çok voteleyin ve ayrıca fikirleriniz varsa yoruma yazın 

Reserved HeartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin